duCumhuriyet ilan edildi ama eski durum krallık değildi. Başında halkın seçtiğine inanılan bir cumhurbaşkanı vardı. Onun için cumhuriyet ilan edildi demek tamamen doğru değildi.
Eskisinin adını federe devlet kodulardı çünkü yanlış anlaşılmasın ilan edenler Kıbrıs’ta iki devlet istemezlerdi. İnanan inanırdı.
Onun eskisi de Otonom Kıbrıs Türk yönetimi idi.
Onun eskisi Kıbrıs Türk Yönetimi idi.
Onun da eskisi Geçici Türk Yönetimi idi.
Bundan ne gelecek, buraya kadar diye sual ederseniz gerisi de hazır diyenler de oldu. Kıbrıs Türk Devleti adı hazırda tutuluyor.
Esasta ne değişti derseniz halk artık bir şeyin değiştiğini düşünmüyor.
Federe Devletin anayasasında federal devlet kurulunca bu devlet bazı yetkilerini arada varılacak antlaşmaya göre federal devlete aktaracak dediği için inanılıyordu ki KTFD bir tam devletti. Bunu sürekli konu edenler vardı. Hatta devlet olarak tanınmasına engel bir şey olmadığını söyleyenler de olurdu. Bazıları ise ancak tanımaya niyetlenen bir devletin böyle bir adla tanımayacağını söyleyen de olurdu.
Çok geçmeden artık bağımsızlık ilan edelim demeye başlanılmıştı. Bunun ile Rum tarafını tehdit edip onu antlaşmaya zorlayacağına inanıldığı da konuşulurdu.
Ya antlaşırlar ya da devletimizi tanıtalım diye görüşler söyleyenler büyük kahramanlar olarak ortada salınırlardı.
Neyimiz eksik. Filistinliler ah, bizim de bir toprağımız olsaydı diye hayıflanırlar; bizim toprağımız da var, halkımız da var, BM şartına göre devlet kurma hakkımız tanınmalıdır derlerdi. İddia edeneler arsında self determinasyon hareketi diye hareket adı kullananlar da vardı. Dünya ikiyüzlü, Wilson prensiplerine göre devlet olma hakkımız şüphe kaldırmaz denirdi. Hatta devlet adını değiştirirken toplum demeye alıştığımız adımızı da değiştirip halk demeye başlamamız emredilmişti.
Emir dinlemeye alışık olduğumuz için artık adımızı Kıbrıs Türk Halkı, devlet ve ülkemizin adını da KKTC yaptık. Ben alışamadım ama genelde alışıldığı görülüyor.
Meteoroloji bile KKTC’de deprem oldu deyip Baf’ın 120 Km. güney batısında olan depremi haber vermeye başladı. Sağlık bakanlığımızı bile KKTC Sağlık Bakanlığı olarak anmaya alıştırıldık.
Sahte devlet olmayan yerlerde kendi sağlık bakanlığına Patagonya sağlık bakanlığı demek yadırganır. Bize ise alıştırdılar. Ancak bizim başbakanın Türkiye başbakanına sayın başbakanım demesini yadırgamamalarına alışamadım. Nasıl bu garipliklere olağan gözü ile bakılır, anlaşılacak gibi değil diyecek çok kişi çıkar da bizi emre hazır yetiştirmek için onca çaba harcandığına göre olağan sonuç olarak görülmelidir.
Gerçekler buna rağmen örtü altında gizlenemez. Bir yerden patlak verir. Her gün ahalinin böyle devlet olmaz, güya devlet de ilan ettiler deyişi ortada duranın devlete benzemediğini tespit ettiğini gösterir. Ancak bu derinden gelen bir tepkidir. Nesinin yanlış olduğunu şuurlu olarak saptadığını göstermez.
ABAD kararlarıyla ambargo altına düşmesi ve ihracatının 80 milyon $’dan 8 milyon $’a gerilemesine tepki olarak söylenen laflar o kadarla kalıyor. Şuurlu tepki olsa tüm maceranın hesabını sormaya çalışacaktır. Lakin halk bunu yapmıyor.
Zamanında dünyanın ve BM’nin yapmayın diye kararlar almasına rağmen yaparlarken biz de yapmayın zor günler gelecek dediğimizde inandılar ki evirip çevirip bunu dünyaya dayatacaklar. Fırtınadan kaçmak için önce aman galiba yanlış oldu, bizi yanlış anladınız durum değişmedi, federal bir birleşmeye hazırız gibi özürle karışık sözler verdilerse de unutturup yutturamadılar.
İçlerindeki dürtü ise hiç sönmedi. Hep fırsat kolladılar. Bazen Türkiye yanlış yapıyor, biz emrivaki yapalım diye mühürleri olsun değiştirdiler. Baskı gelince geri adım attılar. En sonunda AB’yi ambargoya mecbur ettiler.
Yabancı orduların elinde devler olduğunuza inanılır mı? AİHM bir kararla Türkiye’nin yerel bir alt yönetimi diye adını koydu.
Ne imiş? 1983’te ilan edilen bir yerel alt yönetimmiş! Kimin alt yönetimi imiş, Türkiye’nin…
Bazıları merak ediyor “madem Rum da yola gelmez bir gün usanacak değiller mi?” .Elbet bir gün usanan olur ama şu anda Kıbrıslı Türklerin doğal atışı ile nüfusu 250 000 civarında olmalıydı? Üçte ikisi yurt dışında yaşıyor artık. Bunu adaların kaderi diye açıklayanlar olur ama Kıbrıs 1974’ten sonra ada olmadı ki! Doğal nüfus artışını dikkate alıp hesaplıyorum.
O zaman federasyon kuracak Kıbrıslıdan bahsedilemeyeceği için affa mazhar olabilirler. Şakır şakır oynasınlar. Bakalım Türkiye öyle bir ucubeyi devle olarak kabul etmeye devam edecek mi?
Halimiz bu.
Vatanlarını çok severler, milliyetçidirler ve bunun için çalışıyorlar veya durum oraya giderken alkış tutuyorlar.
Türkiye 1974 olaylarını değerlendirirken Enosis olacaktı ve bir daha Yunanistan’la ilişkilerimiz düzelmeyecekti değerlendirmesini yapar. Peki Yunanistan’la ilişkileri düzeltmek önemli ise Kıbrıs sorunu çıkmaza girdiğinde ilişkiler normalleşecek midir?
Bu bitmez bir sürtüşme kaynağı olarak kalacaktır. Yabancılar Rum yöneticiler tarafından aldatıldığında bırakıp gidebilirler ve bazı ülkelere KKTC devlet diye yutturabilirdi ama olmadı. Bir müddet sonra yutturabilecekleri an gelebilir diyen var ama Türkiye’nin KKTC diye bir devlete ne kadar tahammül edeceğini sanıyorlar ki?
Varsayımlara dayanarak düşünce üretmeyelim lafını kullanmayanlara soruyorum. Bir düşünün bakalım bu ucubeye daha ne kadar sabredecekler.