arşivAli SarıtepeKürt politikalarında Barzani - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Kürt politikalarında Barzani – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kürt özgürleşme mücadelelerinde Barzani adı, Kürt mücadelesi tarihi bahsi olduğunda anılmaması mümkün olmayan bir haldedir. Etkin hali; gerek İran olsun ve gerekse de Irak olsun Kürdistan topraklarında siyasal ve silahlı mücadelelerinde ki önderlik konumlarından gelmektedir.

İran Kürdistanı’nda kurulan Mahabad Kürt Cumhuriyeti’inde savunma bakanlığı yapan Molla Mustafa Barzani; siyasal etkinliğini sadece bulunduğu Irak Kürdistanı’nda değil, Kürdistan’ın diğer parçalarında da göstermiş olan bir karakterdir.

Irak Kürdistan Demokrat Partisi (Irak KDP’si) adeta Barzani adıyla/soyadıyla o kadar iç içe geçmiştir ki, Barzani eşittir KDP algısı kullanılır hale gelmiştir.

Irak Kürdistanı Demokrat Partisi; Kürdistan’ın diğer parçalarında kurulan Kürdistan Demokrat Partilerine şemsiye konumunda olmuş ve onların çekim merkezi olmuştur.

Irak Kürdistanı’nda zaman zaman otonom olma imkanlarını elde etmişlerse de, Irak devletiyle silahlı mücadeleleri hep asli hal olarak kalmıştır.

Türkiye Kürdistanı’da ki Kürt direnişlerinin imha edilmesi ve Mahabad Kürt Cumhuriyetinin yok edilmesiyle birlikte; varlığını aşiretsel yapının ciddi etkisiyle bu güne kadar taşıyan Barzani ve KDP, Kürt siyasetinin önemli bir aktörü olarak kendilerini bu günlere getirmişlerdir.

Irak KDP politbüro üyeliğinden ayrılarak Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK)ni kuran Celal Talabani ile birlikte Kürdistan tarihinde iki önemli örgüt halindedirler.

Sevr ve Lozan’da parçalandırılması tamamlanan (1639 Kasri Şirin anlaşmasıyla Osmanlı ve Safavi devleti arasında ilk tarihsel bölünmesini yaşadı.) Kürdistan, artık dört devletin sömürgesi konumuna getirilmişti.

Sevr ve Lozan anlaşmalarından sonra sömürgeci devletler kendi Kürtlerini halletme pratiklerini yaparken, kendi aralarında ki çekişmelerinde de Kürdistani güçler hep karşı devletler tarafından ilgiye ve desteğe mazhar edilmiş ve kendi aralarında politik sulh oluştuğu zamanda, destekler hemen çekilmiş ve yok edilmeye çalışılmışlardır. Onların bu zaaflı halleri neredeyse tarihleriyle eşitken, ayrıca bir birleriyle çatışmaları da kendi tarihlerinin bir parçası halindedir.

Irak’ın işgal edilmesinin yarattığı imkanlarla birlikte Güney Kürdistan’da Kürdistan Bölgesel Yönetiminin kurulması ile birlikte Irak Kürdistanı halkı kendini yönetmeyi elde etmiş haldedir.

Daha önceki zaman diliminde Kürt örgütlenmelerinin bir birleriyle çatışma hallerinin yaratmış olduğu tepkilerle birlikte Güney Kürdistan’da kendilerini yönetme imkanlarına kavuşmalarıyla birlikte “siyasette farklı durmamız çatışmamıza neden değildir” ön kabulüyle birlikte yeni bir sürece kendilerini evirebilmişlerdi.

Güneyde KDP ve KYB ortak yönetme yaparak Kürdistan yaşamını düzenlemeye çalışırlarken, Türkiye’nin tüm zorlamalarına rağmen bu partilerden askeri bir tavır yaratamaması da, aldıkları ilkesel kararın pratikteki haliydi.

Kürdistan özgürlük mücadelelerinin ortak talihsizliklerinden bir tanesi de, kendi dar alanlarında kalmaları ve bunun yarattığı olumsuzluklardan kendilerini sakınamamaları.

Rojova Kürdistanı’da Suriye devletine yaratılan sorunlarla birlikte Kürtlerin bu topraklarda üçüncü taraf olarak, kendi topraklarını koruma kararlılığı ile kendilerine yer açmalarına, kuzeydeki özgürlük mücadelesinin 21 Mart Newroz bayramındaki barışı amaçlayan silahların susturulması çağrısıyla birlikte; Ortadoğu’da Kürdistan sorunu tüm dinamikleri ile kendini çözüm masasına getirmiş durumdadır.

Batı Kürdistan’da PYD (Demokratik Birlik Partisi) öncülüğünde kurulan Halk Savunma Birlikleri (YPG) Ulusal Meclisin kararlarıyla kendilerini bu süreçte bağımsız halde tutmaları ve halk meclisleri ile yerel yönetimler kurmalarıyla; TC’nin sınırlarına Güney Kürdistan’ın  yanı sıra Batı Kürdistan’da eklenmiş oldu.

Güney Kürdistan’daki özerk yönetimi kabul edilemez kırmızı çizgi olarak ilan eden zamanın Türkiye politikası, Erdoğan’ın devlet politikasıyla Batı Kürdistan’da da Rojova devrimi boğazlanmaya çalışılmaktadır.

Rojove devrimi sadece Rojova’da ki devrimidir?

Öz yönetim modeliyle , halkların meclisler aracılığıyla iradelerini kararlar haline dönüştürmeleriyle; Ortadoğu’da halkın yönetme yüzünü açığa çıkarmasından dolayı aynı zamanda Ortadoğu’ya devrimdir.

Türkiye’de ki Kürt özgürlük mücadelesinde yerinden yönetim ve demokratik özerklik talepleri ile Rojova’da ki fiili yönetimin siyasal talepleri yönetme biçimi anlayışlarının paralellik göstermesi; TC yönetmelerinin Rojova’yı iç sorun noktasında ele almasını beraberinde getirdi.

TC devlet politikasında başta Esat sorunu varken, Rojova devrimi Batı Kürdistan’ı hemen Türkiye sorunu haline getirdi. Rojova devrimine ilan etmediği savaşla katılarak El Kaide ve El Nusra savaş örgütleri aracılığıyla devrimi boğazlamaya çalıştı.

Tam da bu noktada Kürdistan Bölgesel Yönetimi Rojova’yla olan sınır kapılarını kapatarak, TC devlet politikalarına fiilen destek verir konumuna kendisini düşürdü. Kendisine paralel düşünceler içerisinde olan güçleri dinamik hale getirmeye çalışırken; gelinen noktada kendisini açık bir şekilde Türkiye Kürdistanı politikasına Erdoğan’ın şahsında Türkiye devleti politikasıyla avdet etmiş durumdadır.

Irak KDP’si/Barzani politikası neden böyle bir politikaya ihtiyaç duymaktadır?

Kürdistan’daki özgürlük mücadelelerinin gelmiş olduğu yer noktasında, ihtiyaç noktası olarak ortaya çıkan Kürt Ulusal Kongresi (Bence Kürdistan’da ki demografik farklılıklarında mücadeleye olan ilgi ve ilişkilerinden dolayı tek etnik anlatım olan Kürt kelimesi yerine daha kapsayıcı ve daha doğru anlatım olan Kürdistan Toplumları Kongresi kullanılması gerekir.); yerinden yönetim ve demokratik özerklik anlayışının güçlenmesinden dolayı, sistem olarak KDP yönetme politikalarına cepheden ters düşmesi nedeniyle ulusal mecliste ağırlık yaratmasına engel olmak.

Erdoğan’ın Amed (Diyarbakır) davetine icabette bulunarak, ulusal kongreyi oluşturmayı engel olma halini Türkiye Kürdistan’ında kendisini zımmen özgürlük mücadelesinin karşısında konumlandırarak  tamamlamış olmaktadır.

Barzani; geçmişte KDP’nin bu topraklarda var etmiş olduğu etkisini Amed ziyaretiyle birlikte Erdoğan’dan yana yönlendirmeye çalışmış haldedir.

Barzani’nin; kendisinin paralelinde olan görüşlerin Kürdistan’ın diğer parçalarında da güçlenmesini istemesi, egemen politika olmasını istemesi doğaldır. Nihayetinde Kürdistani politikadır.

Ama bunu; Rojova’daki devrimi boğazlamaya çalışanlarla aynı safta bulunarak sağlamaya çalışması, sömürgeci devlet politikalarının temsilcileri ile Türkiye seçimlerine kendisini taraf olarak duhul etmesi hiçbir biçimde kendisine haklılık kazandırmamaktadır.

Barzani kendisini cahş(x) mı yapmak istemektedir.

 

(x) Kürt siyasal literatüründe ulusal hain anlamına gelmektedir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin