yaklaşımlarAlpay DurduranLeopar öldürüldü – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Leopar öldürüldü – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Antep’te bir leopar öldürüldü. Anadolu’da pars diye bildiğimiz ama halkın kaplan dediği benekli parsın adı bile standartlaşmadı. Gene de dil devrimi ile adı leopara çevrilse de halkın kaplan demeye devam ettiği gazetelerde haberde belirtildi.

Kurt efsanevi bir hayvandır ve Türklerin onun sütünden beslendiği anlatılır. Dillirga Sancağına da amblem oldu. Ancak dil devrimi Kurdu ululayanların (kompüter ululayan’ı Türkçe kabul etmedi) halka onu dayatamadı ve adı canavar olarak kaldı.

Bir şeyi temelden kabul ettirmenin zorluğu gün yüzüne tekrar çıktı.

Yaşama saygı da devrim geleneğinden gelenlerin benimsetmek istediği bir olgudur. Ancak temele indirmek hala becerilmiş değil. Anadolu’da çok işler başarıldı ama yeknesaklık sağlanamaz. Sağlansaydı akıllılar tanınamaz hale getirirdi, toplumu. Toplumu değiştirmek tam özgürlüklerle sağlanmalı ve istenmeyen yönlere yönelmesini de akıllılar sineye çekmelidir. Özgürlükler pahasına yürütmek çalışması yüzeyde değişiklik sağlar ama tabana yayılması bir gurubun iradesine bağlı olamaz. Yanlışı doğruyu ayırt etme tekeli dayatılmamalıdır.

Türkiye’de şimdi dayatma geriye doğru döndü. Devrim döneminin akıllıları ipi ellerinde tutamadılar ve milliyetçilik devrimin özgürleşmesine izin vermedi. Kabul ettiği demokrasi benzeri sistem gericileri iktidara getirdi.

Türkiye tek örnek değildir. Japonya’da da kılık kıyafet de dâhil dil ve kültürde batı uygarlığı taklidi devrimler yapıldı. Dil reforma tabi oldu, kıyafetler değişti ve geleneksel toplum yapıları yıkıldı. Kastlar yok edildi ama milliyetçilik kültürü de Batı ilhamıyla yerleşti ve geleneksel kültürden gelen kamikaze saldırıları dâhil atom bumbası yıkımına götüren savaşa gidildi. İmparatorun hala başta durduğu gericilik milliyetçiliği aşıladığı için yıkım yarattı.

Japonya yabancı idaresinde gelişmeye izin verdi ve yeni Japonya doğdu.

Özgürlük ve serbest akıl yolu açar. Karşısında irtica da saçma devrimcilik ve sanayileşip yabancı boyunduruğundan kurtulma amacıyla dünyadan kopma dayanamaz. Dünya kültüründe artık kıskanç ve bencil insan tipi değer bulmaz. Dünya yaşamı da bir bütün olarak korunması gereken bir değer olarak dikkate alınmaktadır. Dünya insan ile diğer yaşam türleri arasında paylaşılmalıdır görüşü egemen olmak zorunluluğunu benimsetmeye başlamıştır.

Diyelim ki evinize bir yabancı gizlice girmiştir ve silahlıdır. Onu etkisiz kılmak bir savunma hakkıdır ve yasasaldır (meşrudur). Ancak etkisiz kılarken yabancıyı yaralasanız ama etkisiz hale geldiği halde saldırıya devam edip canını alsanız suçlusunuz. Polis evinize gelip kovuşturma başlatacak ve yabancının nasıl öldüğünü saptayacaktır. Etkisiz hale getirdiğiniz halde durmayıp öldürdü iseniz katil olarak ceza alacaksınız.

Türkiye basınında leoparın öldürülmesine üzülenler ve leoparların yasayla koruma altında olduğunu hatırlatanlar oldu ama öldürülme şeklini habere ekleyip kovuşturma açılması gerektiğini söyleyene rastlanamadı.

Ne yazık ki devrimci gelenek halkı dünyaya açmaya çalışmışsa da başarısı tamam olmamıştır. Genelde bu değerler devrimci geleneğin etkilediği çevrelerin işgüzarlıkları olarak görülür.

Hayvanları koruma örgütleri bir avuç aşırı ve boş zamanı çok muzır unsurlar olarak görülürler. Bu tür gericiler içinde çoktur ve hayvanları koruma çabasını sürdürenlere karşı olanların desteği ile gericiler iktidara tırmandılar.

Toplumu çeşitlilikleri ile algılamak gerekir. Bir olayda dünya toplumu olmaya çalışanlarla karşı olanları ayırt etmek ve değerlendirmek gerekir. Kendine saygısı olmayıp iktidar diye seçtiklerinin sınırlarını aşırı tutmayı benimseyenler sonunda kişi özgürlüklerini devletin daraltmasına izin verir. Kişi kendine saygı gösterir ve benim işime ne derece bir iktidar kaşımalıdır sorusunu sorarak yerini belirlerse doğru davranır ama ilerlemek için iyi bir iktidar olmalı ve iktidar güçlü olmalıdır yoluna girerse toplumu eğitmek ve mantaliteyi değiştirmek gerekir derse sakalı kaptırır.

Başı bağlı bir kadın yaşam özgürlüğünü talep ediyorsa başını bağlama özgürlüğünü değil başıma iktidar karışmamalıdır özgürlüğünü savunmazsa özgürlükçü değil gericidir.

Dünyaya kulak verip insan ve hayvan haklarını birlikte görüp hayvanları inkâr eden insan varlığını dizginlemeyi istemeliyiz.

Dünyada bitkilere ve hayvanlara yaşam alanı insanlara olduğu gibi aralarındaki birbirini yoğaltarak (yiyerek veya başka şekillerde tüketerek) yaşama zorunluluğu ile sağlanırdı ve sağlanır ama insan yaşamı kökten yok edebilecek benzersiz bir tür olduğunu gösterdi. Şimdi tek başına yaşayamayacağını saptadı ve dünyayı paylaşma zorunluluğunu düşünmeye başladı.

Tohum bankalarıyla önlemler alırken doğal parklar yaratıyor. Hayvan türleri için de DNA bankaları kuruyor. Yetmez çünkü eko sistem çok geniş alanlara yayılır. Florida’daki yarasaların her yıl Kanada’ya kadar uzandıklarını biliyoruz. Onların yolunu kesmeyecek hayvanlara ayrılmış bir şerit tüm ABD’yi kuzeyden güneye insanla hayvan sınırı olarak saptanmalı ve korunmalıdır. Ozon tabakasının mücadelesi gibi mücadele edilmelidir.

Kısacası dünyayı tüm yaşamıyla paylaşmak insanlığın borcudur.

Leoparın ölümünün bir insanı cezalandırmak için değil bir ders çıkarmak için kullanılması şartı onun için çok önemlidir. Ancak zavallı Türkiyeli irticanın konut masuniyetinin bile çağdışı bir seks ilişkisi uğruna delinip delinmeyeceğini endişesi içine girdi. Bakalım daha neler göreceğiz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin