Kıbrıs sorunu yeni bir hamle ile canlandırılıyor. Özdil, bilgilendirme ve danışma yapmak için diyerek sendikalar dâhil sivil toplumdan örgüt temsilcilerini çağırdı. Hep beraber saraya gittiler. Halka verecekleri mesajla ne olduğunu anlayabiliriz. Yoksa daha önce de bilgilendirmeler ve danışmalar yapılmıştır. Denktaş da dışarda ilgi artınca halkının desteğini aldığını gösterme ve Türkiye’ye Kıbrıslı Türkler istediği için Kıbrıs’tayım deme olanağı verme gereği duyar ve toplantılar yapardı.
Bu gibi toplantılar sonunda basında yayımlandığı kadar öğrenilebilirdi. Devlet yayın tekeline sahip olduğu zamanda işine gelen şeyleri yani muhalefet de bizim iki bölgeli (iki kesimli) önerimizi desteklediğini açıkladı ve antlaşma istediklerini belirterek çözüm çabalarını desteklerler kısmını verirdi. İsteyen yüzüne karşı eleştiri yapsa da halk bunu duymazdı. Şimdi ise özel yayın kuruluşları var diye gerisi de duyurulabilir. Ancak bu toplantıda barış çabalarını destekliyoruz gibi bir açıklamadan başka bir şey duyulmadı.
Hâlbuki muhalifler arsında garanti antlaşmalarına görüşmelerde yer verilmesini ve garanticiliğin kalkmasına itiraz edilmemesini isteyenler vardır. Toprak konusunun bir an önce gündeme dâhil edilmesini isteyenler de var. Lakin seslerini kimse duymadı.
Görüşmelerin başlamasında sorunların çıktığı açık iken muhalefet dahi iki taraf arasında DM önünde süren uyuşmazlığa karışmak istemediler. Uzlaşmazlığı bol laflarla gizlemeye çalışan iki tarafın temsilcileri basın yoluyla atışırken haklıyı ve haksızı ayırt etmeye çalışmayan bir muhalefete kim değer versin ki! İktidarın karşısına dikilmekten korku bunun nedeni ise korkandan kim ne bekleyebilir. Konuşmaya korkan iktidarı sıkıştırabilir mi?
Meydanlarda ve Türkiye elçiliğinin önünde atılan sloganların sahiplerinin toplantıda temsil edilmediklerini görsek amenna ancak orada olanlar vardı. Özdil’e düşüncelerini söylediler de medya gizledi mi? Değil çünkü aralarında medya içinde ve sahibi olanlar da var.
Gel de bu durumu anla!
Acaba hükümete CTP de katıldı diye ona fırsat verme düşüncesi mi engel oldu?
Yoksa boş verelim Özdil’e Eroğlu ve dışişleri bakanı iyi konuştu, görüşmeye açık ve bir ortak bildiri çıkmasa da olur diyerek bir an önce çözümden yana düşüncesinde oldukları için mi sustular?
Bunlar kahredici sorular. Meydanlarda çözüm desteği ve isteği açıkça vurgulanırken onların yanında durup seçimde destek alanlar ortak bildiriye karşı çıkıyorlar. Dışişleri de bunu dilendiriyor. Konu bildiri olunca istenilen çözümün anahtarı olan tek yurttaşlıklı ve tek egemenlikli devletin karşısına biri federal devletin ikisi de federe devletlerin olan üç yurttaşlıklı devletin çıkarılması ve oluşturucu devletler ile kurucu devletler tanımlarıyla esas olanın iki devlet olacağının iddia edilmesi hususlarının giderilmesidir. Yani Rum tarafı görüşme başlamadan önce iki devletliliğin terkedildiğinin görülmesini istemektedir. Muhalefet buna katılıyor mu katılmıyor mu?
Bilindiği gibi görüşmeler paket olarak yapılmaktadır. Ya sonuca varır ve tüm konuları çözersin ya da hiçbir konuda antlaşmamış sayılırsın. Sayılırsın yani antlaşsan da istediğin konuda geri çekilebilirsin. Kapsamlı çözüm diye tutturduklarına göre onun gereği antlaştıklarını bırakıp geri dönüş yaparak esnek müzakere olanağı elde etmek istemektedirler sanırsınız. Hâlbuki bunlar her fırsatta kavga etmektedirler ve esnekliğe fırsat tanımamaktadırlar. Muhalefet buna ses çıkarmaktadır. Sanki özü sözü bir insanlarla karşı karşıyayız. Öyle olmadığı meydandadır. Dün kabul ettiklerini bugün mahvedici yıkıcı kabulü ihanet olur gibi ilan etmektedirler.
Onun bir sendikanın eski bir kararını hatırlatması ve askerden arınmış bir vatan istediğini söylemesi etki yapmamaktadır. Şimdi sen yürütülen ve görüşmelerin başlamasına engel olan tutumu onaylıyor musun, onaylamıyor musun, bunu olsun göstermek durumundasın. Garantiler için bile görüşünü belirtmelisin. Annan olanındaki tedrici asker çekmeyi görüşmek zorunluluğunu kabul ediyorsan garantörlüğü ve askeri de görüşmeye hazır olmalısın. Bunu Özdil’e ve dünyaya açıklamak zorundasın. Rum tarafı paket görüşmeden beklenen yararın gündem maddeleri arsında dolaşma olanağıdır, ben buna izin vermem bazı konuları sonunda ele alacağım diyorsan önşart koyuyorsun demektir. Ön şart yok ortak açıklamasız başlayalım dersen ortak paketi isteyene izahat borçlanırsın. İzahatı maddeleri sıraya dizmekle beraber verirsen işi uzatırsın.
Bunlarla görüşmeye başlamak ne yazık ki suçlama oyununun başlamasına kapıyı açmak olur.
Üzüntü verici yan toprak konusunun bile sona kalmasını isteyerek kötü niyetli bir başlangıca doğru giden kendi tarafına muhalefetin sesini yükseltmemesidir. CTP’nin katkısının beklendiği gibi muhalefetin suskunluğunun sağlanması olmaya başlandı ki çok yazık.