yazılarkitapMarx'ı günlüğünden okuyun
yazarın tüm yazıları:

Marx’ı günlüğünden okuyun

Yeniçağ podcastını dinleyin

karlmarx1880-1882 yılları arasında tuttuğu notlardan oluşan Karl Marx’ın el yazması defterleri, ”Etnoloji Defterleri” adıyla Hil Yayınları’ndan çıktı. Kıvanç Tanrıyar’ın çevirisiyle okuyucuyla buluşan kitap, ilkel toplumun en küçük ekonomik birimi aileyi incelerken, toplumsal anlamda ilk iş bölümünün erkekler ve kadınlar arasında başladığını ekonomi-politik zeminde inceleyen ilk eser olma özelliğini taşıyor. Marx’ın kendi etnoloji çalışmalarının da bulunduğu kitaptan, Friedrich Engels ”Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” kitabını yazarken yararlanmış. Kitabın çevirmeni Kıvanç Tanrıyar’la Marx’ın ölümünden 130 yıl sonra Türkçeye kazandırdığı el yazması defterlerini Emrah Temizkan Birgün Gazetesi için konuştu

 

Marx bu defterlerde eski toplumları nasıl açıklıyor?

Genelde kapitalizm öncesi bütün toplumsal yapıları kapsamaya çalıştığını söyleyebiliriz. Marx’ın, eski toplumları açıklarken, Morgan’ın Eski Toplum’unu referans alarak, temel aldığı alan toplumsal cinsiyet temelli ekonomik örgütlenme. Dört temel toplumsal örgütlenme şekli sunuyor. Bunlardan birincisi Hordenwesen (cinsel serbestlik temelinde sürü örgütlenmesi), ensest tabusu öncesinde kardeşlerin topluca evlendiği punaluan örgütlenme ve şecerenin kadın üzerinden çizildiği toplumsal yapıdan erkek üzerinden çizildiği yapıya geçildiği iki aşamalı syndiasmia örgütlenmesi. Bu toplumsal yapıları incelerken, gens kavramını merkez alıyor.

 

ÇEKİRDEK AİLE KAVRAMINA MEYDAN OKUYOR

Marx bu notlarda kadın ve erkekler arasındaki işbölümü hakkında nasıl bir tartışma açıyor?

Her şeyden önce, diğer tarihsel ve tarih öncesi toplumsal yapıları inceleyerek, kapitalizmin doğurduğu çekirdek aile kavramına ve onun insan zihni üzerindeki tahakkümüne meydan okuyor. Mülk paylaşımının, kadın şeceresi üzerinden yavaş yavaş erkek şeceresine kaydığını gösterirken, vurguladığı çok önemli bir şey var. Toplumsal örgütlenme aileye değil onu dışlayan gens’e dayanıyor. Kısacası, toplumsal işleyişin dönmesini sağlayan bir kadın ile bir erkeğin bir araya gelip kurduğu birim değil, kadının gens’i ile erkeğin gens’i asla kaynaşmıyor ve kadını bir gens’ten öbürüne geçirirken gens’ler ayrı ayrı toplumsal işlevlerini sürdürmeye devam ediyor. Tabii en önemli tartışma mülk edinmekle ilgili. Mülk hakkı erkek gens’ine geçtikçe mülk birikimi artıyor. Gens kadın şeceresi üzerinden çizilirken, bu kadar yoğun bir mülk birikimi ve servet yok. Marx, buna epey olumsuz bir anlam yüklüyor.

Esas olarak, mülkün ve servetin cinsiyet merkezinde nasıl paylaşıldığına odaklanırken, Engels’in Marx’ı sarsılmaz bir sadakatle takip ettiğine dair ne tür emareler var kitapta?

Birincisi, Engels Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Temeli’nin Önsöz’ünde Marx’ın notlarından birebir faydalandığını ve bu kitapta Marx’ın defterlerinin varisi olduğunu kendisi söylüyor. Bunun dışında, Marx’ın, Morgan’a dayanarak, en ufak ayrıntısına kadar incelediği bir Kızılderili kabilesi olan Irokualar var, bunun dışında Grek ve Roma toplumlarını ele alıyor. Engels, Ailenin, Özel Mülkiyet’in ve Devletin Temeli’nde bu incelemeleri olduğu gibi sahipleniyor ve bu halklarla ilgili bölümleri birebir Etnoloji Defteri’ne dayanarak yazıyor. Fakat bu izleme biçimi Engels’in Marx’ın Etnoloji Defterleri’ni sadakatle izlediğini gösterir mi, bu bir tartışma konusu.

 

MARX VE ENGELS ÇATIŞIYOR

Engels bu el yazması defterlerle nasıl bir vasiyete sahip çıkıyor?

Aslında, Engels ile Marx’ın görüşleri arasında iki açıdan ciddi bir çatallaşma var. Birincisi, Engels Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Temeli’nde, her ne kadar gens kavramına başvursa da, toplumsal cinsiyet temelli örgütlenmeyi aile birimini merkez alıyor ve gens arasında karşıtlık kurmuyor. Marx’ın yaptığı bunun tam tersi. Marx, Irokualar olsun Grekler olsun Romalılar olsun incelediği bütün toplumları gens merkezli örgütlenme üzerinden açıklıyor. Gens sistemi, aileyi dışlayan ve aile kuran kadın ile erkeği ikiye bölen bir sistem. Bu sistemde kadın kendi gens’ini terk etmek zorunda kalıp erkeğin gens’ine geçiyor, ama burada da toplumsal ilişkilerin kaynağı aile değil gens. Cenaze ile ilgili görevlerden, yabancıların gens’e geçirilmesine ve dini ritüellere kadar bütün organizasyonları gens gerçekleştiriyor. İkinci ve çok hassas bir konu, Engels’in kendi çağının bir gerçekliği olan, bugün de varlığını güçlü biçimde hissettirmeye devam çekirdek aile örgütlenmesi dışında kalan toplumsal cinsiyet temelli örgütlenmelere bakışı. Engels’in kitabında bu örgütlenmenin dışarıda kalan bu cinsiyet örgütlenmelerine karşı ciddi bir ötekileştirme var. Özellikle punaluan örgütlenmesi, Engels’in kafasında toplu seks ve cinsel özgürlük çağrışımı yapıyor. Marx, punaluan örgütlenmesini ele alırken buna herhangi mitoloji zerk etmiyor ve sadece bir toplum örgütlenmesi olarak ele alıp, nasıl işlediğini anlamaya çalışıyor, hetairizm çağrışımlarını misyoner bakışıyla ilintilendiriyor.

 

OKUYUCU ÇOK FARKLI OKUMALAR YAPACAK

Marx’ın el yazması notları sizde ne hissettiriyor? Okuyucudan nasıl bir tepki bekliyorsunuz?

Özellikle ekonomiyi, sosyolojiyi ve antropolojiyi toplumsal cinsiyet örgütlenmesi merkezinde açıklıyor olması çok heyecan verdi. Günümüzde kapitalist sistemin beynimize zerk ettiği ve daimiymiş hissi uyandıran totaliter ‘bir kadın/bir erkek’ mitolojisinin dışında kalan dünyalarla karşılaşmak, bu dünyaların çok uzun zamandır varolageldiğini görebilmek çok güzel.

Sanırım, okuyucu çok farklı okumalar da yapacaktır. İlk aklıma gelen, Irokuaların çoğulcu demokrasisi.

Çevirmen olarak zorluk yaşadınız mı kitabı çevirirken?

Birkaç katmanlı zorluktan bahsedilebilir. Birincisi, metin aslında içinde Antik Yunanca, Latince, Fransızca, İspanyolca, Almanca ve İngilizcenin (biraz da Sanskritçe) bir arada yüzdüğü bir metin ve defterlerin baskın dili İngilizce olsa da, notların çatısını oluşturan hâkim dil diye bir şey yok. İkincisi, Marksist literatürden ne ölçüde faydalanılması gerektiği sorunuydu. Defterlerin, kuramsaldan ziyade etnolojiye odaklanan empirik bir metin olduğu söylenebilir. Yine de Marx’ın mutlaka faydalanılması gereken eserleri oldu. Bunun dışında biçimle ilgili üstüne ciddi ciddi düşünülmesi gereken hususlar vardı, çünkü bu metin bitmiş, yayına hazırlanmış bir monograf değil, içinde küfür dâhil aklınıza getirebileceğiniz her şey var, Marx yeri geliyor kurallı cümle bile kullanmıyor. O defter havasını çeviride birebir yansıtmak da epey zordu. Umarım başarmışımdır.

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Sanıyorum ufak bir şey var. 1844 Elyazmaları’nda Marx ilk iş bölümünün kadın ve erkek arasında gerçekleşen işbölümü olduğunu öne sürüyordu. Buradaki kadın ve erkekten kasıt, birey kadın ile birey erkekten ziyade toplumsal özne olarak kadın ile erkek. Etnoloji Defterleri’ni, sanırım, büyük ölçüde bu iddianın içini doldurmaya çalışan bir eser olarak okumak mümkün.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin