yaklaşımlarAlpay DurduranArazide gerçekler sergilenmiştir – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Arazide gerçekler sergilenmiştir – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Halkın gerçekleri görmesi için çok çaba gerekmez. Arazi gerçekleri sergiler. Örneğin televizyonda bir otel sahibi konuşuyor ve arkada yeni bir otelin inşaatı görünüyor. Bakan görür ki o inşaat dar bir alanda iki ayrı oteli kapatmakta ve trafiği engelleyeceği gibi iki otelin görüntüsünü bozmaktadır.

Tartışmalar ilerler ve mevcut iki otelin de durumunun aslında sakat olduğu ileri sürülür. Daha bilge insanlar imar planlarının hangi evrelerden geçtiğini sayıp döküyor ve halkı bilgilendirmiş oluyorlarmış gibi yapıyorlar. Hâlbuki kafaları karıştırmaktan başka bir sonuca hizmet etmiyorlar.

Halk bu lafazanlıklara kapılmadan bölgenin trafiğinin tıkandığını, otellerin bir birlerini gölgelediğini ve içinden çıkılmaz bir halin yaratıldığını görüyor ya bunu değerlendirmelidir.

Bir insan görünce bunu anlıyorsa nihayette ülkesinin kaderini kendisinin tayin edeceğini bilerek düşünmeli ve sorumluları yargılamalıdır. Aklı başında olan bir insan trafik çıkmazı yaratan bir planının yapılmasını veya yapılan bir planı içinden çıkılmaz hale getirecek şekilde tadil etmeyi becerebilecek olanları saptayabilir. Bunların nerede olduklarını da bunlara engel olması ve cezalandırması gerekenleri de bilir.

Bu da bu kadar değil. Dünyadan sesler gelir. AB gelişme raporları yayımlar ve yargı bağımsız değildir der. Yolsuzluk ve suiistimaller olduğunu ve mücadele edilmediğini anlatır. Hükümetleri önlem almaya çağırır. Halk seçimlerle ve siyasi partilerle kaderini eline alır. Bunlarda sakatlık olup olmadığını OECD, AB ve ABD raporlarla anlatır. Basın bunları halka anlatır.

Halk duymaz demek yanlıştır. Halka bilgi akımı vardır.

Büyük bir skandal patlak verdi. Vurgunlar sergilendi. Şaşkınlık ifadeleri görüldü. Ancak bunlar olağan işlermiş ki dünya çapında haber kaynakları yozlaşmışlığı anlatıp durdu. Niye şaşırıyorsunuz ki!

Halkın ayaklanması, partilerini topa tutması ve hemen suçluların peşine düşüldüğünü görmek istediğini haykırması gerekirken bu cemaat mi kazansın öbür cemaat mi diye kavga edildi. Sorumlu insanları yerdirmeyiz diye komplolara karşı sokaklar dolduruldu. Dik dur diye teşvik edildi.

Böyle davranan bir halk olursa tarihin çöplüğünden fırlayan dini guruplar bir birlerine meydan okuyan demeçlerle boy gösterirler tabii.

Savcılar ve polisler dama taşı gibi oradan oraya savrulurlarken halk seyrediyor. Baş sorumlu suçlananları saklamak için uluslararası komplo teorileriyle istiklal harbine başlamış! Komployu kuran varsa o kadar komplocuyu devlete yuvalandırdığını olsun halkın gördüğünü hissedip ona göre davranacağına ortaya çıkabilecek başka suçların da göze batmaması için önlemler almaya çalışıyor.

Yargıyı ve suç ve suçluları kovalamakla görevli kişileri yani polis ve savcıları kendilerinden izin almadan harekete geçmemeleri için yasalara değişiklikler getirmeye çalışıyorlar.

Adam adalet bakanı ama ayni zamanda hâkimler ve savcılar yüksek kurulunun başkanı. Ondan izin almadan soruşturma açmayı engelliyor. Yani adamın işi suçlarla ilgili kovuşturma yapmak ama bazıları için izin alması şart koşuluyor. Binlerce personelin çalıştığı yargı sisteminin işlerini en yüksek düzeyden meclise kadar varan görevlerle uğraşacak ama esas görevlilere de başçılık etmekle görevli olacakmış. Bu adam süper mi? Hiçbir mantığı yok. Yasayla yetki veriyorsun ama dönüp yetkisini kullanmasına sınır getiriyorsun. Hangi idari ilimler fakültesine bunu anlatırsın? Üstelik anayasaya da aykırı ve uluslararası tepki çekiyorsun.

Sokağa bakıyorsun. Yollar geçilmez olmuş. Yepyeni yerleşim yerleri yepyeni binalarla doldurulmuş ama çılgın bir tabela panayırını ortasında geçecek yer arayanlar boru çalıp duruyor ve boru çalma yasakları var. Bir yangına müdahale için itfaiye araçları ulaşacak yer bulamıyor, yüksek binalara ulaşacak araçlar alınmamış ve alınanlar kullanılamıyor.

Emirnameler çıkarılmış binalara yangın giriş vanaları koyma zorunluluğu getirilmiş ama vanalara uyan hortum alınmamış, binanın dışından su basıp söndürmeye çalışanlara acıklı acıklı bakanlar var.

Nereye el atsan çağdışı bir manzara ama mevzuata uygun davranmak isteyenin canını çıkarmak için her şey yapılmış. Herkese birçok belge, izin onay verilmişse de manzara değişmemiş. Eskiden daha iyi idi işler diye konuşmalar dinliyorsunuz.

Kulağınıza otobüsümüz beşe on kala hareket ediyor erken çıkmama izin verin diye konuşulan konu geliyor. Devlet izin makamı yaratmış, bizden para toplayıp personel ödüyor. Amaç otobüs seferlerini düzenli yaptırmak… Mesai saatlerine uymayan seferlere müdahale etmek için gözetim yapan yok. İzinler ise karaborsada ve seçimlerde rüşvet konusu oluyor.

Halk bunları görmez mi? Görür ama harekete geçmiyor. Ne yapalım bu sefer bunları deneyelim dedik ama olmadı diye hayıflanıyor. Hâlbuki siyasetçiler seçimden seçime değil sık sık kongre, kurultay, delege ve saire diye destek almaya çalışanlar olur. Parti içlerinde başkanlıklara, sekreterliklere ve kurullara aday olan çok, seçilen seçilmeyen tonla insan var.

Partilere kararla müdahale de olanaklı ama halk günlük sorunlarına çare isteyip karşılığında oyunu satmakla ve oy satın almakla yetiniyor.

Kardeşim sürekli yasalarla oynanarak birilerine çıkar sağlandığı bir gerçek ve bu yetkileri elinde bulunduranlar beli, sonuçta batak bir ülke yarattık. Memnun değilsen sorumluları hesaba çekmeye ne zaman kalkışacaksın?

O kadar çok çıkar hesabı var ki işe karışmayan çok azdır. Çıkar hesabıyla şans elde edenler her tarafından sular akan bu batak gemiden zarar görmekten kaçınamazlar. Onun için bu çıkara dayalı popülizmi engellemeye bakmak gerek.

Bakın hükümet yasadışı yollarla yüzlerce istihdam yapmış, İrsen’i seçtirmek için onları kullanmış. Ödenen para bizim. Yasadışı istihdam bir suçtur. Bu suça katılanlar bellidir. Hiç birine dokunulmamış ama istihdam edilenlerin masum insanlar olduğunu iddia edenler var. Seni işe alacağız ama sen de İrsen’e oy vermek için UBP üyesi olacaksın, delege olacaksın veya senin baban olacak ve İrsen kazanacak demişler, onlar da kabul etmişler. Toplumun geleceği pahasına bu işlere alet olmuşlar ve para kazanmışlar.

Bunlar masum mu? Bunlar hakkında işlem yapması idari ve ahlaki görevi olanlar görevlerini yapacaklarına ve bu atamaları yapanlara da hesap soracaklarına bu yozlaşmanın aracılarını kazanıp kendi çıkarlarına kullanmaktan başka bir niyete dayandığına kimseyi inandıramayacak şekilde onları ödemeye devam ettiler. Bundan sonra da devam etmek niyetlerini açıkladılar.

Halk susuyorsa işimiz çok zor. Yozlaşma artarak devam edecektir. Kimse bilgim yoktur demesin, her şey ayan beyan ortadadır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin