BM, ABD, AB, Rusya, Çin, Güney Afrika ve tüm konferans katılımcıları ve devlet başkanlarına;
Çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunuz Cenevre 2 Konferansı’nın Suriye’nin demokratikleşmesine ve iç barışa hizmet edeceğine olan inancım yüksek.
Ancak Cenevre’den Komitenizin Kürtlerin konferansa katılımı konusunda isteksiz ve engelleyici tutum içinde olduğu haberleri geliyor. Bu haberlerin gerçek olmamasını diliyorum.
Kürtler Cenevre 2 Konferansı’nda özgün kimlikleriyle yer almalıdırlar çünkü;
1-) Suriye’deki savaşın esas kaynağı rejimin tekçi, otoriter ve antidemokratik yapısıdır. Dolayısıyla çözüm demokratik, çoğulcu ve katılımcı olmak durumundadır.
2-) Konferansa katılma konusunda istekli olan Kürtlerin Cenevre 2’ye gelmelerinin engellenmesi çoğulculuğa ve demokratik katılıma aykırı olur. Ve çözüme katkı yapmaz.
3-) Suriye’deki muhalefetin otoriter ve kontrolsüz savaşı ile rejimin otoriter yapısı ülkenin demokratikleşmesini sağlamaktan uzaktır.
4-) Kürtler Suriye’de örgütlüler, istikrarlı ve demokratik bir bölge inşa etmiş durumdalar. Kürt bölgesindeki istikrar ve demokrasinin tüm Suriye’de var olması Kürtlerin konferansınıza katılımı ile olasıdır.
5-) Suriye’deki iç savaş ve İstikrarsızlık ortamından istifade eden El Kaide benzeri radikal İslamcı gruplar tüm bölge için ciddi tehditler. Irak’ın Necef ve Ramadi kentlerinin bu gruplarca işgal edilmesi iç savaşın tüm bölgeyi etkisine alması ve savaşın bölgenin tümüne sıçrama ihtimalini doğuruyor.
5-) Irak, Türkiye ve İran’daki Kürtler bölge demokrasisinin ve istikrarının güvencesi durumundalar ve uluslararası toplum ile hep uyumlu olmuşlardır. Dolayısıyla Rojava Kürtlerinin konferansa katılmaları bölge istikrarı, barışı ve demokratikleşmesi için hayatidir.
6-) Kürtler laik demokratik yapılarıyla istikrarlı ve demokratik bir Suriye için Cenevre 2 Konferansı‘nda sözleri olmalıdır.
7-) Kadın katılımına önem veren, bütün inançlara, kimliklere saygı gösteren ve çoğulculuğu denetimlerindeki bölgede inşa eden Kürtlerin dışlanması insanlık vicdanını yaralayıcı olacaktır.
8-) Şunu bilmenizi isterim ki ne mevcut muhalefet güçleri ne de rejim Kürtleri temsil edecek demokratik olgunlukta değiller; her iki yapı da otoriter ve tekçi.
9-) Kürtler iç savaşın başladığı ilk günden bu yana ne rejimden yana oldu ne de muhalefetten. İç savaşın ve çatışmanın Suriye’nin demokratikleşmesine hizmet etmeyeceğine inandılar. Demokratik mücadeleyi ve müzakereyi bir çözüm yolu olarak savundular. Uluslararası topluma defalarca bu minvalde katkı yapma çağrısı yaptılar. Dolayısıyla Cenevre 2 Konferansı’nın arzuladığı çözümü onlar iki yıldır savunuyorlar ve bu yolda çaba gösteriyorlar.
10-) Kürtler Suriye’de Demokratik Özerklik temelinde eşit, özgür ve adil hak temelli bir çabanın içindeler. Suriye’nin tüm halklarıyla birlikte çok kültürlü, çok inançlı, çok etnik yapılı bir gelecek için mücadele içindeler.
11-) Suriye Kürtlerinin etrafı bir yanı ile rejim güçlerinin öbür yanı ile El Kaide çetelerinin kuşatması altındadır. Kürtlerin konferansa davet edilemeyecek olmaları onları saldırıya açık hale getirecektir. Bu ise korkunç bir savaş demektir. Savaş içinde izole edilmiş ve ambargo altındaki bir Rojava ciddi bir insanlık dramı demektir. Bu konferansınızın vebali olur.
12-) Rojava’da (Suriye’nin Kürt bölgesi) yaşayan Arap, Kürt ve Asurilerin olduğu gruplar demokratik bir anayasa üzerinde anlaşmış bulunuyorlar. Kürtler Rojava’da sağlanan demokratik olgunluğu ve istikrar ortamını Suriye halklarının tümü ile paylaşmak istiyorlar.
Doğrudan Kürt temsili olarak Desteya Bilind’ın konferansınıza katılması içinde olduğunuz demokratik ve özgür bir Suriye çalışmasını güçlendirici olacaktır.
Konferansınızın Suriye Hükümeti, Muhalefeti, Kürt Yüksek Konseyi, Suriye’nin dostları ve uluslararası devletlerin katılımı ile bölge barışına, özgürlüğüne ve demokrasisine yapacağı katkıyı şimdiden selamlıyorum!
Başarılar diliyorum
Not: Bu mektup bugün itibari ile İngilizceye çevrilerek ilgili komite ve dünya basınına da gönderilmiştir.
Kaynak: Yeni Özgür Politika