yazarın tüm yazıları:

KTÖS: şakamız yok

Yeniçağ podcastını dinleyin

ktosKıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın (KTÖS) “Göç Yasası” olarak nitelendirdiği,  yaklaşık 3 yıl önce Meclis’ten geçirilen Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasası’nın geri çekilmesi talebiyle gerçekleştirdiği eylem gerçekleşti.

Meclis önünde saat 09.30’da başlayan eylem, saat 12:00 civarlarında sona erdi. KTÖS, bunun 2. uyarı eylemleri olduğunu; 3. eylemleriyle meydanı “kilitleyeceklerini”, eylemlerinin yasa geri çekilene kadar da süreceğini kaydetti.

Eyleme YKP, TDP, KTAMS,Çağ-Sen ile Devrimci Komünist Birlik de destek verdi.

Eylemde, bildirilerin okunmasının ardından, geçmişte, “yasanın yürürlüğe girmemesi için toplumla birlikte mücadele eden” Serdar Denktaş ile Özkan Yorgancıoğlu’na dışarıya çıkıp eylemcilerle görüşme çağrısında bulunuldu.

Bu arada, Başbakan Yorgancıoğlu ,KTÖS’den bir grubu Meclis’te görüşmeye çağırdı.

Çağrı üzerine, aralarında KTÖS Genel Başkanı Güven Varoğlu ile KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil’in de bulunduğu bir grup, Cumhuriyet Meclisi’nde başbakanla görüşmek üzere bekledi.

Ancak Başbakanı 15-20 dakika bekledikten sonra, görüşmeye gelmemesi üzerine Mavi Salon’dan ayrıldılar ve Meclis önünde oturma eylemlerini sürdürdüler.

Başbakan’ın kendilerini görüşmeye çağırıp gelmemesiyle ilgili olarak konuşan Varoğlu ve Elcil, bunu “saygısızlık” olarak değerlendirdi.

Hükümetin kendilerini oyalama, dalga geçme peşinde olduğunu savunan Varoğlu ve Elcil, “Göç Yasası” geri çekilene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.

Daha sonra bir heyet, Meclis Genel Kurulu’nu izlemek üzere Genel Kurul salonuna girdi; orada “Eşit işe eşit ücret” diye sloganlar attılar ve salondan çıkarıldılar.

Elcil’in konuşmasının ardından hazırlanan açıklama metni, İsmail Özuçar ile Latife Bayramoğlu tarafından okundu.

Okunan açıklama şöyle:

Ankara Hükümeti tarafından gönderilen ve toplumsal muhalefete rağmen, o dönemin yerli işbirlikçisi UBP Hükümeti tarafından parmak hesabı ile Meclis’ten geçirilen ‘GÖÇ YASASI’ bir yandan çalışanlar arasında ekonomik, sosyal ve demokratik eşitsizliği inşa etmeye devam ederken, diğer yandan  Kıbrıslı Türklerin varlığını, kimliğini tehdit etmektedir.

‘GÖÇ YASASI’nın Kıbrıslı Türkleri fakirleştireceğini her fırsatta dile getiren sendika, sivil toplum örgütü, siyasi parti ve akademisyenler, on binleri meydanlara toplayıp konuyu uluslararası alana taşımış, yasanın yürürlüğe girdiği tarihden önce ve sonra bu konuda mücadele örgütlemişlerdir. Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten günümüze üç yıl geçmiştir. Yasanın yarattığı fakirleştirme, sosyal eşitsizlik ve adalet kavramının yoksunluğu ülkemizin her yanında hissedilmektedir. Yasa’nın yürürlüğe girmemesi için toplumla birlikte mücadele eden, DP ve CTP bugün mecliste büyük çoğunluğu oluşturmakta ve hükümet ortağı olarak, ülkenin geleceği ile ilgili kararlar üretmektedirler.

25 Ekim 2010 tarihinde Özkan Yorgancıoğlu Meclis’te yaptığı konuşmasında: “Bu yasa uluslararası sözleşmelere aykırıdır. İLO sözleşmelerine aykırılığı ortada dururken ve biz uluslararası hukukun bir parçası olmaya çalışmak gibi bir görevle karşı karşıyayken böylesi bir yasayı Meclise getirmenin hiçbir anlamı, etiği ve inandırıcılığı yoktur. Hükümette olmanın sorumlulukları vardır, mazeret üretmek hiçbir hükümettin haddine değildir. Hükümette olmanın sorumlulukları vardır.” demiştir.

25 Ekim 2010 tarihinde Serdar Denktaş Meclis’te yaptığı konuşmasında: “Anayasa Mahkemesi bu yasa anayasaya uygundur demekle son derece taraflı, hükümeti koruyan bir yaklaşımla ele almıştır konuyu. Büyük bir hata yapmıştır. İlk kez bu kadar açık bir şekilde yargının siyasallaştığını göstermiştir. Maalesef yargının tartışılma dönemini de başlatmışlardır bu kararla. Oyumuz ret olacaktır bu yasaya.” demiştir.

Birkaç yıl önce ‘Göç Yasası’nı uluslararası hukuğa aykırı, siyasi, anlamsız, hatalı olarak niteleyenler bugünkü koalisyon hükümetinin başbakanı ve başbakan yardımcısıdırlar. Göreve gelmeden önce ne olduğunu çok iyi bildikleri bu yasayı göreve geldikten sonra ortadan kaldırmak için hiçbir çaba sarf etmemeleri ne siyasi etik ne de hukuk ile bağdaşmaktadır.

Hükümet hukuğa aykırı ve siyasi olarak nitelediği yasaya önlem almak bir tarafa, Maliye Bakanlığı vasıtasıyla yasa yürürlüğe girdiğinden beri uygulanmayan maddeleri de uygulamaya başlamıştır. ‘Göç Yasası’ dolayısıyla aynı görevi % 35 daha az maaşa yerine getiren öğretmenlerin bir de hazırlık ödeneklerini kesmiştir. Geçici olarak görev yapan öğretmenleri 31 Ocak’ta işten durdurup, 17 Şubat’ta göreve geri çağırmıştır. Üniversite öğrencilerinin burslarını yaz aylarında kesmeye niyetlenmiştir. Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı’na hatırlatırız ki küçük hesaplar peşinde koşanlar, büyük bedeller öder.

Merak ediyoruz!

Kamu yönetimini etkin hale getirmekten, kamuda verimlilik ve kamudaki adalet duygusundan bahseden, sürekli kamu vicdanını rahatlatmak isteyen Sn. Özkan Yorgancıoğlu  üç yıl önce oylamasına katılmamış ve böyle bir yasayı geçirdikleri için o dönemki hükümeti sorumsuz ilan etmiştir. Kamudaki adaleti yok eden Göç Yasasının uygulanmasına hükümete geldikleri tarihten bugüne kadar geçen 5 aylık sürede kayıtsız kalmalarını nasıl bir sorumluluk bilincidir?

Yakın bir zamanda siyasi bir partinin kurultay sürecinde, partisel çıkar amaçlı işe alınan insanların durumuna vicdanı kayıtsız kalmayan Sn. Serdar Denktaş’ın, üç yıl önce oylamada ret oyu verdiği, Kıbrıslı Türklerin bu yasa ile valığının tehdit edildiğini belirttiği ve siyaset bulaşmış bir yasa olarak nitelediği, kamudaki adaleti yok eden ‘Göç Yasası’nın uygulanmasına hükümete geldikleri tarihten bugüne kadar geçen 5 aylık sürede vicdanı nasıl kayıtsız kalmıştır?

Sermaye kesiminin milyon dolarlık vergi borçlarını vergi adaleti diyerek silen Sn. Zeren Mungan, 2011 yılından sonra kamu görevine giren memurun, polisin, öğretmenin, itfaiyecinin, doktorun, işçinin emeğinden, üniversite öğrencisinin bursundan çalınmasını, zam boyunduruğu altında asgari ücretlinin bu ülkede yaşamasını nasıl bir adalet olarak görmektedir?

‘Göç Yasası’nın  Kıbrıslı Türklerin varlığını ve kimliğini tehdit ettiğini, çalışanlar arasında sosyal, ekonomik eşitsizlikler yarattığını, yasanın eşitlik ve adalet duygusundan yoksun ayrıcalıklı bir sınıf oluşturduğunu, Kıbrıslı Türklerin geleceğini kararttığını toplumsal muhalefetle birlikte dile getiren, bu uğurda mücadele örgütlenmesine ortak olan  Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin ‘Göç Yasası’nı ortadan kaldırması boynunun borcudur.

Bizler ‘Göç Yasası’nın kaldırılması, çalışanların hayat standartlarının iyileştirilmesi, kaynakların eşit ve adil paylaşımı için her türlü işbirliğine hazırız.

Eşitlik ve adalet için, bu yasa ortadan kaldırılıncaya kadar demokratik eylem hakkımızı kullanmaktan çekinmeyeceğimizi tüm kamuoyu ile paylaşırız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin