YKP Yürütme Kurulu açıklaması şöyle:
Bugün YKP Yürütme Kurulu üyeleri mahkemede olacak!
19 Temmuz 2011 tarihinde TC Başbakanı Erdoğan’ın ziyareti sırasında yapılan eylemlere yönelik polis saldırganlığı nedeniyle eski KTHY önünde meydana gelen olaylarla ilgili
YKP Yürütme Kurulu üyesi Didem Gürdür’un polis memuru Arslan Coşkun, polis genel müdürlüğü (PGM) ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı
19 Temmuz olaylarında, sözde polisleri darp ettikleri için eylemcilere açılan davalarda tanıklık yapan üst düzey polislerin ifadelerinden, o gün orada olan ve polis tarafından darp edilen eylemcilerin yaptığı şikâyet dosyasının savcılığa iletildiği biliniyor. Başsavcılık buna rağmen Arslan Coşkun hakkında işlem yapmadığı için dava Ceza Mahkemesinde değil, YKP Yürütme Kurulu üyesi Didem Gürdür’ün darp şikâyetini Avukatı Öncel Polili aracılığı ile dosyalamasıyla Sivil Mahkemede görüşülüyor. Daha önemlisi, şikâyetleri işleme koymayan Başsavcılık bu davada PGM ve GKK’nın da savunmasını yapıyor…(GKK)’na karşı açtığı dava bugün (31 Mart, Pazartesi) Sivil Mahkemede görüşülmeye devam ediyor.
19 Temmuz 2011’de KTHY merkez binası önünde onlarca kamera kaydı ile an ve an görüntülendiği ve mahkemede tanıklar tarafından sunulan videolarda görülebildiği gibi, polis kitleye vahşice saldırdığı ve önüne gelene şiddet uyguladığı koşullarda, YKP Yürütme Kurulu üyesi Nevzat Hami’nin de içinde olduğu 6 kişiye polisi darp ve görevinden menden açılan davaya da bugün (31 Mart, Pazartesi) devam edilecek…
YKP olarak, polis teşkilatının temel insan hak ve özgürleri hiçe sayarak haksız soruşturmaları ile yargısız infaz kurumuna dönüştürülen mahkeme süreçlerine karşı Barolar Birliği’ne bir kez daha acil olarak taraf olma çağrısı yapıyoruz; “adalet, hukuk ağır yaralıdır, hukuk bir gün herkese lazım olacak” diyoruz…
Bir kez daha, savcılara, ellerini YKP, sendika ve örgütlerin üzerinden çekme ve siyasi dava açıp, yargısız infazın parçası olmama, yasasındaki bağımsızlık ilkeleri çerçevesinde hareket etme çağrısı yaparız…
Polis teşkilatı ve siyasi baskıyı uygulayan tüm otoritelere de yanıtımız daha önce de olduğu gibi nettir; susmadık, susmayacağız, mücadele sürüyor…
19 Temmuz saldırısı AİHM’e de taşınmıştı
Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sensikası (KTÖS) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bu konu ile ilgili dava dosyalamıştı.
İkinci YKP vs Türkiye AİHM davası olan bu başvurunun numarası 13213/12, davayı açan ise Avukat Öncel Polili… YKP daha önce de Türkiye’yi nüfus konusundan AİHM’de dava etmişti…
YKP, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesindeki örgütlenme ve toplantı özgürlüğü, 13. maddesindeki etkili başvuru hakkı, 14. maddedeki ayırımcılık yasağı başlıklarında anlatılan insan hak ve özgürlüklerinin 19 Temmuz’da polis şiddeti ile ihlal edildiğini belirterek, AİHM’de Türkiye’nin yerel bir alt idaresi olan kuzeydeki idarenin de yaptırımlarından Türkiye’nin sorumluğu olduğunu belirten daha önceki AİHM kararlarına dayanarak Türkiye’yi dava etmişti.
YKP’ye açılan siyasi davalardan biri de iptal edilmişti
Başsavcılık polisle ilgili şikâyetleri kendisine iletilmesine rağmen ileriye taşıyıp dava etmez ve tersine açılan Sivil davalarda davacıları savunurken, siyasi davalar açmayı da sürdürmüştü.
Kasım 2012’de açlık grevleri ile ilgili dayanışma eylemi sırasında yapılan basın açıklamasında asılan pankartla ilgili Reklamların Teşhiri yasasına aykırı hareketten aralarında YKP Yürütme Kurulu Sekreteri Celal Devrim Önen ve Yürütme Kurulu üyesi Faika Deniz Paşa’nın da olduğu 9 kişi hakkında dava açılmıştı
Başsavcılık bu siyasi davayı ileriye götürmeye karar vermişti. Adalet aramak, yasaları uygulamak için değil, aksine adalet arayanları cezalandırmak için YKP Yürütme Kurulu üyelerini, oluru olmayan bir davayla aylarca Mağusa’ya getirip götürmüştü. Savcılığın niyeti, siyasi nedenlerle açtığı bu davada bizleri mahkemeye taşıtarak sindirmek, usandırmak, Mahkeme sürecini bir tür infaz kurumu gibi işleterek cezalandırmaktı.
YKP’nin savunmasını yapan Avukat Öncel Polili’nin dava ile ilgili itirazı ile ilgili mahkeme, 26 Aralık 2013’te kararını açıklamış, Avukat Öncel Polili’nin ithamnamenin iptali için başvurusunu kabul etmişti.
Mahkeme kararında Türkiye’deki açlık grevleriyle ile dayanışma amacı ile asılan pankartın reklam Reklamların Teşhiri yasasında tasvir edildiği şekli ve kelime anlamı olarak reklam teşkil etmediği nedeni ile reklam teşhir yasası altında herhangi bir suç teşkil etmediği ve herhangi bir tadilatla da edemeyeceğinden ötürü ithamnamenin tüm sanıklar için reddedildiği belirtilmişti.
YKP Yürütme Kurulu açıklama yayınlayarak Mağusa’daki dava sonuçlandığı ama YKP’lilere başka siyasi davalarda yargılanmaya devam ettiği hatırlatılmıştı. Açıklamada “bir kez daha, savcılara, ellerini YKP üzerinden çekme ve siyasi dava açmama çağrısı yaparız” denmişti.