Anayasada sorun olduğu söylenir ama anayasadan beklenen ile anayasada çözülebilecek olan şeyler ayni değildir. Sorunların yasalardan kaynaklandığını iddia edip patırtı çıkarılmasının nedeni hukukun genel olarak verdiği yetkileri kullanmayan ve birlik kararlarla günü kurtarmaya çalışan geri idarelerin yasa değişikliği gerekir mazeretleriyle halkı oyalamalarının sonucudur. Ortada uygulanmayan yığınla yasa vardır. Anayasa yasadan çare bulamayanlara karşı ileri sürülen mazeret olmaktan başka bir halde ele alınmıyor çünkü kadın erkek eşitliği bile anayasaya değişiklik getirmeden yapılabilir. Askerlik için vicdani ret hakkı bile yüksek mahkeme yargıcın belirttiği gibi halledilebilir. Geçici 10. Maddenin yarattığı sorunlar bile halledilebilir.
Anayasada değişiklik sadece yanlış anlamaları gidermek için yapılabilir. Yanlış anlamaları giderecekseniz yanlışlıkları halka açıklamak ve aslında halka değil yasa uygulayıcısı memur ve ne olduğu belirsiz, kadrosuz atanıp görevlendirme ile oraya buraya yerleştirilenlere yani koordinatör, danışman veya geçici istihdam gibi adlarla sokuşturulanlara yığılanlara anlatmak gerekir. Kamu görevlileri gibi temel yasalarda değişiklik yapıp kurmay hizmetlere personelin tümünün görev yetki ve sorumluluklarını belirlemek gerekir. Bunu belirlerken iş tanımını tam yapıp personelin bu ilgili işi yaptığında başarılı olduğunu kanıtlayacak değerlendirmenin yasal olarak yapılmasına olanak verecek başarı göstergelerini saptamak ve başarı göstergelerini saptadıktan sonra gereğini icra etme usulünü de göstermek görevi verilmelidir. Kurmay hizmetlilerin bunu yapmalarını sağlamak şarttır.
Şimdi AB yasası diye daire ve birimlerde iç mali denetim birimlerinin oluşacağını söylemek gafletin ifadesidir. Nerde idiniz yahu! Yıllardır dilimde tüy bitti. Bugün AB deyince mi aklınıza geldi. Yukarda söylediklerim yapılsaydı mali denetim de kurmay sınıfın her personel için denetlenmesi için şart olarak ortaya çıkacak ve mali denetçilik en alttan en üste yerine getirilecek bir görevi olacaktı.
Sık sık dile getirdiğim gibi eğitim bakanlığının en üst yerlerinde otururken “ülkede mühendislikte ara eleman yok, teknoloji enstitüsü kurulsun da tekniker ve teknisyen yetiştirilsin” diye karar verecek ve BM ve ABD yardımı alıp DAÜ’nün ilk adımı yapılan enstitüyü kurmaya başlayacaksın; ama sonra vazgeçilip de üniversite sınıfları açılmasını sağlayacak veya sessiz kalacaksın olacak iş değil! Tabii ki bunu göre BM ve ABD yetkilileri proje değiştirildi deyip yardımı kesecek, sen de neden yardımı kestiler anlayamadık diye yazılar yazıp projeyi berbat edenlere cezasını ödetmeyeceksin. Böyle idare olmaz. Fizibilite çalışmaları yapıp önüne raporlar koyanların istediklerine dayanarak para harcayanlar başarısızlık halinde kanmanın cezasını çekmeli, onu kandıranlar da kurtulamamalıdır.
Kurtulanlar ülkede hala bu kadar üniversite varken ara eleman yetersizliği olmasının hesabını vereceklerine çareler önerecek kişiler olarak etrafta gezinmelerini kabul etmek olası değildir.
DAÜ’nün kuruluşu ara eleman eksikliğinin başlıca nedeni olmuştur. Üniversite adası olacaksan buna karar vermiş olman ve ara eleman sağlamanın da öncülüğünü yapman gerekirdi.
Şimdi her üniversite mezunu olmayı gerektiren tüm mesleklerde enflasyon yaratıldı ve göçün önemli parçası oldu.
Bunu yaratanlardan gene medet umuluyor. Memurların kaymağı olan kadrolarda oturanlar önerilerinin ülkeyi felakete sürükleyen sonuçlarından hiç sorumluluk almazlar. Her şeyi hükümete atfedenler de bilinçsizce bu kaymak tabakadan hesap sormazlar. Sonuçta da büyük deneyimli kişiler denen bir sürü kâğıttan kaplan ortada görünürler.
Üst kademe görevlileri yönetici olduklarını benimseyip yönetmeyi görevlerine uygun olarak yapmalı ve işine karışılmasına izin vermemelidir. Tabii ki kendisine görevine müdahale ederek emirler vermeye kalkan terbiyesiz bakanlar ve siyasi müsteşar ve müdürler olacaktır. Lakin onlara yasal yetkilini kendisi olduğunu hatırlatmak ve gerektiğinde yargıdan onları durdurma emri almak şarttır. Sin de gülle geliyor diye diye bir çok deneyimli görünen veya deneyimli olması gereken görevli insan kızakta beklemeye başlamış ve yerlerine görevlendirme ile getirilen hatırlılar geçmişlerdir. Buna son vermek artık boynumuza borçtur.
Ancak sadece zaman geçirip kadrosunu dolduramayan ve deneyim sahibi olmayan kişi de vardır. Yalaklık yapıp köşe kapmaya çalışır.
Bunları açığa çıkaracak olan yönetim tekniği başbakandan başlayarak yetkililerin görevlerini kayda geçirip ona göre göreve devam veya terfi kararlarını vermek atama, işe alma ve görevlendirme yetkilerini kullananlardır.
Görevli ve yetkili memur görevinin verdiği yetkiyi kullanmak zorundadır. Attila sokaktan sorumlu olan polis ekibi başarısını oradaki asayiş ve trafik sorunlarıyla göstermek zorundadır. Bunlar kayda geçirilip başarılı olmadığı izlenmelidir. Su kalitesini denetlemekle görevli olan ekip de sağlanan suyun kalitesini ölçecek olan laboratuvarın kayıtlarıyla başarılı mı değil mi sınanmalıdır. Görev süresiyle değil artan kalite ile değerlendirilmelidir.
Birisi Kıbrıs’ta teknik eleman sıkıntısı var onun için BM ve ABD yardımıyla yüksekokul açılmasını önerdi ise veya onunla görevlendirildi ise başarısı teknik eleman eksikliği ne kadar giderildi ise o kadar başarılıdır. Yüksek okulu üniversite yapmak için kulisler yapıp bizi BM ve ABD ile kapıştıran üniversite kazandırdı diye övülemez. Adamızı zeytin adası yapacak coşup veya mamayı görüp gelenlerle işbirliği yapıp TC yardımlarını devecik etme girişimine destek verenden “hani lan zeytinler?” diye hesap sormayan, harubun nerelere saklandığını sorun etmeyen idarede ne başbakan ne de müdür ve müsteşarlar sorumluluktan kurtulamaz.
Proje yaparsan madalya alamazsın. Projen uygulanınca başarılı olursa o projeden onurlanman söz konusu olur.
Hellim İngiltere’de ün kazanmışsa kazanmıştır. Hellimini satamayan üreticiye devletten prim verirken maliyesi batan idare neden ne üretirsek rekabet edemeyecek kadar pahalı üretin yapamadığımızın hesabını vermelidir. Ekonomist yok dediler bol bol istihdam yaptılar, onlara sorup yanıtını açıklasınlar ve neden gereğini yapamıyorlar işitelim.
Sendikalar azalan alım güçlerini arttırmak ve özelleşme ile işsizlik tehlikesini önlemek için sürekli uyanık olmak zorundadırlar. Ancak ücrete zam maliyeye yeni kaynaklar demektir. Devlet gelirlerini artırmak ise hayat pahalılığını artırıp yeni grevlere kapı açmaktadır. İşverenler de devlet gelirlerinin yeni pahalılık demek olduğunu ileri sürüp sendikaların karşısına dikilmektedir.
Doğrudur maliyeye her kuruş pahalılık demektir çünkü devlet gelirleri dolaylı vergilerin artması demektir. Kimse devlet gelirlerinin artırılmasını istememeye başlamıştır. Özel sektör de özelleşsin de ucuzlasın demektedir ancak nerede o bolluk! Elektrik özel sektörün girdiği ve özelleşmenin ucuzluk olduğunu gösterecek bir sektördür. Haydi, ölçelim bakalım kim daha ucuz.
Bu çıkmaz için çare aramaya zorunlu CTP ve TDP hükümete ortak oldu hiçbir yüksek dereceli memur bir paket çıkarıp da önlerine koymadı.
Zaman geçer ama denetim kazanılmaz. Çünkü her şey yanlış gidiyor.