Mısır’da 529 kişi için idam cezası verildi. Duruşmaya avukatlar alınmadı. Summary trial yani özet yargılama denilen ve hukukun ihlali olarak suç oluşturan duruşmada sanıklar mahkemenin yetkisini tanımadıklarını ilan ettiler. Sonuç değişmedi. İtiraz edilirse Kadı’ya istinaf edebilirlermiş!
Arkasından yapılan açıklama hayli ilginç oldu: Seçimden sonra oluşacak yönetim onları affedebilirmiş.
Anlaşılan Müslüman Kardeşliği (Türkiye’de Müslüman kardeşler diye bilinir) uslu uslu seçimin sonucunu beklerse idamlıklar serbest bırakılacak yani Kadı’ya gerek kalmayacak.
Mısır sözde mutedil yani uslu Müslüman ülkedir. Ancak en ünlü İslam hukuku enstitüsü olan El Ezher üniversitesi oradadır. Hani Osmanlı’nın son Padişahlarından Abdülhamit’e Said’i Nursi’nin İstanbul’a da aynisinin yapılmasını öğütlediği bilinen üniversite bu. İşte bu üniversitenin öğrencileri şimdiki Mısır idaresinin yediği nanelere karşıdır ve eylemler yapmaktadır.
Ne yazık ki tepede uslu Müslüman askeri rejim, karşısında azgın Müslüman El Ezher öğrencileri ve Müslüman Kardeşliği bulunuyor. Arap Baharı’nın demokrasi isteyen eylemcileri nerede diye bakıp duruyorum ve gördüğüm cılız bir eylemlilik ile üçüncü taraf olmaya yetmeyen ve Sisi’yi yani askeri rejimi destekleyen guruplar. Vah zavallı Mısırlı!
Yeni moda Müslümanlık demokrasi isteğini karşılayamıyor ama Kuran’a göre hüküm Allah’ın olduğu için demokrasi diye başına Kadı oturtmak, İslami şura diye anayasadan üstün mollalar meclisi koymak şartından vazgeçemiyorlar. İşte karşımızda Kadı var. Ona Sisi yani askeri rejimin başı havale yapıyor ve bakanı seçimden sonra affedilebilirler şantajı yapabiliyor. Yani (anlamı) Kadı Kuran’ı değil rejimi dinleyecek. Tam da AKP’nin düşündüğü temyiz mahkemesi!
Çağdaş rejimlerde egemenlik yani hüküm halkındır. Halk egemenliğini uluslararası hukukun doğrultusunda konmuş olan anayasaya göre egemenliğini kullanacak. Uluslararası hukukun temel hukuk ilkesi olarak değerlendirdiği ilkelere uymazsa anayasaya göre uygun olsa da halkın egemenliği geçersiz olacak. Bunlara uymayan bir ilke kara kedi olarak damgalanır ve dünyanın büyük güçleri karşısına dikilir.
Mısır da Türkiye de bunlara başını vura vura ders çıkarmış olmalıdır. Kahvelerde ve hatta parti merkezlerinde ulusal bağımsızlık veya ümmetin bağımsızlığı veya Kuran’ın hükümleri sanılan hükümler kişi hak ve özgürlüklerini savunmanın en az güvencesi olan çağdaş ve bağımsız yargı sahibi olma hakkını ihlal edemez.
Mısır’ın talihsiz halkı hukuk olmayan yerde kalkınma da olmayacağını anlayacak durumda değildir. Bizim gibi lafazanı bol ve Mısır’a göre çok ileri bir hukuk sistemi olan bir ülkede bile hukuk eksikliğinin önemi anlaşılmamakta ve seçimle gelenlerin rüşvet ve yetkilerin kötüye kullanımına engel olunmaması yüzünden ekonomik gerilik yaşanmaktadır. Buna karşı olan çoktur ama seçilenler menfaat sağlayarak, menfaat vaat ederek, menfaat kesmekle tehdit ederek kendilerini gene seçtirmekte ve halk ayaklanmamaktadır. Ayaklanma zor kullanarak yapılmayabilir de onun için zorla gelen zorla gider mazeretine sığınmaya yer yoktur. Pek ala barışçı direnişle ve kararlılıkla hukukun egemenliği sağlanabilir.
Halk egemenliği hukukun egemenliğidir. Halk ala guduru kullanamayacağı için egemenlik halkındır demek hukukun egemenliği demektir. Bunun değeri bilinmelidir.
Mısır’da uslu (mutedil) İslam devleti var demek çağdaş devlet var demek değildir. İnsanlar Allah’ı bulup da soramayacaklarına göre Kuran’ın hükümlerindeki çağdaş hukuka aykırı ne varsa üzerinde insanların birbirini yemesine neden olan ayrı yorumları kimseye soramazlar. Kendileri uymak veya uymamakta serbest olmayı isteyebilirler ama devletin kendi düşüncelerine3 başkalarını mahkûm etmesini isteme hakkına sahip olamazlar. Üstünde kavga edilen ve ülkesine göre el kaide, Müslüman kardeşliği, ihvan, IŞİD, Taliban veya Selefilik’in bir kolu gibi adlarla anılan fraksiyonların (bölüngülerin) ayrı ayrı anlam verdikleri hükümleri seçimle gelip de uygulamayı savunamazlar. Cennete gitmek için kendilerine uygulayabilirler sadece…
Mısırlı İslam’dan dönenin devlet tarafından öldürülmesini isteyen kafalara boyun eğmemelidir. İnsanlığın baskısıyla bu cezayı kaldırdı idi yeniden koyamaz. Ama emin olun Mısır mollaları seçimle başa geçse veya demokrasi isteyen Mısırlıların desteğini alıp seçilmeyi becerse Müslüman Kardeşliğinin ilk yapacağı şeylerden olacak.
Mursi’yi destekleyen Erdoğan’ın bölüngüsü Türkiye’de tek başına iktidar olsa ne yapar bilemeyiz ama onu destekleyen Müslüman bölüngüler arasında halk egemenliği olamaz egemenlik Allah’ındır görüşündedir. Seçim ne o zaman diyebilirsiniz ama yanıtlarını da biliyoruz. Onlara göre seçilen ümmet şurasıdır ve onun üstünde mollaların yorumu olmalıdır. Yani anayasa hükmü mollaların hükmü olmalıdır. Doğal olarak sanırım ki Suni görüşü ileri sürüp seçimle başa geçme fırsatını elde eden birisi mollaları da denetleye kalkacak ve mollalara rakip olarak padişah yetkileri talep edecektir. Ondan sonra da cümbüş!
Türkiye’de şimdilik laiklikten korkup sinmiş bulunuyorlar. Padişahı görünce bölüngüler de desteklerini çekeceklerdir. İktidardaki ise yeniden seçilmeyi sağlamak için elinden geleni esirgemeyecektir.
O günlere doğru gidiyoruz. İslam gelirse Apar turistler gelmeyecek diye korkutmak yeterli olacak mı acaba?
Şaka tabii.