Zaman zaman birileri bana sırf laf olsun diye “hangi konuda yazacan” cümlesini savurur. Bende hafif tebessüm ile “filan ülke ile ilgili yazacam galiba” yanıtını veririm. Bazen başka amaç adına, yazacağım konunun algısını anlama bağdaştırma adına, ele alacağım özelikle ülke adını kullanıp, düşünceler elde etmeye çalışırım. Şimdi yazacağım yazı öncesi bazı kişiler laf ola benim değineceğim olay olma nedeni ile konumu sordular. Onlara aklımdan geçen Ukrayna olayını söyledim. Sora makalenin başına ekleme adına da bulunduğum yerlerden kalkarken “gidip Ukrayna’yı yazacam” dedim. Bazıları gayet küçümseyerek “başka işin yok mu* bizim konularımız varken, neden Ukrayna’yı yazıyorsun” gibi değişik ama dünya ile hiçleşmenin görüşlerini dinledim. Basit gibi gelse dahi; aslında insanların farkında olmadan kendi düşünsel yerini gösterecek durumlarla karşılaştım. Bunun üzerine biraz daha olayı deşme adına; Ukrayna ile ilgili duyguları, düşünceleri daha net tekrar algılamak adına ben bazılarını farkında olmadan konuşturdum. “Ukrayna’ya gitmek istiyorum* Ukrayna sana son günlerde neyi anımsatıyor” gibi konuşmalarla insanların düşüncelerine de yaklaştım. Medya haberlerinde dahi bolca Ukrayna haberi duyarken; en çok okunan gazetelerde dahi arada konu ile alakalı bilgi veya makaleler olmasına karşın; yine de Ukrayna dediğim çoğu kesim aklına hep kafasına yerleştirilen “cinsellik kadın” değeri ötesine geçemediler. Hatta benim Ukrayna’ya gitme düşüncemi dahi “kadın bulmaya” indirgeyenler de oldu. Ülke sorunları yerine hep “Ukraynalı kadın” bilgiçlikleri ağızları dolarak aktardılar. Klavye başına geçerken, Ukrayna’da olan biteni yazmaya başlarken, yukarda yaşadıklarımı yazmadan edemedim. Ne biçim algılarla yaşayarak, ama bilgi verme adına yazıp çelişkili ortamda kaçı okur kuşkusu olmadan da geçemezdim. Şimdi Ukrayna ile ilgili direk basit karşılaştığım ortamdan çıkıp gerçek Ukrayna’ya doğru yol almaya başlayalım. Bakalım bana tipik Ukrayna algılarından dem vuranların kaçı bu yazımı okuyup sonrada sitem edecek!
Son günlerde Ukrayna iyice ısındı. Sadece ülke olayları değil; Dünya güçleri masaya oturup ortak karar dahi almaya çalıştılar. Daha gerçek çarpan durum ise şu: Ukrayna adına yapılan dörtlü toplantıda masada olmayan Ukrayna’nın kendi siyasal kesimleri oluyordu. Rusya’dan Amerika’ya güçler masada toplanıp Cenevre’de karar alırken; Ukrayna siyasal kesimler masada yoktu. Alınan Ukrayna ortak kararları Ukraynasız oldu. Bunu dahi bolca yazanlar nedense bu temel gerçeği gözden kaçırdılar! Karar alınırken de Ukrayna’da patlayan krizin doğu Ukrayna gerginliği ile artışının da elbet etkeni çoktur.
Yazdığım Ukrayna makaleliklerimde hep belirtim: Ukrayna’da olanlar sadece ülkesel boyotu ile kalınmamalı* Sistem güçlerinin hegemonya mücadelesinin de tetikleyici yönünü mutlaka birlikte ele almamız gerektiğini hep kesin ifadelerle belirtim. Hatta yakın tarihten gelen önemli birikimleri de defalarca yazdım. İnce kandırmaca ise Propaganda tarafcılık fikirlerinin etkisinin de gözden kaçırılmamasına dikkate çektim. Çünkü taraflaşma öylesine oluşup propagandalaştırılıyor ki hep ötekini suçlama ile haklı olmanın kriteri her tarafta sırıtıyor. Öyle sırıtıyor ki doğru bilgiyi yazma dahi sizi öteki yapmaya yeter ve artar.
Ukrayna hegemonya rekabetinin Pazar kapmacılığının önemli dinamiği vardır. Ayrışmanın keskin çizgilerle yol alması da konuyu normal konuşmanın koşulunu da kaybetirdi.Oysa Sovieytler dağılırken, soradan Rusya ile yapılan anlaşmalrdan verilen sözlere dek Emperyalist batı buralara müdahale etmeyeceklerini belirtiler. Ukrayna ve hatta doğu Avrupa ülkelerini ANatoya almayacaklarını dahi garanti ettiler. Zaten Batı Rusya Kırılmassı özelikle batının füze sistemini Doğğu Avrupaya yerleştirmesi ile hızlandı. Son kıvılcıma benzin Gürcistan ve Ukrayna’nın Natoya alınmak istenmesi ile artık iyice ısındı. Zaten Batılı Emperyalistler Ukrayna’yı Ruslardan uzaklaştırıp kendi hegemonyalarına alma adına “Turuncu darbe” girişimini yapıp, iktidarı belirli dönemde elerine geçirip, seçimle yeniden Rus eksenine kaybetiler.*****
Bunları neden hatırlatıyorum; çünkü güncel probaganda ile olayın birçok durumu hep geriye braktırılıyor. Tıpkı son gelişmeler gibi! Kısa zaman önce Batı Ukrayna’da hükümete karşı ayaklanmalar olurken, batılılar hep isyancıalra destek veren probagandalar yapıyorlardı. Yönetimin istifasını, anayasanın değiştirilmesini ve AB ile anlaşmanın imzalanmasını istiyorlardı. Zaten Ukrayna’nın son kırılması AB ile yapılacak anlaşmanın son anda direk AB kesiminin yeni dayatmaları ile Ukrayna yönetimin vazgeçmesi ile kırıldığını şimdiden unutanlar çok. Bu isteklerden birinin de yolsuzluktan tutuklanan Timoşenkonun Avrupaya gönderilme isteği oluyordu!
İsyanın nasıl desteklendiği ve sokakta ırkçı faşist paremilitarislerin nasıl etkin olduğu da pek bilen kalmadı. Oysa yine batılıların da dayatması ile yapılan geçiş anlaşması dahi yine ırkçı faşistlerin olayı kullanıp Yanukoviçin sarayını basarak bozdukalrı da unutuldu! Nitekim olaylarla kaçan Yanukoviç sorası batılılar hiç “anlaşmaya bağlı kalınmalıdır” istekleri duyulmadı. Batı Ukrayna’da oldu bitti ile alınan yönetim ile hemen seçime girme hamlesi yapıldı. Ayrıca doğu Ukrayna yangınına yeni benzin dökülrek tüm özerklik uygulamaları da kaldırıldı. Böylelikle Kırım tetiğinin çekilişi de yapıldı. Zaten birden anlaşmaya rağmen Ukrayna kaybıyna uğrayan Rusyanın da hamle yapması hemen hızlandı. Kırım olayı da bunun sanntraç hamlesi oldu. Enazından Ukrayna’nın tümü değil de Doğusunda olsun tutunma hegemonyasına girişti.
Kısa zaman önce yönetime karşı Kiyef sokaklarını duyarken, devlet dayrelerinin işkali orda yaşanırken; birden orda batı siyasal kumarı kazanırken, bukez Kırımla başlayan Doğu Ukrayna isyanları Rus ekseninde hızlandı. Nedense böylesi kısazaman gelişmelrini dahi bütünsel ele alıp aktarmalar dahi yapılmadı. Buna ek olarak: Ukrayna’nın geleneksel bağımsızlık deneğimi olmadığı; dağılan Soviyetler sorası oluştuğu da bilgilere katılmadı. Üstelik yapılan Ukrayna anlaşmalrına hiç uymayan batının sorumluluğu da tartışılmadı. Şimdi de yine olay tekileştirilerek sadece Rusların müdahalesi ise ülkenin parçalanması vurgulanıyor. Oysa doksanlarda dahi başta Amerikan stratejisler Orta Asya açılımlı stratejide Ukrayna’nın gerekirse parçalanmasını zaten seçenek olarak düşündükelri seneler öncesinden senaryolara katılıyordu. Ama güncel probaganda tarafcılığına takılındığı için, sadece Rusların hegemonya mücadelesi ile yetinip duruldu. Olayı sistemsel rekabtin ve Avrasya Stratejisinin sonucu olduğu pek söylenmez. Daha tuhafı ne mi! Batılılar Avrasya Stratejisi ile Rusya kuşatma tasfiyesi varken; şimdilerde Rusyanın Avrasya hegemonya kuramını seslendirmeleri ilginç paradoks değimli?
Ukrayna bir girdaba girdi. Kendi içi zaten varolan parçalı dinamikelri altüst oldu. Bölgesel sistemsel güçler hegemonya rekabetinin kısgacına girdi. Ukrayna egemen oligartlar ise adeta darmadağın oldu. Artık kırılan ülke koşuları kendi içsel güçlerine değil dış çevrelerin hesaplarına iyice yerleşti.
Konu ile ilgili 2 yazı okudum. Birisi Kıbrıs gazetesinde İsmail Kemalın: Kemal daha önce eleştirdiğim ikilemi yine yazısına yansıttı. Belirli Kuzey medya alanında yer bulma adına bildiği bilgielri değil istenilen İsmail Kemal olarak makalesini sadece Ruslara karşı eleştirilerle batılı taraftarlık gündemine oturtu. Hani son son sistemsel eski ezberi de yazmasa, sanırsın batının probaganda makinesi! T24 sitesinde Hakan Aksayın yazısını da okudum. Aksay belli ki Rusya yaşamsal deneğimi ile batıyı da iyi bilmesi sonucu; makalesi daha değişken ve okuyanı bilgilendiren içerikte. Bu yazıları okuyarak zaten farkı anlarsınız. Belli olan; bilgi vererek üstüne yorunm koyarsanız, iyi olur. Yok daha konuya tek taraflı probaganda ile başlarsanız ve tek olguya yoğunlaşırsanız, sonuçta bilimseliğiniz siaysal tarafcıl kısgacında sorgulanmaya doğru düşersiniz.