İki güven artırıcı önlem listesi sızdırıldı. Açıklamamalara göre Türk liderliği güven artırıcı önlemlerle uğraşmak zaman kaybı idi. Gene de bir liste verdi. Rum liderlik suçlanıyordu zamana oynuyor diye o da uzun görüşmeler sonucu yapılabileceği iddia edilen asker çekme, sınırdan uzaklaştırma ve kenti askerden arındırma gibi önerileri masaya koymaktan korkmadı.
Oyun dünyanın desteğini alıp diğer tarafı sıkıştırma oyunu ama gene de bir birlerinin elini güçlendirecek işlerden kaçınmadılar.
Bu paketlerin içeriğini kararlaştırmak için alınması gerekli kararlara bakarsak bunu en azından son ortak bildiri öncesi yapmalı idiler. Çünkü genel tutumlarda değişiklik ve karşılıklı bir güven umuduna dayanmalıdırlar. Genel tutumda bir değişiklik olmadıktan ve umut görülmeden adım atamayacakları bellidir. Ancak böyle bir durumun varlığı saptanmadan bu öneriler yapılıyorsa suçlama oyunu devam ediyor demektir.
Dünyanın gözü önünde oyunu sürdürüyorlar çünkü başlarına bugünkünden daha fazla bir bela açılmayacağına inanıyorlar.
İnanıyorlar da kimdir buna inananlar? Nihai kararı elinde tutan Türkiye sırtını dayandığı sağlam zemin gördüğü askeri gücünün verdiği güvenle bir gün güven artırıcı önlemler zaman kaybıdır diyen ertesi gün öneriler yapan insanlara tebessümle bakabilir. Yarın tersini yapsınlar isterse yapacaklarını bilir. Arada sertleşme gösterisiyle Rum önerilerini kabul etmezdim diye horozlananlara da katlanabilir.
Birinin diğerinden daha yumuşak yani barışa daha çok katkı yapabilecek biri olduğunu gösterip birini susturup diğerini öne çıkararak not alma oyununu da oynayabilir. Hatta seçim yakın bakın bir daha keskin barışçı geliyor, sabredin onu destekleyip yakında barışın önündeki engeli kaldırırız numarası da çekebilir.
Başta Rum çevrelerden o gitsin öteki seçilsin duaları çekmeye hazır olanlar çok. O gitti bir şey değişmedi deseniz karamsarlık yaratmakla suçlanırsınız. Dualara inanıp canını harcayan IŞİD militanının duası kabul olsaydı mezarsız, resimsiz, sokakları kadınsız bir dünya ortaya çıkardı. Birisinin geri gelmesini beklerlerken yeni barışçı buldular diyecektik ki iki tane de geriden geldi. Duaları için kişiler çoğaldı. Barışçılara barışçı partiler bölük pörçük durmasınlar birleşsinler duasına da hız verdiler. Bol dualı gelecek için haydin duaya!
Kolaylık olsun diye görüşmelerde paket antlaşma usulü kabul edilmişti. Yani ne kabul edersen et sonuca ulaşmazsan hiçbir şeyi kabul etmiş olmazsın usulünü kararlaştırdıydılar. Rum görüşmeci dönüşümlü başkanlığını reddedip halkın genel oyuyla seçilecek bir başkan yani çoğunluğun seçtiği başkan yani Rum başkan deyince “öyle öneriyi almazdım” deyiverdi Türk tarafının dışişleri bakanı. Ne demektir? Paketi boş ver sözünü tut demektir. Haydi, pakete boş verelim anlaşılanları deftere yazalım deseniz çapraz oy masada mı? Geldi gitti, anlaşma olmamıştı gibi mazeretler sıralanacak tabii…
Böyle çözüme gidildiği görülmüş mü?
Yalta’da iki günde dünyayı paylaşma antlaşmasını daha bir birlerine silah tutarken ve Berlin’de savaş çıkması olasılığı kalkmamışken yaptıydılar. Çünkü antlaşmayı istiyorlardı. Bizim görüşmecilerse antlaşma değil karşı tarafı sıkıştırmak için entrika peşindedir. Bunlar antlaşma yapamaz.
Örnek çok en son örnek sert dışişlerinin duasıdır. Avrupalı Parlamentosunda yer istiyor. Üye devlet gibi muamele görmeyi sağlamaya çalışıyor.
Kıbrıs’ı AB’nin Ukrayna politikasını boşa çıkarmak için kullanırken Türkiye’nin elini kırması için yardım peşinde olan Rum lider de bakıyoruz İsrail’e Kıbrıs’ı kullanarak denizleri gözetmesine daha çok olanak vermeyi uygun görüyor. Doğumuzdaki denizde güvenliği artırıp Türkiye’ye muhtaç olmadan doğal gazı pazara ulaştıracak rüyası görüyor. Kıbrıs’a barış getirip güvenliği sağlamayı düşündüğü yok. Amerika ve AB ise bunu sağlamak istiyor. Bu amaçla görüşmelerin başlamasına destek oldular. O zaman ben değilim engel Türk tarafıdır diye inanç yaratmak istemesi doğal oluyor.
En iyilerini kafasında dolaşıp kuyruklarını bir bine değdirmeyecek kadar usta ama tilki sayısı arttıkça artıyor. Bol tilkili kafası olan başkaları gizlenen İsrail Kıbrıs uzlaşmasını ifşa ediyor. Birkaç tilki de kuyruklarını bir birine değdirmeden onun kafasında dolaşıyor.
İnsanlarımız tilkilerin dansından ne anlıyor bilmem ama görünen o ki çözümün yakınlaşmadığını kavramış durumda.
Olasılığı ölçülemeyecek kadar az ise de hini hacette vazgeçilmez dostu İsrail’in enerji ihracatçısı olmasını sağladığı gibi AB’nin enerji bağımlılığını azaltacak bir ortam için etrafımızda savaşa yol açabilecek sorunları bitirmek uğruna anlaşma dayatma zamanı gelir mi? Şimdilik bundan başka bir şey ortada yok.
Nerede o barışçılar? İki taraftan toplanıp baskı kuracak, barışçılara seçim kazandıracak ve dayatacak umudu? Bu kadar laf gider gelir eleştirecek bir şey de pek göremiyorlar. Eroğlu ve hükümet birlik beraberlik sağladıklarını söyleyip övünebiliyorlar!