Tek tip sistem ile aynen yansıyan medya olunca; birçok olay da aynen tektipleşmenin tutsağı haline gelirler. Yaratılan veya yeşeren en kötü örgütün dahi; yerine göre haberleşip, yerine göre tısa gelmeyen algıların arasında kendimizi buluruz. Medya çeşitliliği veya daha net olarak; medya dördüncü kuvet veya demokratik işlev görme tutumu; enbaşta ilgili ülkedeki yapısal durumla başlayıp, genelde sistemin yörünge şekline dek uzayan ilişkilerin yansıması oluyor. Lafı öyle dolandırmayacam: Ortadoğu bolca haberlerler etrafta dolaşırken; IŞİD ikide bir “korku” duygusu ile yaygınlaştırılırken; ansızın Kobane olayı gibi; önemli IŞİD saldırıları ile siyasal sonuçlarının etkilerine karşın; başta ençok etkilenecek Türkiye medya çevresi, olayı fazla haberleştirmiyor. Türkiye yöneticileri ise sanki böyle bir gerçek yaşanmıyor döngüsünde duruyor! İsrail resmen Gazleye ölüm saçıyor; ne siyasal demeç, nede olayın nedenleri medya ekranlarında fazla yer bulmaktadır. Dahası; özelikle israilin Gazle bonbardımanları ile arada atılan ufak bir “Kasdam roketini” dahi aynılaştıran iki taraflı savaş gibi de sunma çabası da işin cabası. Biranlamda Ortadoğunun son döngüsüne Kobane ile Gazle acıalrla ve bölgesel hesaplarla turmuş gibidir. Nedense başka haberlerle bunlar örtülmeye veya daha önemsizleştirme duruşu da var gibidir…
Son dönemde özelikle Ortadoğu ekseninde İslami hareketlerin faliyetleri, adeta yoğunlaşan “yağmurdan doluya” dönüşen bir sürece girdi. Suriye ve ırak sınırlarını resmen buharlaştıran; mezhep savaşının bölgesel hegemonyadan, yeni sıçrama tahtasına konma çabasında; IŞİD örgütünün abartılı ve öteki gerçekleri gizleme örtüsü olarak yaşandığı günlrden geçiyoruz. Herkes ıŞİD tartışıp Bağdatı alıp almayacağına yoğunlaşır; Amerikan iran kayışları ile müdahale etme olanaklarını artırırken; Nedense ayni örgütün Rohova bölgesi Kobaneye saldırısına ayni duyarlığı göstermiyor. Hatta daha da önemi: Kobanenin IŞİD eline geçmesi halinde; Türkiye ile daha geniş sınıra sahip olma kuşkusu; Türkiye yetkililerinde hiç dilendirilmiyor! Kobanede değil de sanki uzayda bir çatışma yaşanırcasına; Türkiye yetkilileri olaydan bihaber gibidiler! Sonucu ise başka bir travma. Çünkü; IŞİD resmen Türkiye ile daha geniş sınıra ulaşıp, komşulaşacaklardır.
Konu bukadarla kalınmıyor: özelikle giderek onca öcü ilan edilen, “terör listesine” konulan IŞİD Kobane olayı ile Türkiyeden çeşitli yollarla destek aldığı da gidrek yükselen seslerle konuşuluyor! Hatta şu çelişki de vurgulanıyor: IŞİD için sınırlardan geçişler olduğu vurgulanırken; ayni durum Rohova Kürtleri için de sınırların kapalı olup insani yardımların dahi gitmesine engeler konulduğu da tekrarlanıyor. Buna “3 Maymun” politikası da eklenince* Türkiyenin tavırları hep kuşkularla ve yeni endişelerle izlenmeye devam ediliyor. Oysa KObane Türkiye sınırında olup; Rohova özerk bölgelerinden birisidir. IŞİD durumu ise malum! Herkes IŞİDİN gerilemesi ve tehlikeli oluşunda birleştrken; Nedense demokratik açılım deneğimindeki Rohova bölgesine saldırmasını kimse kınama duruşuna dahi gelmiyor. Bu Emperyalist Ortadoğu gerçeğinin sadece bir yeni versyonu oluyor: okadar!
Ortadoğuunun kronikleşen bir Filistin gerçeği vardır. Sorun adeta İsrail kurdurtulması ile başlayıp, yılardır artan kangrenlik içinde büyüyor. Hatta son Ortadoğu oynunda Filistin sorunu adeta unuturuldu! Son günlerde yine İsrail Gazle bölgesine ölüm saçarken; nedense yine ne kınama nede gerçekten sorunun özündeki Filistin gerçeği konuşuluyor. Hatta haberi dahi zahmetle yapılıyor.
Son olayı tetikleyen gelişmeleri özetleyecek olursak: İsrail işkal altındaki bölgelerde yaşayan 3 yahudi genç kaçırılır. Daha fayiler belli olmadan; İsrail hemen pimi çekip, Filistinin kendine göre en düşman olan kesime ölüm saçmaya başladı. Gençler sonradan ölü bulunurken de İsrail kesimlerinden kimileri de bir Filistin çocuğunu kaçırarak yaktılar! Ama olayların özü veya nedeni yerine; hemen Gazleye bonbalar yağdırıldı. Hamasın darbeleneceği vurgusu yapıldı! Olaylar böyle gelişti.
Haberler ise sanki iki net gücün çatışması gibi verildi. “Tıpkı eskiden olduğu gibi”!Oysa herkes bilmeli ki olayların tüm öznesi; Filistin sorununda gizlidir. İşkal, mülteci, baskı gibi olgularla yaşatılan bir halkı; sanki bunlar yokmuş gibi de bonbalarla ölüm saçtırılmasına bahane bulmanın; politik utanmazlığın medya yansımasından başka bir şey değildir.
Bilmem dikatinizi çektimi* onca cihatcı ve İslamcı IŞİD gerçeği; nedense hep öteki Müslümanları vaşetle katlederken; en düşman ilan edilen israile karşı bir güçlü hareket yapmıyor! Hatta israile karşı mücadele eden Lübnanın Hizbulahını, İsrail ile savaş halindeki Suriye önetimlerini devirmeye uğraşıyor. İslamın öteki mezhebini uyok etme cihatını uyguluyor! Bunlar size bazı sorular yaratmıyor mu? Dikat; Gazle saldırısı ile Filistin sorununun temel muhatabı İsrail; Oysa dünya kuruluşları israile karşı atılan ufak bir roket ile günlerce en moderin füzelerinin atılmasını aynılaştırılıyor! Kimse Filistin sorununun çözümü veya tehlikeli IŞİD oluşumunu birlikte tartışmıyor!
Ortadoğu zemini çok kaygan. Nerde itifak, nerde düşman belli değil. Hatta düşnman denilen le yardımlaşmanın ayni karede görüldüğü IŞİD gerçeği de ortada aydınalaan parıltı gibi geçiyor.Kobane ve Gazle; Ortadoğunun gerçeklerinin aynası gibi de parıldıyor. Sorunlar ve itifaklarla aranan yeni Ortadoğunun korkunç gerçeği burada gizlidir. Galiba bizim burada “aydın ve politikacılar” ilgili çirkinlikten aydınlık Kıbrıs “barışının” geleceğini de umma gariplik de vardır. Ozaman Gazle ve Kobanenin yanıtı ile Ortadoğuyu yeniden tartışmak şart. Kaçmak ve ilgisiz durmak; bildik ezberlerle makam yarışına girmek ise; sadece günlük kendini aldatmanın siyasal versyonunun filimini çekmekten öteye gidemezler.