yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBiraz da Kıbrıs’a takılacam – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Biraz da Kıbrıs’a takılacam – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kendi birikimim ile, güne de uyacak yazılar yazmak adeta geleneksel duruşum oldu. Siyasal yaşam ile öğrendiklerimi sorgulayarak yazdıklarım; kültür çeşitli kuruluşlarda araştırmacı ile yorumlayıcı uğraşlarım; mesleki akademisyenlik Sosyal çalışma uzmanlığımı ilişkilerden araştırma tekniklerine dek kulanaarak; beni ben yapan bir çizgim ile konuları işledim. Bazen siyasal ekonomik ağırlıklı, bazen uluslar arası veya adasal durumlar, bazen tarihi bazı sayfaları yeniden araştırarak sorgulamak; olmadı mı: mesleki karyerim veya güncel akışkanlıkta bazı değişken konuları hep yazdım. Uluslar arası  durumalrdan ekonomik krize varan geniş bir çeşitlilik içinde dolanıp kaldım. İşte kendimi böylesine kendim överek bir giriş yaptım. Dedik ya: bu yazım Kıbrıs semalarında takılıp asılı duracam. Konularda biraz daha mesleki akademisyenlik alanımın tekniklerini de kulanacam. Anlayacağınız: IŞİD, Gazle, İslamiyet, Emperyalizim, ekonomik kriz gibi çoğunuzun okumaktan kaçtığı gerçekelri biraz öteleyecem. Hele dünyada normaleşen ama bizde hala uzak bir kavram olan kuramları da kulanmayacam. Yine de Özkanlı bir makale ile Kıbrıs güncesine takılacaksınız.

Yazın sıcağı veya nemin dehşetleştirme sarhoşluğundan sıyrılırsanız; dedikodulu veya basit adımı dahi Feyisbuk rüyasından sıyrılırsanız; biraz başka Kıbrısı daha değişken gözle okumanız mümkün. Yine lafazanlığa dalıp makaleyi doldurtup, okuyucuyu da sıkarak; adeta “beni okuma kaç” noktasına getirecek dağınık bir giriş yaptım! <Buda benim eksikliğim!

Olaylar seçkisi ile Kıbrıslaşalım; hafta ortasında dikaeti çekecek 2 haber vardı. Altın ve Organ nakli! Bunlr kendine has nedenli tartışıldı; belirsiz!Ancak konuşulması gerekir di! Dediğim gibi yapacam: olayı biraz akademikleştirecem. Şöylesine bir başlangıç yapacam:Klasik gelenekseleşen bir tutumumuz yerleşti. Bir  adım atılırken doğal olarak bazı uyarıların ypılır olması kadar gerçek olamaz. Nitekim Kıbrıs için bu durum çok geçerli.Birçok konuda bu gibi uyarıları ben de yaptım.

Buraya kadar normal bir açılım. Fakat: iş pratiğe gelince başlkalaaşır ! Olay yerleşince ve yapısal karaktere gelince  işler karışır. Buna kitlesel kazanç da eklenip potansiyel güç ve çıkar sağlayınca; eleştirmek dahi tehlikeli! Çünkü karşında resmi duruş gücü ile çıkar sağlayan kesimler hemen dikilir. Zamanında yanlış olacak denilen gerçekleşince de: “neolur; bizde tutmaz” savunucular; birden yanlışı savunan kesim olarak başka güç kuları çıkarcıları olarak karşımıza gelir.Bunu Kuzey Kıbrıs coğrafyasında her olayda yaşadık ve yine hafta içinde yeniden yaşamaktan kaçamadık. Bir organ kaçak nakli haberi ile nasıl savunular veya taraflaşmanın çirkin şekilne tanık olduk. Bir başka gerçeğin içinde kendimizi bulduk. Özelikle de toplumsal muhalefet ile değişim istencinin oluşmadığı ülkemiz de; nedense bazı yanlışlar daha çok resmi eksen içi çatışmaların ufak bir sızıntısı olup; sonradan ister “hukuk” veya başka esrumanlarla örtülür!Hatta son olayda olduğu gibi; olaya karşı olanların, taraf oldukları kesimin konuşması ile; nasıl kıvırmaya başladıkalrına da tanık olduk.

Ülkemizin durumu belli; üstelik yasadışılık işleyişi ve dış dinamik durumu da net. Şimdi; buraya birielri geliyorsa ve burada bir şey yapıyorsa; elbet ada gerçeği ile uyarmak ve yanlışı söylemek de bizim gerçeğimiz. Başka yerde resmi olarak kar getiren veya orda daha ucuzu yapılırken; buraya gelirken elbet normal şartlarda gelmemesi gerekir! Konuya bağlı olarak; bir ülkede sağlık becvava ise, o ülkede gelişmiş bir sağlık yapısı varken; birisi tutup hem pahalı hem de denetimsiz bir yere geliyorsa; bunun nedenini sorgulamak da bizim hakımız!

Başka bir durum:Bir yerde gayrınizami ilkeler etkinken, kimi gerçeklerin de doğal olarak konuşulması da tehlikeli! Ayrıca; genelikle hangi konu oluyorsa; eyer yasadışılık ve mafyacılık varsa; bunun bedelini fakirler ve ordan kazanan mafyalarla zenginler olur. Biranlamda yoksul çaresiz insanı kulanarak onu soyarak hatta organlarını alarak para karşılığında birilerinin cepelrinin doldurulma gerçeği vardır. Hele Kuzey Kıbrıs gibi yerde “övmeler bir yana” hem pahalı, hem kontrolsuz ve hem de başka yerde olasılık varken; yasadışılık tercihi ile buranın seçilmesi elbet doğal değildir. Ama bizde yerleşen ve kar ile gayrınizamilik ilklelerin kuşatılmış düşüncesinde bunları söylemek güç! Nitekim söyletilme şekli dahi; olayın resmi eksen arasında olma sonucu; tarafcılık ile olayın ötesinde bir başka gözle konu tartışılır. Zaten Sağlık bakanının birçok olayı kendi kapatırken, bunu niçin gündeme getirdiği kuşkuları var! YDÜ ise; zaten baştan birçok merkezi olayda dahi sorgulandı. Elektrik parasını ödememeden tutun ilgili karşıkarşıya geldiği sağlık kesimi ile birçok olayı açığa çıkıp soradan kapatıldı! Faturasız ödemelerden tutun yasaklı doktor çalıştırma gibi birçok konuda sorunalr günceleşip hiçeleştirildi!

Zaten baştan hastane olayında ilgili organ nakli konusu da hep şüpe ile konuşulmaya çalıştırıldı! Şimdi; kapatmadan tutun öteki ilişkiler arasında; birçok bilinenin de konuşturulmayarak geçiştirme durumları sonucu; son olay da kıvılcım gibi parlayıp bitirildi. Garip olan; eskiden YDÜ keskin eleştirili bazıları; bildik yandaşlarının tutumu nedeni ve konuyu gündeme getiren makamın kuşkusal geçmişi sonucu; inanılmayacak bir YDÜ yandaşlığı da yaşadık. Burda yukarda belirtiğim; olayın merkezi içinde gündeme gelişi ile yantaşlı tarafcılık duruşunun net bir tuhaflık göstergesi olarak yaşandı.

Bir genel örneklem ile yine de Kıbrıs dışına çıkarak anlatayım: Anımsarsınız Kosova olaylarını! Kosova resmi sonuçalrı da aklınızda. Ayrıca kimlerin yargılandığı da belli! Kosova araştırmaları yapan bazıları şu gerçeği dünyaya açıklıyordu: Kosovalı UÇK kesimi esir aldıkalrı Sırpları öldürtmeden önce; organalrını alarak satmaya girişiyorlardı! Bu haber sonrası istanbulda havaalanında bayılan bir başka Kosovalı örneği de oluştu. Bayılan Kosovalılın organının alındığı da polis araştırması ile ortaya çıktı! İstanbulda kaçak organ nakli yapan klinikler ortaya çıktı. Yukarda özetlediklerim özelikle AB ekseninde yapılan bazı araştırmalardan tutun; BBC kaçak organ mafyası belgeselinde de yayınlandı. Tutuklu Sırplardan yoksul insanalra varan kesimin organları alınarak zenginlere satılarak bir geniş kaçak organ mafyası ortaya çıkarıldı. N Negarip* bu belgelere rağmen Kosovalı yetkliler ile başka kimi çevrelre hala dokunulmadı! Kosova savaşında b birçok karar veren Lahey mahkemesi bu alana hiç girmedi!

Zamanında YDÜ hastahana başlangıç tartışmasında canlı olan bu örneği ben de vererek; gereken uyarıları yaptım. Garip gelen; bazı yakındaşcılar “neolacak; yeter ki para gelsin” dediler. Hatta bazı YDÜ hayranları “böylelikle hastane Ortadoğu çapında bir yer oalcak” savunusunu da yaptılar. Böylesi bir gerçeğimiz vardır.

Olay belli ki şimdiden donduruldu. Aslında bizde birçok konu hep merkezi çatışma ile başlar; taraflar kendi alanlarında kendine has çıkışlarla savunu yapar ve sonuçta başladığı gibi bitip; adeta hiçbirşey olmamış gibi hayat akıp gidiyor. Hele ilgili kurum güçlü ve potansiyel kitlesel desteği de varsa! Birileri çelişir; ötekinin kirliliği veya saldırısını yapar; sonra unutulur! Kaç kaçakcılık, yolsuzluk ve kirli işler çözümsemeye uğradı? Zamanında uyuşturucu trafiğini dahi “yapsınlar ki buraya para gelsin” diyen savunuları duymadık mı?Dedik ya; başlangıçta bizde uyarı yapılır. Uyarı dikate alınmaz. Sonra yerleşip yapısalaşınca da; yanlışlar kar ve çıkar getirmesi nedeni ile de; konuşulmaz. Konuşursanız inanılmaz saldırılara uğrarsınız. Nezaman mı konuşulur; üst kaplanların çeliştiği veya birbirlerini suçladıkları zaman! Altın olayı da öyle değil mi?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
355AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin