Bazı sözcükler vardır…
Barış gibi…
Kardeşlik…
Birleşmek…
İttifak kurmak gibi…
Bu kelimeler insan zihninde olumlu çağrışımlar taşımasına rağmen, her meselenin kendi içinde “olumlu” bir algıyla değerlendirilmesi sakıncalıdır…
Sağ blokla, solun birleşmesi…
Kapitalizmle, sosyalizmin barışması…
Bundan dolayı, her kavram kendi koşulları çerçevesinde sorgulanmalı ve bir sonuca ulaşılmalıdır…
* * *
Solda ittifak konusu her seçim dönemi gündeme gelir…
Ne yazık ki bundan sonraki seçimlerde de gündeme gelecektir…
Belediye seçimlerinde solun yaşadığı büyük bir deneyim var…
Ama ne yazık ki yaşanan bu deneyimin tahlilleri sol tarafından yapılamamıştır…
Yapılacağa da benzemez…
Popüler kültür o kadar tehlikeli bir şeydir ki, bazen eleştiri yapmanızı bile engeller. Sanki eleştirseniz, konuşsanız birileri üstünüze saldıracakmış gibi hissedersiniz…
Bundan dolayı susmayı tercih edersiniz…
İnsanın susmasından daha tehlikeli ne olabilir ki?
Seçim zamanı süresince solun liberalizm olmadığını, solun neo-liberal politikalara karşı olduğunu ifade etmiştik…
Ne yazık ki “büyük” ittifakın belediye başkan adayı ve şu an Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yla bu konuda hiçbir şekilde anlaşamamıştık…
Harmancı kişisel olarak iyi insan, sempatik, alçak gönüllü bir kişi olabilir. Nitekim kişisel olarak çok bir paylaşımım olmasa da kendisiyle hiçbir problemim yoktur. Olmaz da…
Ancak düşünceleri tartışmak, ortaya konan politikaları değerlendirmek başka bir konudur. Bunun iyi veya kötü insan olmakla bir bağlantısı yoktur.
LTB, Harmancı başkanlığında yavaş yavaş icraatlarına başladı. Çok güzel işler de yapıyor. Halk tarafından takdir de görüyor…
* * *
Herşeyden önce şunu net bir şekilde ortaya koymak lazım. Harmancı’nın yaptığı her şey aslında ona destek veren, Toplumcu Demokrasi Partisi’yle seçimlere katılan ittifakı da bağlar…
Peki seçimden sonraki süreçte ittifak Harmancı’ya ne kadar müdahale edebiliyor?
Harmancı yaptığı ya da yapmak istediği icraatları ittifakla oturup demokratik bir şekilde konuşuyor mu? Alınan kararlar sol politikalara uygun bir şekilde mi icraata geçiyor?
Diğer taraftan hayvanlarımız için konan suluk ve yemlikler var. Bunların bir tanesini özel telefon şirketlerimizin sponsorluğuyla Lefkoşa Türk Belediyesi hayata geçirdi…
Toplum tarafından alkışlanan ve olumlu karşılaşılan bir icraat oldu…
Diğer taraftan kamusal olan telekomünikasyon kurumunun özelleştirilmesi tartışmalarını da geçtiğimiz haftalarda okuduk…
Hatta ortaya atılan bir diğer iddia ise kurumu sokak hayvanları için suluk bağışı yapan şirketin almak istediğiydi…
Bu iki durumu ortaya koyduğumuzda görülecektir ki, özel şirketler sosyal sorumluluk projeleri kapsamında neo-liberal politikalarını makyajlamaya çalışırken, diğer taraftan da liberal politikalarını uygulamak isterler…
Neo-liberalizmin en fazla boy gösterdiği yüzyılımızda ipi kopan herhangi bir şirket sosyal sorumluluk projelerine sarılıyor…
Bu başka bir tartışma konusu olmakla birlikte, sol için yeni bir durumdur…
Bu bağlamda sol felsefeden yola çıkmış bir kişi, örgüt ya da ittifak kesinlikle bu tarz icraatların yapılmasına izin vermez…
Zabıtalara bisikleti bağışlayan özel kuruluş kimdir? Bu kuruluş neden belediyeye bisiklet bağışlamıştır? Belediye ve özel şirket arasındaki ilişki nedir?
Bunun yanında sorgulanması gereken diğer bir nokta da bu özel şirketlerle ittifakın ilişkisinin ne olduğudur? Eğitimin ve sağlığın özelleştirilmesi noktalarında şirketle karşı karşıya gelen örgütler belediyeye bisikletlerin hibe edilmesi noktasında neden sessiz kalmışlardır?
Yakın Doğu Üniversitesi sol muhalefeti nasıl olurda bu kadar kolay susturmuştur…
Bu ve buna benzer küçük işler aslında gelecekte gerçekleşecek olan büyük işlerin nasıl olacağının da habercisidir…
* * *
Diğer bir sıkıntıda Toplumcu Demokrasi Partisi ve ittifakın Girne Belediye Başkan adayı Av. Mustafa Şenerdir…
Mustafa Bey facebook hesabından şafak nöbetinde olduğunu ve şafak nöbetinin anlam ve önemini vurgulayan bir şeyler karalayıp paylaşmıştır…
Herkesin siyasal görüşüne saygımız sonsuzdur. Kim ne isterse düşünebilir, düşündüğünü söyleyebilir…
Ancak sağ ideolojiden gelen bir kişiyi, şafak nöbeti gibi şöven bir organizasyona sahip çıkan ve ona katılan bir belediye başkan adayı gerçekten sol ittifakın adayı olabilir miydi?
Sol ittifak popülerleşme adına, kitleselleşme, daha görünür olma adına böyle bir şeyi nasıl görmezden gelebilir?
Demek ki günün sonunda gerçekleşen ittifakın demokratik ve şeffaf olmadığını, ittifakı oluşturan bileşenlerin aslında birbirinden haberdar olmadığını görüyoruz.
* * *
Ama bu sorun mu? Değil tabii…
Sorun olabilir mi? Olamaz tabii…
Neden mi?
Çünkü ağalar ve paşalar öyle istedi…