Geçen yazılarımda Amerika’nın Ortadoğu ve daha özde ırak Suriye ekseninde kontrol kaosuna giren gelişmeler sonrası; yeniden müdahalelerle kontrolü sağlama ve çizdiği stratejinin bataklık saplantısından kurtarma adına; yeni bazı siyasal hamleler yapacağının işaretlerini yazdım. Özelikle tıkanışı ve yaratığı canavarları yeniden hegemonyacı kontrolüne alma ile çizilen stratejinin açmazını aralama adına; alınan peş peşe kararlar; ortaya çıkan yeni tavırlar ve yeniden ittifakların şekillenme bilgilerini kısa özetlerle aktardım. Hep belirtim: “Emperyalist gerçeği, sömürgeci karakteristikleri” mutlaka bilerek yorumlamanın önemini de anımsatıyordum. Nitekim Suriye ayağında girilen tıkaç, ırak eksenindeki çözülmelerin bilinmezliklerle daha dolanmaya başlaması; istenilen hamlelerin yapılamaması; yaratılan IŞİD gibi yapıların gerektiğinde kontrolden çıkma tehlikeleri altında; Emperyalistler yeniden bazı dizeyinler ve hamleler yapmak zorunda kaldılar. Bir anlamda; tıpkı ırak işgali ile Bush doktrini bataklığa saplanıp yol alamazken; Suriye girdabında da Obama’nın yeni Ortadoğu hamle stratejisi de açmazlarla sıkışmaya başladı. Bunun sonucu; Obama kendi düştüğü kuyudan yeniden çıkıp hamle yapma adına; Ortadoğu’ya daha müdahaleci şekli ile ve yeni IŞİD düşman psikolojik kamuoyu oluşumla, bölgeye “Merhaba” dedi. Emperyalizmin tek değişmeyen yönü ile: “işgal, baskı, gözyaşı ve kötü çirkin savaş kuraları ile”
Amerikan yeni hamle stratejisi yavaş yavaş yeniden yaşama sokuldu. Bilmem dikkat etiniz mi: Özelikle Doksanlar sonrası Emperyalist sömürünün yeniden üretilmesi ve pazarların paylaşım stratejilerinde hep birkaç çarpan çok önemli gerçek vardır! Birincisi; artık düşmanlar eski dostların miadını dolduran kesimler seçiliyor. Eskiden karşıt daha somut sosyalistler komünistler belirlenirken; Bunlar sınıfsal gerçekle örtüşürken; Doksanlar dönemi konulan Kültürler çatışması ile din çerçeveli bir karşıtlık oturtuldu. Bu durum ise özelikle eskiden solu ezmede ve Emperyalist sömürüyü devam ettirmede kullanılan dostlar düşmanlaşıyordu. Saddam, Bin ladin, El kaide, Ortadoğu da birçok Müslüman örgüt bunlardan belirli olanlardır. Gariptir; karşıta İslam örgütler konulurken de seçenek olarak da “siyasal veya ılımlı İslam” gibi yandaş seçenek de oluşturma ikilemi yapılıyordu…
Bir başka durum ise şu; devletler veya sistemler düşmanlaşan Soğuk savaş dönemi yerine; daha soyut ve paranoyalaştırılan İslami örgüt karşıtlığı yerleştiriliyordu. Belirsizlik ve korku ile “El kaide” gibi yapılarla sistemin korunma ikilemli bir çerçeve konuldu. Olay daya soyut ve belirsiz olurken; korkutma ve provakasyonlu pratiklerle bu beslendi. Hatta bu besleme paranoya ile birçok yurttaş hakkı da kaldırtıldı. Karşıta ortak örgütlenmesi olmayan; ancak; dağınık olan yapının provokasyon eylemlerle korku psikolojisi yaratılarak yaratılan bir dünya ikilemi oluşturuldu. Dikkati çeken; “Tıpkı IŞİD gibi” yapılar zamanında sistemi koruma adına kurtultulup beslenmeleridir! Nitekim işler yolunda gitseydi; Suriye direnci olmasaydı; iktidara getirilecek kesimlerden önemlisi de IŞİD olacaktı! Oysa şimdi tıkanılan Suriye bataklığı ve tetiklediği ırak bilmecesi sonucu; IŞİD dost “özgürlük neferliğinden” birden “en tehlikeli düşman” yelpazesine düştü. Tüm Emperyalist stratejiler birden IŞİD üzerine yoğunlaştırıldı. Dün Ortadoğu halkları IŞİD yanında Esat’ı devirmek için ısrarla zorlanırken; şimdi birden IŞİD karşıtı yandaşlı tersliğine düştüler. Dün ayni yapı ile Esat’ı devirip irana yönelme yoldaşlar; şimdi başarılı olunmayınca, hemen sistemin günahını çıakrma adına düşman ilan edildi! Tıpkı Elkayde, Talaban gibi…..
Bukadar lafa ne gerek mi vardı: Günümüzde dünün dostunun nasıl düşman yaptırıldığını iyi anlama bakımından…. Şimdi; dün Esatı devirmek için resmen silahla, milisle ve pandoraya sokulup övülen Suriye muhalif IŞİD kesimi; kendini besleyip yaratanın temel düşmanı ilan edildi! Ortadoğuya müdahale etme ve Amerikanın yaratığı bataklık sürecine yeniden katılarak müdahil olması için; IŞİD adeta bir esruman olarak çalınıyor. Yeniden Suriye eksenine katılma; kalınan yerden sürece devam etme “umudu” ile; ıŞİD üzerinden yeni strateji oluşturuldu. Süratle probaganda ile piskolojik korku damıtılarak hemen istenmeyen Amerika arap şehleri ile birlikte uçaklarla bölgeye merhaba çaktı. Kimemi karşı; dün silahlandırıp Erbil yoluna dek desteklenip övülen IŞİD yapısına karşı!Elbet süreç netleştikçe arada savrulanlar da kaygan kum sürecinde yerlerine doğru kaymaya başladı. Türkiye bunun en net kanıtı. Tıpkı “Lipyada oalnlar öncesinde Natonun Lipya çölerinde işi ne” ile başlayıp; sonra ters tuş olarak aksi cepede ilk vuran yarışına girişilmesi gibi! Türkiye IŞİD olayında direk IŞİD yanlısı oalrak girerken; Kobane gibi son saldırılarda Rojova Kürtlerinin karşısında dururken; birden işler netleşince; “Katılmam” lafı yerine “Gereği neyse yapılacak” çizgisine geldi. Haydin buyurun bu gerçek karşısında bolca övenlerin düşeceği duruma!
Obama tıpkı Buş gibi, kendi stratejisinin aşmazına girdi. Bunun üzerine rotayı değiştirip daha mğdahil olmayı ve Ortadoğu halkalrını kendini davet etme noktasına getirme politikasına sarıldı. Doğrusunu teslim edelim: Obama bunu birölçüde başardı. IŞİD yapılanları ve piskolojik probaganda ile halkların korkulu belirsizliği bu hamlelerin koşulu sağlandı. Sadece ırak da belirli kesimler Amerikanın bölgeye gelmesine tepki verdiler. Bir de şu handikap çıktı: Dünya artık savaşa karşı olan sistemsel sorgulama ivmesinin düştüğünü de görüyoruz neyazık ki!Elbet bu yeni hamle ile başta Rojova yapısı ve Suriye gelecek hesapları daha ilk sarsıntı ile kartlarda masada sırıtacaktır. IŞİD dün sistem adına hegemonya yapısı iken; şimdi sistemin müdahalesi için düşman tehlike oalrak değişken bir işbirlicki gerçek durum yansıtıyor. Türkiye açısından ise; özelikle MİT güçlendirilmesi ve diplomasiden operasyonlara artan etkinliği sonucu; son alınacak rolerde bu yapının gücü önemli yer bulacak. Hele de Türkiye yasaları ile dokunulmaz ve güç gibi iki kuralı da elde etiğini düşünürsek…
Şimdilik Rusyanın kartı saklı. Amerika eksenliler ise; aslında israilin de canıgönülden istediği Hizbulah durumu vardır. Bilmem dikatinize geldi mi: israilin düşürtüğü Suriye uçağı konusu hiç kriz veya gelecek gelişmelerine hiç katırılmadı! Haberi dahi doğrudürüs yapılmadı.Filistinin adı dahi yok. Batılı Emperyalist kamuoyu ise eskiye oranla savaşa ve müdahaleye fazla tepki vermiyor. Almanya dahi fırsat bu fırsat diyerek; silah yağdırma kararını aldı. Amerikan uçakları yine arap şehleri filoları ile bonba yağdırdı. Nedeolsa tehlikeli IŞİD canavarı vardır!Tabi kimse sorgulamıyor: Sudielr veya Bahreyn demokratik ülkemi ki bölgeye demokrasi getirecek? Dedik ya; algılarla ve probaganda kuşatılmış ile yorum yapar, itifak kurarsanız; hep bir yanlışn ile öteki yanlışa ve yaratılan yanlışın doğruya değil, daha tehlikeli yanlışı üretiği yaşam durumunu da kanıtsayarak yaşarız. IŞİD öyle olmadı mı?