Salı günü şöylesine bir internet dolaşımı yapıyordum. BİANET sitesinde tanıdık bir isim okudum: “Nasuh Mitap öldü”! Nasuh adını daha okurken, birden aklıma ilk gelen olay şu: Yıl 1982 tarihi oluyordu. İkindin dinlediğim BBC radyosu, gece saat 11 programında Mamak cezaevinden izleniminler sunulacağını belirtiyordu. Söylenen isimlerden birisi de Nasuh Mitap’tı! Hemen anımsatalım: 12 Eylül darbesi dönemi olması ve başta Türkiye medya korkunç denecek kelimeyi hafif bırakan bir sansürleşme yaşanıyordu! Bundan dolayı; Haberleri izleme bakımından “BBC” gibi radyoları sık sık dinlerdik. BBC o dönemlerde Kısa dalga da yayın yapıyordu. Sesler gelip giderken, sinyallerle de telsiz tınısı ile engelleniyordu. Böylesi bir dinleme moduna girdim. Odamı kapattım. Uykusundan anam uyanmasın ve bazı seslerin duyulmamasına özen gösterdim. Teyibimi hazırladım ve radyonun dibine koydum. Sessizleşen gecenin saat 11 biri geçerken artık program başladı. Sunucu Mamak gerçeğini anlatıp, ordaki iddiaları sıraladı ve hemen ordan örneklem konuşmacı olarak Nasuh’un sesini vermeye başladı…
Nasuh Mitap şu sözlerle başladı: “Türkiye’de işkence vardır; hem de çok işkence yapılıyor* Ben boşuna demiyorum* Belimden sakat kaldım* Elimde doktor raporları vardır”! Nasuh konuşmanın sonunda sorulan bir soruya da şunu özetledi: “Burda bolca dayak vardır* Dayak askerliğin bir gereği olarak atılmaktadır* Disiplin ve uyum adına kulanılan bir yöntemdir” dediydi! Ben kasedi aldım. Ses gidipgeliyor ve sinyaler hep engeleme çabasında gibi ötüyordu. Ben bunu ertesi gün Mağusada olan arkadaşım Orhana getirip dinletim. Orhan sinyaler arasında gelipgiden Nasuhun sözlerini dinlemek için, iyice teyibe sokuldu. İlgili program BBC yayınında ertesi gün Melih Pektdemirin de katılması ile tekrarlandı. Melihin buna “yapılan açlık grevini” de eklediğini anımsıyorum. Not: bu tip kasetler hala elimde canlı olarak vardır!****
Nasuh Mitap adı Siyasal fakültesi öğrencisi ve odönemin THKPC üyesi olarak duyuldu. 12 Mart darbe döneminde hapse girdi. 1974 yılında yeniden toparlanmaya çalışılan ve sonradan Devgenç adını alan ADYÖD kuruluşunda Nasuh 3 kişiden biri olarak önemli rol aldı. Sonradan oluşan Devrimci Yol hareketinin ençok duyulan liderlerinden birisi haline geldi. Devrimci Yolun birinci lideri Oğuzhan olsa dahi; genelikle kitlelerde Nasuhun adı daha fazla biliniyordu. Dahadoğrusu ben böyle duyuyordum. Nasuhun adı örneğin 87 1 Mayıs mitingi veya bazı eylemlerle hep duyuldu. Biranlamda hareketin önemli simgesi gibiydi. Hatta 12 Eylül darbesinde ilk yenilen darbede yakalanan 204 kişilik ekipde olmaması nednei ile “Devrimci Yolun fazla darbe yemediği” inancı da dışarıda yaygındı. Aslında hareketin gerçekten yenilme noktası olarak Nasuhun da yakalandığı bölümde inanılmaya başlandıydı!
Nasuhun hapisane şkence uğrama ile örneğin; Ülkü Ocakları başkanı Muhsinle birlikte ayni hüçreyi paylaşma durumu da oldu. Nitekim Nasuh hapisanede iken çıkan Muhsin, onun hakında iyi sözler de yaptı. Darbenin sağa sola yaptığı işkence örneklemlerinde Nasuhu da bazen ekliyordu! Böylesi bir yaşamsal kavşağı da oldu.***
Devrimci Yol savunmasında da Nasuhun sözlerini duyup okudum. Beni ençok ekileyen sözleri ise: “Beni tarih yargılarken, devrimcilik yapamadıkalrım la sorgulamasın” diyordu. Hep “devrimcilik” kriteri ve ezilenlerin ortak mücadele anlayışla yaşadı, savunmasını da buna yoğunlaştırdı. Tam bir yaşamsal sonla noktalandı. Yaşadığı işkence ve baskıalrın ağırlığı ile çoğu devrimcinin sağlıksal yıkımlarının kanser nedenli sonucu Nasuh da yaşadı.
Nasuh Mitap Devrimci Yolun ikinci lideri olarak bilinir. Mücadelesi ile tutunduğu gerçeklr için yaşadı ve yaşama veda etti. Faşizmin, Emperyalizin acımasız sistemini değiştirmek için ömrünü tüketi. Ölürken de bir mücadele brakmışlığı ama döbnerek krevatlı “liberal” olmadan kendine has bir isim brakıp sonlandı. Nasuh beklide sık sık etrafta gördüğümüz krevatlı kmakamcı işbirlikcilerin sol “romantizmi geçmiş” anılarıyla değil: yaşama sıkı sıkı ayni görüşle sarılarak ölen bir simge olarak tarihe yazıldı.
Hepimizin yaşamında mutlaka iyi günler veya yaşamdan kopmamızı getiren dönemler yaşandı. Tamda unuduk derken; birden uzaktan bir ölüm veya başarı ile sildirtiğimiz zanedilen dünyamıza yeniden döneriz. Nasuh gibi bildik eski günlerin isimleri karşımıza hele de ölümle gelince; Yüreğimize bir sızı çöker. Nerden nereye sorgusu ve etrafta beraberlikten uçuşan koltuk aşkalrını yaşarız. Yaşarken de bazen umut bazen sızı ile ağıtlarla geleceğin derslerini de alırız. Nasuh birden beni yetmişlere, aydınlık karanlık arasındaki seçkiye ve gelinen günümüz içine iyice sıkıştırıp yalnızlık ufkunda yazmaya taşıdı. Nasuhu anarken de gerçekten günümüzde devrimcilikten çekinmeyerek doğrulukta kalan dostlara başsağılı dilerim.