Mülteci, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm gören veya göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan/ayrılmak zorunda bırakılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği ülke tarafından endişeleri haklı bulunan kişidir. Vicdani ret hakkının tanınmadığı coğrafyalardaki vicdani retçilerin, siyasi düşünceleri nedeniyle özgürlükleri kısıtlanıp ciddi insan hakkı ihlallerine maruz kalan kişiler kapsamında diğer ülkelere sığınma başvurusu yapma hakkı doğmaktadır. İtalya’ya sığınma başvurusunda bulunan Uğur Bilkay ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sığınma başvurusunda bulunan Onur Erden’in mücadelerinde bunun örneklerini görebiliriz.
Vicdani retçilerin siyasi görüşleri ve düşünceleri kapsamında hapsedilmeleri ve kötü muameleye mağruz kalmaları, zulüm ve ciddi insan hakkı ihlali kapsamına girmektedir. Vicdani ret, vicdan ve düşünce özgürlüğü kapsamında bir çok ülke ve uluslararası hukuk tarafından korunan bir haktır. MHD’ye sayısız emeği geçen gönüllülerimizden vicdani retçi Haluk Selam Tufanlı’nın mahkumiyeti bu bağlamda endişe vericidir. Vicdani ret hakkı temel bir insan hakkı olup, tam da savaşların kronikleştiği bugünlerde öldürmeyi öğrenmenin reddinin suç olması kabul edilebilir değildir. Hiçbir hak veya hak ihlali, diğerinden bağımsız değildir. Coğrafyamızda insan onuru her yönüyle korunabilene kadar farklı kesimlerle dayanışmamız sürecektir.