yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDalgalar vurup celatler kıyarken! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Dalgalar vurup celatler kıyarken! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Ilıman kışı yaşarken, Sibirya soğukları birden günlerimizi kuşatı! Donma ile dışarı çıkmama yaşama döndük. Tam da Sibirya soğuklarına girmişken de; Paristen gelen katliyam haberi, bizi sıcak olarak konuyu izlememizi dayat tı! Tabi ayni durumun tümü Kuzey Kıbrıs için geçerli değildir. Özelikle Paris katliyamı ayağı… Paris haberi ile canlanan beyin adeta altüst olma döngüsüne girdi. Fransanın Başkentinde, Mizah dergisi CHARLİE HABDO dergisini basan kişiler; 12 kişiyi katletiler. Mizah dergisi olup,hicivler yapan bu sanat yapıtı, yaptığı karikatürlerin eleştirisel özü nedeni ile; silahlı baskın ile ölümler saçıldı. İşin ilginci; Dergi daha önceleri de saldırılara uğradı, yakılmak istendi ve yargıya da taşındı! Şu benzerliklere bakın: ayni gün Yemen de Minibüs patlaması ile 52 kişi parçalanarak öldü! Nijerya ise Boko Haramın ele geçirdiği kasabadan, binlerce katliyam haberi geliyordu! Suriye ve ıraktan da benzer bilgiler uçuşuyordu! İsterseniz geniş coğrafyadan daha da katliyam haberi eklemek mümkün….

Başka resimler de yayınlanıyordu: Almanyada yabancı düşmanlıklı jkarşılıklı gösteriler; Sanki Ortadoğu da yapılanlar “mükemelmiş” gibi de* Türkiyenin Kırşehir ilinde yine Suriuyeye yönelik “ılımlı milis” yetiştirme kanpı da kurulmaktaydı!Bunları daha geneleştirelim; islamifobi ile “Müslüman dünyasında bunlar yoktur” kolaycıl kaçışlar; Yabancı düşmanlığı ile ırkçılık mı sorulu tartışmalar Kapitalist gündemin temeline oturdu! Kimse şu basit kıyası yapmadı: En basiti ile; Yemen ile Paris olaylarında ortak bir etiket var* “Elkayde”* Bunun yaratıcısı ve geliştiren kimler? Peki onca yükarda sıralanan olayların çıkış nedeni ne? Elbet bunlar sorulmaz! Tıpkı şimdi yaptıkları ile suçlanan IŞİD gibi! Çünkü daha dün IŞİD Suriye olayında Esatı devirip “özgürlük” getirecek milislerin gerçeği vardı! Hiç uzağa gitmeyelim; Türkiye sınırlarından nasıl geçildiği, silahların gönderildiği hep unuturuldu! Böylelikle iş gelip de Parisi de vurunca olaylarda rolu olanlar da “protesto” etme sırasına girdiler!

Paris de mizahi bir dergi basıldı. Orda öldürülenler oldu. Nedeni ise basit: kendi sanatlarını yaparken kendilerine de dokunuldu! Paris olayı bana birçok olguyu beraberinde yaratıyor du! Daha 3  yıl önce öldürtülen PKK liderlerinin nedenleri tam anlatılamadı! Son günlerde ise peşpeşe saldırılar da yaşandı!Bunları izlerken; Fransanın nasıl işdahla Suriyeye saldırmak istediği, Maliden Orta Afrikaya, Nijerden öteki Lipya gibi ülkelre nasıl müdaahle etiği de gelip takıldı! Elkayde denilen yapıya Suriye olayında yandaş Elnusra gibi örgüte nasıl Türkiye ile birlikte silah aktarılma haberleri de beynime gelip takıldı!***

Konu birden tarihle yüzleşmeye de uzatırdı! Eskiden beri sanatcılar ve özelikle Karikatüslerden Felsefeciler çok bedel ödediler. Eski Yunanlılardan tutun Ortaçaü dönemi ve son günlerin kağos koşullarında insanlık hep bedel ödedi. Hiç uzağa gitmeyelim: Madımak katliyamında tetbir getirilerek yakılan sanatcılar* Sırf sanat yaptığı için tutuklanıp veya yasaklanan eserler bize gereken yanıtı verir. Yine birçok katledilen sanatcı aydının günümüzde isimleri saygı ile anılırken de; katledenlerin adı unutulan veya karanlığın simgeleri olarak hatırlandığını da bilerek konuşmak gerekir.

Bir de şu sığıntı var: ister şimdiki Paris katliyamı, ister se Madımak olayından hemen sonra, birileri şu savunmaya girişiyor: “Bunlar da insanların mahsum duygularına dokundular* Tüm İslam veya etnik kimlikler ayni değildir” gibi haklı çıkma veya kolayca gerçekten kaçma eylimelr de olmaktadır. Hatta; sosyal medya dolaışmlarında resmen savunan kesimelr de din veya ulusalcılık adına olduğunu da görüyoruz. Kimse yaratılan sistemin siyasal sonucundan hareket etmiyor. Emperyalist sömürge kuralı, Ortadoğu oynunda kulanılan din olgularla bulunan karşılıklar birlikte sorgulanmıyor! Sadedce olan olayın işine gelen bölümü ile yetiniliyor. Konunun faşistlik önemi veya yapısal örgütsel gücün kitlesel destek gerçeği hiç ele alınmak istenmiyor. Ayni anda Fransa, Yemen ve Nijerya mesajları birlikte bütünsel yorumlanmıyor!

Fransada ben yazıyı yazarken önemli bir protesto yapılacak. Sonucunu şimdiden yorumlamıyorum. Ancak dün benzer ve ayni örgütleri Ortadoğuda birlikte ateşleyip büyütenlerin Paris sokaklarında protesto etme durumu nekadar gerçeklik içermektedir? Bunu da siz düşünün! Fakat dünya konuşur derken; Kıbrıs gerçeğini imkar etmeyecem. Nede olsa buradaki yaşam kendi gerçeğim vardır! Önce olay hemen hemen hiç verilmedi! Sonra yavaş yavaş aradan yukarı çıkmaya başladı. Fakat hep bildik klasik gerçeklik ile! Haberi verirken dahi görüntü veya anlatılar hep posmoderincilik çizgisini aşamadı. Birçok gerçekler konuşulmayıp, Kıbrısda da uygulananların tehlikesi dahi eklenmedi! Mahşetler çok cılız kaldı! Kendine dokunmayınca ve “bize benzemiyor” kendi abartı beklentisi sonucu; kurumsalaşan otosansür, kolaycılık kaçışı ve kendine dokunmama siyasal kültür algısı mesleki olarak da basında da yaşandı. Böyle olunca da siz nekadar gerçekli yorumlama ile ders çıkarma şansınız var?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
359AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin