Lisa Mittrendrein ve Valentin Schwarz, sol bir hükumet olasılığını görmek için Syriza üyeleriyle konuştular.
Aralık 2014 – Red Pepper
Yunanistan’ın 25 Ocak 2015’te bir erken genel seçime gidecek olması nedeniyle bir AB ülkesinde radikal sol bir hükumetin gerçekten de iktidara gelmesi ihtimali doğdu. Avrokomünistler, sosyal hareketler ve küreselleşme karşıtı aktivistlerin koalisyonundan doğan Syriza önde gidiyor.
Syriza yöneticileri ve aktivistleri arasındaki genel düşünce seçimleri kazanıp hükumeti kuracakları yönünde. Parti, Mayıs 2014’te yapılan Avrupa seçimlerini kazandı ve yerel seçimlerde bir takım belirgin başarılar elde etti. Aylardır anketlerde önde ve Aralık 2014 sonunda yapılan ankette %29 olarak görünüyor. Çoğunluk lehine sonuç veren seçim sistemine göre mutlak çoğunluk için barajı geçen parti sayısına bağlı olarak oyların %35 – 40’ını almak gerekiyor.
Elbette bu zafer hiçbir şekilde kesin değil. Syriza seçimi kazanacak ama mutlak çoğunluğun gerisinde kalacak gibi. Parti, bugünden seçim gününe kadar büyük bir propaganda ve korkutma politikasına maruz kalacak. Bu yazı yazılırken partinin hükumet olabilmesi için koalisyona gitmesi gerekecek gibi görünüyor.
Syriza’nın sorunu, ortak bulamayacak gibi olması: 2012’de “Syriza’ya güvenmeyin” sloganıyla kampanya yapan ortodoks komünist KKE (Yunanistan Komünist Partisi), herhangi bir şekilde işbirliği yapmayı reddetti. Görünüşte sosyal demokrat olan Pasok derin bir kriz içinde ve seçmenlerinin çoğunu Syriza’ya kaptırdığı için rakibine sert bir şekilde saldırıyor. Bununla birlikte lider Evangelos Venizelos ve selefi ve başbakan Giorgos Papandreu hizipleri arasında bölünme tehlikesi yaşıyor. Genelde ise Yunan parti sistemi istikrarsız ve kaç partinin ve hangilerinin sonraki parlamentoda olacağı belirsiz.
Eğer Syriza mutlak çoğunluğu elde edemezse AB elitleri -muhtemelen faşist Altın Şafak ve KKE dışında- tüm partiler üzerinde Syriza karşısında bir “ulusal birlik” hükumeti kurmaları için baskı uygulayacak. Yakın geçmiş bize böyle bir müdahalenin örneğini sağlıyor. Kasım 2011’de, o zamanın AB komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso, geleneksel ana akım partiler Pasok ve muhafazakâr Yeni Demokrasi’nin destekleyeceği, bir merkez bankacısının liderliğinde Yunanistan’da sert tasarruf önlemlerini uygulayacak bir teknokrat hükumetin dayatılmasını idare etmişti. Yine de Syrizalılar iyimserliklerini koruyorlar ve beklentileri aştıkları bir tarihe sahipler.
Eğer Syriza hükumeti kurarsa…
Syriza hükumeti kurmayı başarırsa ülke içinde ve Avrupa çapında çok sayıda meydan okumayla karşı karşıya kalacak. İçeride, büyük sermaye, sert önlem yanlısı partiler ve Yunan medyasının şiddetli muhalefetiyle karşılaşacak. Yunan ekonomi elitleri AB yasal çerçevesini Syriza’ya karşı kullanabilirler. Örneğin banka sahipleri, bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasına karşı Avrupa Adalet Divanı’na dava açabilirler.
Syriza’nın kendisi için de hükumette olmak parti liderliği ve destekçileri ve partideki değişim dinamiği arasından ilişkileri gerginleştirebilir. Syriza, kurulu düzene güvenilir bir alternatifi temsil etmek ve hükumet için bir proje sunmak rolleri arasında bir denge bulmak zorunda. Partinin sosyal hareketlerle bağlarına zarar vermemek için dikkat sarf edilmeli ve saldırılara karşı koyacak taban desteğini bulmak için toplum içindeki varlığını genişletmeli.
Yunanistan dışarıdan, AB elitlerinden gelecek baskıya karşı özellikle dayanıksız. Pek çok Syrizalı, Avrupalı karşıtlarının 2012 seçimlerinde yaptıkları gibi bir Syriza hükumetini engellemek yerine (Alman maliye bakamı Wolfgang Schäuble Syriza için “demagoglar” demiş ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, eğer Syriza kazanırsa diğer ülkelerin Yunanistan’ın Avrobölgesi”ndeki varlığını istemeyebilecekleri hakkında Yunanları “uyarmıştı”) 2015’te daha sabırlı bir oyun oynayacaklarını düşünüyor. Syriza merkez komitesi üyesi Andreas Karitzis “Açıktan muhalefet ederek bize iyilik etmeyecekler. Bu defa düşmanlık ederlerse bizim için iyi olur” diyor.
Bunun yerine Avrupalı elitler Syriza’nın iktidara gelmesini ve sonra ya azami baskıyla sol hükumeti devirerek ya da partiyi çürütmeyi deneyerek başarısız olmasını tercih edebilirler. İkincisi sert önlemlerin devamını sağlar ve aynı zamanda Avrupa çapında solcuların ve hareketlerin Syriza ve Yunanistan’a destek vermesini engeller.
Ekonomi politik profesörü ve Syriza milletvekili John Milios, bu planın daha olası olduğunu düşünüyor: “Bence Syriza’yla, muhalefette solcu iktidarda neoliberal olan İtalya’daki sol partilerle yaptıklarını yapmayı deneyecekler… Bu, parti içinde dikkatli olmamız gerektiği anlamına geliyor. Marksist terimlerle ifade edersek sınıf mücadelesi her yerde, hatta parti içinde var. Bu neden partiyi desteklemeleri ve önerilerini kendilerinin ortaya koymaları için işçileri harekete geçirmemiz gerekiyor”
Karitzis’in bakışına göre, Avrupa elitleri geçtiğimiz yıllarda yeni kurumlar ve anlaşmalar yoluyla kurulan sert önlemler rejimine dayanacaklar: “Bizi kabul edecekler, başlangıçta müzakere edecekler. Diyecekler ki; ‘Bakalım ne yapabileceksiniz. İhlal edemeyeceğiniz kurallar, saygı duymanın gereken anlaşmalar var’. 2012’den bu yana, hiçbir hükumetin değiştiremeyeceği bir durum yarattıklarına eminler.”
Ama Syriza kesinlikle deneyecek. Bir Syriza hükumetinin yapacağı ilk şeylerden biri bir uluslararası borç konferansı yoluyla Yunanistan ve Avrupa’da kamu borcunun azaltılmasını talep etmek olacak. Avrupa hükumetleri ve kurumları muhtemelen herhangi bir taviz vermeden müzakerelere oturacaklar. Karitzis, “Zaman aleyhimize işlediği için nihayetinde taviz vereceğimize inanıyorlar, bu yüzden de başlangıçta çok fazla düşmanlık etmeyecekler.” diyor. Syriza’nın çevre politikaları sorumlusu Giorgos Chondros müzakerelerin bir süre uzayacağını düşünüyor: “Sadece Yunan elitlerle değil, Avrupa elitleriyle de savaşmamız gerekecek. Bu, durumumuzu çok daha fazla güçleştiriyor. Tüm Avrupa’daki hareketlerin desteğine ihtiyacımız olacak”. John Milios AB elitleri ve borç verenlerin “psikolojik savaş” yürütmesini bekliyor.
Yunanistan büyük ihtimalle, AB’nin bütçe açığı şartlarından bazılarını ihlal eedecek. Ekonomi profesörü ve Syriza danışmanı Yanis Varoufakis “Hiç kuşkusuz şu anda bildiğimiz Yunan hükumet hesapları, bankaları, varlık defterleriyle ilgili tüm sayılar sahte. Kamu maliyesinin gerçek durumu muhtemelen Syriza hükumeti kurulduktan sonra ortaya çıkacak” diyor.
Bankacıların şantajına hazırlık
Parti yetkilileri, Avrobölgesi’nin ekonomik nedenler yüzünden Yunanistan’ı atamayacağını tartışıyor. Bununla birlikte Avrupa elitleri başka yollarla baskı kurabilirler. Yunanistan’dan banka kaçışını tetikleyebilirler. Yunanistan’ın turizm ülkesi imajını zedeleyebilirler. Avrupa Merkez Bankası (ECB), Yunan devlet tahvillerinin faizlerinden elde edilen kârların dönmesini durdurabilir. Varoufakis’e göre şu andaki Yunan hükumetini desteklemek için geçmişte şartları gevşetilen yol yapımı gibi alt yapı projesi fonları, Syriza hükumetine zarar vermek için şartları güçleştirilerek daha az sağlanabilir.
Yunan devlet tahvillerine Yatırım yapan yatırımcılar, Berlin ve ECB’den gelen işaretle Yunanistan’ın borcunu ödememesi durumu için güvence almışlardı. Varoufakis, sol bir hükumet üzerindeki mali baskıyı arttırmak için tam tersi yönde davranabilecekleri uyarısında bulunuyor. Tüm bu ayarlar Syriza’nın sağlığa ücretsiz ulaşım, en düşük emeklilik ücretlerinin arttırılması ve kira desteklerinin getirilmesi gibi önemli sözlerini tutma yeteneğine zarar verebilir.
ECB için ciddi strateji muhtemelen Yunan bankalarına likidite sağlamayı kesmekle tehdit etmesi. Varoufakis bunu Yunan bankacılık sektörünü neredeyse anında çökertebilecek bir “nükleer silah” olarak tarif ediyor. Bu aşırı olacaktır ama düşünülemez de değil: Aralık 2014’te ECB, hükumetin Troyka’nın isteklerine uymaması halinde Yunan bankalarına verdiği parayı kesmekle tehdit etti. Varoufakis Syriza hükumetinin, Yunanistan için yeni bir anlaşmayı müzakere edebilecek kadar dayanması halinde bu tür bir şantaja hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyor.
Bütün bu güçlüklere rağmen Syriza üyeleri arasında hâlâ iyimserlik hâkim. Birçoğu hükumetlerinin sadece birkaç hafta sürebileceğini düşünse de şanslarının 2012’den daha iyi olduğunu söylüyor. Neoliberal cephede, ECB’nin deflasyon korkusu, İtalya başbakanı Matteo Renzi’nin duruşu ve yakın zamanda Fransız hükumeti içindeki çatışmalar gibi çatlaklar olduğunu ve bundan faydalanabileceklerini düşünüyorlar. Syriza, hükumete gelerek ve ilk önlemleri uygulamaya alarak yapılan, özellikle Avrupa sosyal demokrasisi ve sendikaları içindeki tartışmaları hızlandırmayı umut ediyor.
Syriza’nın ana kampanya Koordinatörü Alexandros Bistis “Esas fikir toplumun kendine güvenini desteklemek, başkalarına tamamen bağımlığı olduğumuz ve halk olarak kendi planlarımızı yapamayacağız düşüncesiyle savaşmak” diyor. Andreas Karitzis’e gore Avrupa toplumları ekonomi politikaları üzerine karar vermekte Özgür olmadıklarını Kabul etme tehdidi altındalar: “Demokrasi, özgürlük, saygınlık gibi değerleriniz için savaşmanızın gerektiği tarihi zamanlar vardır. Biz insanlara bu umudu vermeye çalışacağız”
Lisa Mittrendrein ve Valentin Schwarz, ATTAC Avusturya aktivistleri ve Yunan soluyla dayanışma kampanyasının katılımcıları. Bu makale “Avrupa için Yunanistan’la Birlikte: Şimdi neden Yunan solunu desteklemeliyiz” başlıklı raporlarına dayanmaktadır. İndirmek için:
https://www.dropbox.com/s/zv2t6vaxg3rluop/mittendreinschwarz_withgreeceforeurope_2014_eng.pdf
Kaynak: http://kontrasalvo.blogspot.com.tr/2015/01/syriza-secimi-kazanrsa-ne-olacak.html
Orijinal: http://www.redpepper.org.uk/if-syriza-wins-the-greek-election-what-will-happen-next/