Çok değil; geçen hafta size birileri “hangi ülkelerde önümüzde ki yıl seçim yapılacak” dese: siz çekinmeden “Kuzey Kıbrıs da başkanlık, Türkiye de parlamento” seçimlerini sıralayacaktınız. Yunanistan seçimlerini normal de söylemeyecektiniz. 29 Aralık tarihinde Yunanistan parlamentosu üçüncü oylama ile Cumhurbaşkanını seçecek oy sayısına ulaşamama sonucu ise; Yılı tamamlarken Yunanistan kucağında seçim bombasını “erken” etiketi ile buldu. Öyle bir buldu ki; ocak ayında seçim yapılma erkenliği de vardı. İş o kadar la kalınmadı; hemen başta Almanya çevreleri Yunanistan’a veriştirmeye başladı. Cumhuru seçememe ve erken seçime girmeyi eleştirdiler* Dahası; “Tam da ekonomi düze çıkarken” ibaresini de koyarak, eleştirileri daha saldırgan hale soktular. Olaya AB çevrelerinin katılması ve bazı hareketleri “SYRİZA gibi” kesime “oy vermemeyi” dayatmaları da konuya tuz biber katıyordu! Hâlbuki Yunanistan seçimleri doğal şekli ile yapılsaydı ve özelikle başta Almanya çevreleri eleştirisel saldırganlık yapmama tutumunda olsaydı; biz bu seçimleri fazla duymayacaktık! Gerçi Kıbrıs’ın Kuzeyinin artık dünya umurunda değil! Ama başta Ab çevrelerinde Yunanistan seçimi hem de direk taraf olarak korku dolu propaganda ile müdahaleler çoktan başladı. Korkutarak ve hakarete varan saldırılarla birden Yunanistan Almanya ağırlıklı ikilemleri yeniden gündeme konulduğuna tanık oluyoruz. Sorun; Yunanistan’a müdahale ve tüm başarısızlıkların temelinde Yunanistan halkı konularak istenilenlerin tıpkı kriz döneminde olduğu gibi, yaptırılmasıdır!
Yeni yıla uyanırken Yunanistan hızla erken seçime girdi. Gerçi daha başlangıçtan itibaren eyer Cumhur seçilmez ise bu gelişmenin olası olduğu biliniyordu. Ancak tek adaylı seçim olması ve Yunanistan’ın krizden hala çıkamama tutumuna ek olarak; Ab çevreleri de seçime karşı olma sonucu, Yunanistan’ın en azından üçüncü turda 180 sayısını bulup erken seçime gidilmeyeceği inancı yaygındı. Hatta başta Almanya bu konuda resmen tek adayın desteklenmesine direk baskılı sözlü uyarı dahi yaptı. Ama olmadı! Yunan parlamenterler hem de koalisyon partilerinin istemesine rağmen, başkanı seçemedi! Sonuçta yıl dolarken de parlamento kendini fes etmek zorunda kaldı. Hemen başta Alman basını da klasik Yunanistan saldırgan tetiğini de çekti. “Yunanistan tam ekonomik düzelmeye gelmişken, seçime gitmesi saçmalıktır. Yunanlıları hep biz besleyecek değiliz. SYRİZA kazanırsa Yunanistan resmen ab ekseninden kopar” gibi birçok doğru yanlış manşetler, yorumlar yapıldı. Öyle yapıldı ki bazen örneğin SYRİZA hareketinin savunmadıkları da savunur gibi vurgulandı! SYRİZA radikal sol hareketinin “borçların yeniden düzenlenmesi” programına başta Alman basını “Euro’dan çıkacak” ifadesi de eklenerek; resmen Yunanistan ve Avrupa kamuoyuna korkuyla SYRİZA’ya oy vermeme psikolojik hareket yapılıyordu! Nedense Yunanistan’ın özelikle son seçimleri ne hep Alman Yunan yelpazeli karşılıklı saldırılar yaygınlaşıyor! Almanların ve öteki Neoliberalerin ısrarla “Yunanlılara giden vergilerimiz” propagandaları bolca kullanılıyor! Nedense Afganistan işgaline veya birçok ülkede diktatörlere gönderilen vergilere ayni duyarlılık pek yazılıp söylenmiyordur alman veya öteki Ab basınında!
Çok ince bir politik kandırma yapılıyor. Benzeri bizim için de geçerli! Yunanistan sanki senelerdir Neoliberal politikalar uygulamıyormuş gibi; çoğu ekonomik kararlarının temelinde AB kararları yokmuşçasına davranılıyor. Onların istediklerini yaparak iflas eden Yunanistan durumu pek konuşulmuyor. Örnek; Yunanistan’ın tüm uygulamaları ve tercihleri AB planlamalarına göre yapıldı! Euro girişinde de resmen bazı bankaların borç durumları gizlenerek, uyulmayan koşullar ötelendirilerek Euro para birimine alındığını herkes biliyordu! Yine Yunanistan bankalarına bazı borçlanmalar ile hisse tercihlerini başta AB kurumları ve RİSK kuruluşlarının önerdiği de akıldan sildirtildi. Nitekim Yunanistan Euro olayına girerken aynen öteki Güney Avrupa ülkeleri gibi ekonomilerinde yüzde 35 varan eşitsizliklerle karşılaştı. Yine Yunanistan’a dayatılan borçlandırma paketini Papandreou halk oylamasına sunacağını söyleyince; Almanya bir gecede piyasaya yaptığı müdahale ile Yunanistan hisselerini sıfırlamıştı! Tüm bunlar yapılırken de Alman medyası ısrarla “kendi vergilerimiz le Yunanistan’ı kurtarmayalım” propagandasını çok çirkin yapıyordu!
Buna daha ekleyecek çok örnek var. Ama güzel propaganda da yapıldı: Yunanlıların “tembel olduğu, çok eğlendiklerini, kamusal haklarının çok olduğunu ve ücretlerin yüksek” olma propagandası bolca yapıldı! Taverna eğlenceleri dahi aşağlatılılarak kullanıldı! Sonuçta şu dayatma hep oldu: Yunanistan’ın deniz filosu, turizm alanları ve bankalarının yabancı sermayeye devri baskılarla yapıldı. Borçlandırma ile dayatmanın ülkeleri nasıl kıskaç altına alınma örneklemi yeniden Yunanistan da yazıldı. Batan veya çaresiz olan koşul da nasıl kolayca kapatılan malın hesabını kimse konuşmadı. Elbet Yunanlılar da Almanların ikinci paylaşım savaşında yaptıklarını da anımsatan duyguları da canlandırdı. Adaların satılması, limanların özeleştirilmesi ve daha nice olguyu hep dayatarak bitirdiler. Sağlıkta özeleştirme ile piyasaya girerken; yapılan hep; var olan borçların ödenmesi için Yunanistan’a para verme ikinci borç gerçekleşmesi oluyordu. Anımsayın Yunanistan’a kriz döneminde nasıl ve hangi koşullarda borç verildiğini ve uygulanan daha yüksek faiz oranını!
Tüm bunlar varken; Neo liberallerin endişe içinde olduğu SYRİZA hareketi de yapılacak erken seçim sürecinde birinci olma olasılığı vardır. Neo liberal dışı kuşkular ve ötekilerine örneklem olma korkusu ile Yunanistan seçimlerine inanılmaz çirkinlikte müdahale ediliyor. Yunan halkını korkutarak “AB dışına itmeye varan paranoyalaştırma duyguları kullanılıyor. Bir anlamda; sistem kendinin değiştirme hamlelerini hep korkutarak kaybettirme politikasını yeniden Yunanistan’da sahneye koyuyor. Bu nedenler le Yunanistan seçimi AB içinde oldukça konuşuluyor. Konuşulmak la kalınmıyor; herkes beklentisine göre de tavır koyuyor. SYRİZA hareketini kendi Neo liberal kıskacına çekerek etkisiz kılmanın saldırgan argümanlarla, korkular yaratılıyor. Çünkü: Yunanistan derken ardından ispanya olma süreci ile AB içinde yeni de seçenek oluşma olasılığı gelişme şansı oluşacaktır. Dikkat etiniz mi; ırkçı faşist hareketlerin artık batı Avrupa’da pek de tehlike gören kalmadı. Ama sistemi sorgulayan sınıfsal veya demokratik değişimli yapılar hep saldırılarla etkisizleştirme yöntemi uygulanmaktadır.
Kısaca; belli ki yeni yıl ile birlikte Yunanistan seçimi bizi epey konuşturacaktır. Sonuçları ise devam veya yeni arayışın da taşların yol ayrımındaki dizilişi olacaktır. Bunlar kaçınılmaz olarak Yunan seçimlerini şimdiden Avrupalaştıran önemli gerçektir.