AB çıktığı yolda çok önemli adımlar attı ama daha yolun ortasındadır. Sorunları genişlemeyle de çeşitlendi. Syriza şimdi demokrasinin gücünü arkasına alarak yeni sorunlarını yüzüne vuruyor.
Çatışma sol ve sağ kanat arasında gibi algılanıyor ve çoğu için bu algı sonuç çıkarmak için yeterlidir. Ancak çarelere gelince ilgililere sorunların çetrefilliği büyük sorunlar yaratıyor.
Örneğin Syriza borçların yarısını ödemeyeceğim affedilmesini istiyorum deyip bir zamanlar Almanya’ya yapılan tıraşı örnek gösteriyor. Ancak örnek geçeli olamaz çünkü Almanya savaş sonrası yıkımdan sonra Avrupa’nın toparlanması programının parçası yüzünden tıraş edilmişti. Borçlarının ne kadarının gerçekten tıraşlanmış bilmiyorum. Amma borçların hepsini de Avrupa kalkındırma programını yürütenlerce ödendiği de bellidir. Yani Yunanistan’ın borçlarının bir kısmının tıraşlanmasına karar verilirse birileri onu ödeyecektir. O birilerinin arsında da Alman olacağı gibi Yunan da olacak.
Borçların başkasına yani merkez bankasına bonolar vererek devredilmesi de ayni şey olacaktır. Yani borçlar ödenmeye devam edecek ve bono faizleri de üzerine eklenip taksit taksit ödenecektir. Bonolar kırdırılıp piyasaya sürülecek ve enflasyon baskısı olacaktır. Sürülmeyenler için merkez bankasının bilançoları sallanacaktır. Türlü para yaratma yolları icat edilmiştir. O yollarda dolaşan çok olacaktır.
Tüm AB ahalisi sonunda açıktan vurgunlarla keyif sürmüş olanların yükünü paylaşacaktır. Böyle şey olmasın demek değil AB yurttaşlarının yurttaşlık bilinçlerini kazanıp soruna sahip çıkması tek ve önemli yarar olarak ortaya çıkmalıdır. Genişlemenin yararlarından kananım sağlayan AB sorunlarını da katlanılması gerekli bir yük olarak kabul etmelidir.
Sryza’ya düşen en önemli görev ise Yunanistan’ı bu hale düşüren eski yönetimlerin hesap vermesini sağlamak ve bir daha yalan dolan bilgilerle AB’yi aldatmanın tekrar etmemesini yeni baştan sivil idareyi düzenlemektir.
Yıllarca Yunanistan’ın EURO bölgesine girişi ve AB’nin uyarılarını izledim. Yunanistan tam bir maskaralık içinde idi. Euroları savurup durmakta, aşırı borçlanmaktan kaçınmamakta ve görülmemesi için mali bilgileri gizlemekte idi. İçinde de özel sektörün borçlanmasının sınırlarını kat be kat aşmasına ses çıkarmamakta idi.
İdareyi de suyu getirenle testiyi kıranı ayırt etmeyen ve işe göre adam değil iş icat ederek yandaş yığmayla yozlaştırmakta idi.
Koca sivil idarede hileli mali istatistikleri yapanlara tanık olanlar ödüllendirilmiş olmalı yoksa Yunanlının içinde dürüstlüğü baskın çıkan kimse yerleştirilmemişti. Muhalif ve muvafık sık sık değişmekte ama ne muhalifinden ne de muvafığından yalancılığa son verelim diyen çıkmamakta ve Avrupalı yurttaşlarını kafaya almayı yani Avrupa’nın başına şimdiki büyük gaileyi açmayı içlerine sindirmekte idiler.
Avrupa demokrasisi ile övünmektedir. Bakarsak Syriza da Avrupa partisidir. Avrupa solunun en başarılı partisi olarak bilinmektedir. Para ekonomisi denilen yeni dünya düzeninde ortaya çıkan Reganizm/Thacherizm devrinde azan yeni monetarist (paracı) politikalar başta bu tür partilerce reddedilmektedir. Ancak kimse böyle partiler kurulmasın dememektedir. Biri demeye kalksa tüm Avrupa’nın buna şiddetle karşı çıkacağı kesindir.
Öyleyse bu siyasi partiler seçim kazandıklarında bir değişiklik yaratmaya kalkınca hangi Avrupa ülkesinde olursa olsun Syriza’nın bugünkü durumunda olacak değil mi?
Haydi diyelim ki komünist bir parti gelip de mülkiyet hakkına karşı gelecek; onun için temel hak ve özgürlük ihlal edileceği için anayasa delinecek. Bu da demokrasiye terstir ve saire… Ancak Syriza gibiler bu yola girmiyorlar. Onun için kimse Syriza’ya demokratik yaşamın vazgeçilmez bir unsuru değildir diyemez.
Avrupa halkının paracı ekonominin kurbanı olmayı kabul etmesini bekleyemez. İç ve dış sömürüyle işi tıkırında görünen Avrupa ve Birleşik devletler işlerine geldiği gibi bir para ekonomisi yürütüyor diye buna boyun eğilmesini bekleyemez. Başka şeyler düşünenler başka siyasi kararlarla seçenekler yaratmak için uğraşabilir ve demokrasi onlara bu şansı tanır.
Avrupa içinde Syriza sadece bir partidir. Avrupa sol partisinin bir parçasıdır. Nasıl teröre karşı hep birlikte diyerek halkı sokağa dökmüşlerdi. İddiaları demokratik değerlerimiz (Avrupa değerleri) saldırıya uğramıştır, birlikte savunulmalıdır demişlerdi. Şimdi halkı sokağa dökenler halkın seçimlerle ortaya çıkan görüşlerinin gerçekleşemeyeceği bir düzen için seçilmişlere savaş açmaya kalkmalıdır. Avrupa oturup konuşmayı kabul etmeli ve Syriza’ya engel çıkarmamalıdır.
Engel görülürse bunun makul olup olmadığını halk değerlendirecektir. Demokrasi isteyenler değerlendirecektir. AB zenginleri çomak sokarlarsa Avrupa demokrasisi sorunu ortaya çıkacaktır.
Bu borç krizleri çok yerde ve ABD’de çıkmıştır. Bunun ekonomik bir felâket getirmediği, okkanın altına girenlerin sırtından gurvayı döndükleri görülmüştür. AB isterse Yunanistan’ın bir örnek olarak politikalarını siyasi eleştiriye açmasına izin verir yoksa büyük bir sarsıntı görülecektir.