Ortadoğu iyice ısındı. Her müdahale sonrası daha iyisi probagandası yapılmasına karşın da; yine yeni canavarlarla ve üretilen kağoslarla bölge daha darmadağınlaşmaya devam ediyor. Şimdi bizde fazla konuşulmasa da Yemen resmen bölgesel hegemonya kısgacının basıncını müdahale ile yaşamaya hız verdi. Unturmayacağız: Afkanistana yapılan müdahaleler sonrası nasıl Elkayde ve Talaban yapılarının oluştuğu günümüzde çok iyi biliniyor. Saddam devrilmesi veya Suriye müdahale durumlarının da mirası; parçalanan ülkeler ve IŞİD ELnusra gibi örgütlerle tanışmaya başladık. Lipyayı veya Nijerya derinliklerine hiç gitmeye gerek yok. Hele güvenlik ihracının ilk örneği Somaliyi çoktan belekten sildirtiler. Şimdi sıra Yemende….
Yemenin adını elbet bilen çok. Birçok müzik meraklısı ise Yemen ağıtlı Türküleri mutlaka bilmekle kalmayıp, söyledikelri de yaşanmaktadır. Yemenin çöleri, ordaki ölülerin ağıtlaşan türküleri ve Kahveyi Yemenden getiren sözler ile Kıbrıslıca “Hindiyemenden mi geliyor” değişler, bize ülkenin tarihsel değişik dönemlerinin de anlatısı oluyor. Şimdi Yemene Suni eksenli arap ülkelerinin daha açık müdahale etmeleri ile Yemen siyasal gündeme daha da artı. Ama herkes şu gerçeği vurguluyor: Yemenin yapısal özü nedeni ile dış müdahalelrin içsel denetim sağlaması çok zor. Yemen biranlamda Ortadoğunnun Kültürler çatışmalı Emperyalist doksanlar stratejisinin yeni ayağı olarak yaşanmaya başladı.
Medya özelikle Sudi eksenli haberlerle konuyu aktarırken; kimse olayın özü ve bölgesel hegemonya mezhepsel gerçek ile Emperyalist Ortadoğu olgusunu pek işin içine koymak istemiyor. İstemeyince de konu sanki Sudi kesiminin haklı olduğu, bölgeye demokratiklik getireceği gibi tuhaf acayip bir algı oluşturmaktadır. Oysa Yemene müdahale eden başta Sudi ve Mısır gibi ülkelerin demokrasi ile uzaktan yakından hiç alakaları yoktur. Üstelik klasik şii ekseni ve iran düşmanlığı düşüncesi de acemice damatılmaktadır. Emperyalist eksenli kültürler kutuplaşmanın bölgesel hegemonya mücadelesinin birnanlamda ABD bölgesel kırılma, çelişkiler ve yeniden arayışların savrulduğu koşulda Yemen ateşi daha müdahaleci şekli ile alevlendirildi.
Aslında Yemen öyle duran sakin bir ülke değildi. Ülke içi iç savaşları andıran çeşitli olaylar yaşanmaktaydı. Hatta; Batılı Emperyalistlerin kısa zaman önce “bahar” adıyla yaptıkları devlet dizayini de olayları durduramadı. Fakat bir gerçek vardır ki Yemende yaşanan olaylarda ayni zamanda kaygan itifaklar da vardır. Suni eksenli bazı aşiretlerin yöentiği Yemen siyasal kesimi, birleştikten sonra istediklerini bulamayıp ayrılma eylimeri artan Güney Yemen; Giderek güçlenen ve olayların boşluğunu dolduran Elkayde kesimi ve nifusun yaklaşık 3.1 oluşturan Şii Caferi Husilerin olduğu değişken güçlerin olduğu bir Yemenden söz ediyoruz. Ayrıca güç haline gelemeyen ama olaylarla sorun olan aşiretler de işin cabası….
Yemenin yakın tarihinde hep çevre ülkelerin müdahale etiği de bilinen durumdur. Mısır kendi görüşlerini, Sudi Arabistan komşusunu kontrol altında tutma; içteki birçok kesim iktidardan pay alma nedeni ile Yemen hep çatışmalarla savruldu. Petrolu olmaması ve hele de Günye Yemeni oyuna getirip Kuzeye yuturarak adeta sistem içi kavgaların yaşandığı ülke halinde yaşama devam ediyordu. Petrolu olmayan, yoksul ülke gerçeği kadar, Yemene kim girdi ise yaşanan direnç ile başarılı olamadığı tarihsel gerçekelr de yazıldı. Osmanlı bunun acısını yakılan türküler ve yüzbinlerin ölümü ile bunu yaşadı. Ama resmi tarih ile “Ejdat” lafları tarihi sonucu da; son olayda yine Erdoğan hemen suni cepesinin yanında “dilenirse lojistik” yardım yapmayı dahi söyledi. AKP mezhepciliğin turunsolu da oldu Yemen…
Yemen olaylarında pek mahşetleşmese de çevre ülkeler taraftarlarına destek yağdırıyor, ABD insansız uçakları da füzeler yağdırıyordu! Unutanlara anımsatılır: Bisgüyi kutularında Yemende Türkiye gemilerinden silahlar çıktığı daha kısa zaman önceki gelişme olmaktaydı. Silahların kime gitiği veya öteki sorular adeta sansürle buharlaştırıldı! Buna daha çok örnek vermek kolaydır. Peki neden daha sert dış müdahaleler oluştu?
Bu soruyu sorarken, kolay yanıtı da içteki dengelerdeki değişimin ve yandaşların kaybetme sürecinin getirdiği dış gerçekliğin kanıtını buluruz. Yemende Osmanlılara da çok defa ayaklanıp tam bastırılamayan Husiler, bu defa yine Yemen siaysetine kendielrinin haklarını artırma ve daha dengeli yönetim kurulması adına ayaklandılar. Önemli nifusa sahip olmaları ve örgütsel güçleri ile Yemen içi dengeleri altüst yaptılar. Hatta şu garip itifak da oluştu: ayrılmak isteyen Güney Yemenliler mücadele etikleri Kuzeydeki yöneticilerle birlikte bu isyana karşı tutunmaya çalıştılar. Yemen içi ayrılıklar biranda Mezhepsel denkleme konulmaya hız verildi. Sudiler ise; isdikrarlı veya mezhep olarak kendine ters bir Yemeni istemiyordu. Hatta Körfez ülekleri için de ayni politika kesindi. Bahreyn olaylarını unutmadık!Üstelik Sudi kesiminin bir de teredütü vardı. Bölfgesel mezhepci düşman diye konumlatığı iran bağlı olduğu ABD efendisi ile görüşmelere başlamış, ırakta iran la daha yakın ilişkiler kuruldu. Sudiler bölgesel merkezi kaçırma korkusu ile Yemende kendine ters gelecek bir yapıya tabi ki karşı çıkacaktı. Gariptir Suni eksenli Araplar nedense Filistin konusunda göseremedikelri birlikteliği, Yemen çölerinde hemen gösterdiler.
Siyasal başka bir korku da Aden Körfezinin Husilerin eline geçmesi ve iranla iyi ilişki kurulması ile Basra giriş çıkışının kontrolu durumu da vardır. Sudiler tüm bunları düşüjerek dibindeki Yemenin kendi dışındaki bir yapı ile yöentilmesini istemiyor. Basra emirlikleri de zaten otorite ve baskıyla ayakta kalırken; körfezde oluşacak değişim ve hele de iran eksenine kayması halinde, sonlarının geleceğinden hep korkuyorlar. Üstelik kazara ABD bu duruma fazla ses çıkarmayıp onlarla işbirliği de yaparsa! Vay halerine…. Sudi Arabistan hep ABD üzerinde irana karşı politika takınması için ısar etmektedir. Gariptir; İsrail ve Sudi Arabistan ısrarla irana saldırılması istençelrini hep tekrarlıyorlar. Oysa; özelikle Suriye bataklığı, ırak gelişmeleri ve Lipyada oluşan kağos sonucu; ABD iran üzerinde ikili politik kısgaca doğru kayıyor. Hele de model olarak algılatığı Türkiyede Erdoğanın ne yapacağı belirsiz şekilde uçuşurken de!
Birhayli Yemen endeksli gelişme sıraladım. Dünya medya ekseni Yemeni müdahale ile haberleştirirken, deşildikçe Yemenin travnası artarken de; galiba bazı çevrelerin şu korkusu da yersiz değildir: ırak ve Suriye deneğimi sonrası; Yemende her boşluk veya örgütsüzleşecek tepkielr zaten varolan Elkayde tipi yapıların da daha da güçlenme koşulu da yaratılacaktır. Hep Suni eksenli şii anti probagandalar yapılıp tüm katliyamlar örtülüp acayip probaganda
paranoyalaşırken, birden Suni eksenli terör yapıların yerleşmiş şekli karşımıza geliyor. Suriyede Elnusra ve IŞİD örnekleri yeterli değil mi?