Son günlerde, özelikle Telavyatın Kürtlerin eline geçmesi ile, resmen bölgemiz yeniden ısınmaya ve yeni koşullar oluşmaya başladı. Eğer biz ilgisiz durur ve birilerine işaret le konuşup ezber sunanlarla yetinmeye devam edersek: o zaman hep yanlışlarla yaşamaya devam edeceğiz. Konuyu doğru okumak; gereken yerde ve zamanında bulunmak; konuya müdahil olmak ve etkin güç halinde lehine tavır koymada örgütlülük zorunluluğu; bu ilkelerin yaşamla örtüştüğü anda gerçeklerle hem yüzleşir hem de lehine değişimlerde rol alma şansımız olur. Yok öyle değil de; Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi; birilerinin işaretle aktardığı ezberler, ilgisizlikle konulardan uzak durmak la; hiçbir zaman gerçekleri doğru okuyup yerinde katılımla lehimize bir şey kazanamayız. Son Ortadoğu olayları, Türkiye seçimleri ve dünya krizlerinde bunun sık sık yanlışlıkalrını Kuzey Kıbrıs da yaşamla bedel ödeyerek yaşadık.
Son Suriyenin Telavyat yerleşiminin Kürtlerin eline geçmesi ile oluşan bölgesel kağosun yeniden şekilenme süreci de bunalrdan birisidir. Çoğu olayın geçtiği yeri dahi bilmediği bir gerçeklik ile yaşamaktayız. Telavyat yerleşimi Hem Urfanın Akçakale ilçesi ile Suriye bağlantılı yer olup; ıŞİD için Türkiye üzerinden Suriyeye cihatcihatcıların geçiş yeridir. Ayni zamanda da Suriyenin Kuzeyinde kurulan Rojova kantıonlarından “Kobani ve Cizrenin” de arasında olup, kantonlar arası bir engel stratejik yerdir. Telavyatı tutan bu nedenle önemli stratejik konuma da ulaşmış olur.
Nitekim Kürtler bu yerleşimi ele geçirince; IŞİD için Türkiye bağlantısı kesilip adeta Suriye içlerine doğru sıkışmış hale geliyorlarken; Kürtler; Kobani ve Cizre kantonların buluşması ile bölgede önemli bir toprak parçasını denetleyerek, karşıtlarının da ikmal yolunu kesmiş oldular.
Başka pencereden şu gerçek görülüyor: Kürtler artık bölgede önemli bir güç haline geldi.işin gerçeği de IŞİD karşı en dirençli merkez de Kürtler olmaktadır. Suriye Irak ekseninde Kürtleri düşünmeden kazanaım veya tavır koymak kolay kolay mümkün olmayacak noktaya gelindi. Nitekim: ABD eski tüm söylemlerini biryana itip bölgede Kürtlerle birlikte davranmaya başladı. Kürt gerçeği ülkesel değil; bölgesel etkileri sonucu, hem genel etnik, hem dini hem de yeni şekilenişte önemli bir konumda bulunmaktadır. Beyenip beyenmeme veya yakın uzak olmanın fark etmeyeceği bir Kürt reyalitesi vardır. Artık Suriye ve ırak politiaksı çizenler bilecek ki; arkalarına Kürt denilen bir kesimi de almaları şartdır.
Sadece ırak ve Suriye değil: örneğin; Türkiye de eyer bölgesel güç veya başka gözle Ortadoğu hesapları yapıyor ise: braksın dış Kürtleri; kendi kürt gerçeği ile yüzleşip, hangi siaysal adımı atması erektiğine de karar vermesi gerekir. Bakın Ortadoğuda 2 halkın önemli sorunları ve devletsiz olma gerçeği vardır. Bunlar Filistin ve Kürtlerdir! Son gelişmelrde Filistinlilerin siyasal taleplerini hiç duydunuz mu? Ama Kürtlerin her ülkesel boyutda kendielrine has taleplerle örgütlü modelerini hisetmeye başladık.
Son ortadoğuyu iyi okuyalım: genel güçler vardır: ABD ve çevresinden Rusyaya dünyanın güçleri bu bölgede pay kavgasında. Bölgesel güç olma adına irandan Türkiyeye, Sudielrden israile birçok merkezi güç devleti de vardır. Daha alt düzeyli “Katar, Ürdün” gibi devletler de vardır…. Devletler dışında devlet olmayıp da örgütlü güç olma sonucu, siyasal etkileri olan yapılar da vardır: “Hizbulah, Barzani, PKK, Filistin örgütleri, IŞİD, Elnusra vesayre” gibi oldukça boşlukları dolduran veya sorunları açığa koyan yapılar vardır. Bunlar heryerde kendi güç oranında yerlerini alıyor ve iç içe geçen bir gerçeklikleri de vardır. Çözüm veya savaş politikalarında itifaktan karşıta konumlamada bu yapıların rolu önemi imkar edilemeyecek boyutda olmaktadır.
Son kriz şunu gösterdi: Örneğin; bölgenin efendisi ABD bölgeyi istediği gibi dizayin edemiyor. Hegemonyada geriledi. Ancak: güçlü olma gerçeği de Amerikasız ayarın, çözümün de olamayacağı öteki gerçek vardır. Gerileyen ama hala en güçlü olmanın turunsoludur! Yine özelikle Suriye ırak Türkiye ve iran coğrafyalarında Kürt gerçeğini gözetmeden başarı kazanmak zor. Kürtlerin çıkarlarını da bilerek onlara karşı konumlanmalı! Türkiye işte burada çuvalıyor. Öyle çuvalıyor ki sıkılmadan Suriye sınırında Kürtler yerine IŞİD tercihini politik olarak itiraf etme aşamasına geldi. Türkiye Kürtlerin güçlenmesini kendi içsel tehdit olarak görürken; aslında kendi iç sorununu imkar ederek, kendi içine tehlikeyi nasıl aldığının öteki travmasını yaşamaktadır. Ayrıca farkında olmak istemediği de “Fetihci Yeni Osmanlı siaysal islamın” iflas etiğidir.
Demek ki; kağos hep kayganlık yaratır. Son Ortadoğu oyunu bize şunu yaşatıyor: Ayni sistemde olsa da: Bölge kaygan bir zemine sahiptir. Buraya girildiği zaman ise: nerde durulacağı belli değil. İnanmazsanız ABD ırak işkali ve Suriye müdahalesine bir bakın; dün terörist olarak suçlanan Kürtlerin nereye geldiğine bakın. Dün “muhalefet” olan IŞİD son noktası veya “bitiyor” denilen Esatın ayakta duruşu hepsi birlikte yaşanıyor. Olmaz denilen İsrail Sunni eksen kucaklaşması da başka bir gerçeklik. Peki bunları okurken neyi yakaladınız?