Seçimler halkımızın genel hoşnutsuzluğunu gösterdikten sonra aslında hoşnutsuzluğun genel olduğunu anlamayan da anlamış olmalıdır. Öyle olunca hem siyasi cambazlar, hem onlarla rekabette olanlar hem de gerçekten değişiklik isteyenler bir şeyler olması için gayrette görünüyorlar ancak değişiklikle nerelere varılması gerektiği hakkında fikir olsa da engelleri aşmak için yol yöntem bilmek ve o yol ve yöntemleri uygulatmak meslek erbaplarını seferber etmeyi gerektirir.
İlk kısım bir koalisyon olsun ben de yer alayım diye fırsat yaratmak isteyenler olsun. Onlar eskiden olmayan boş lafları sıralayıp takvime bağlamayı ileri sürerler ve değerler bilinirse yeri kaparlar. Elde zaten bol malzeme var eski koalisyon protokolleri ve hükümet programları onların rehberi olur. CTP’nin açıkladığı ilkeler manzumesi karşılaştırılsın ne dediğim anlaşılır. Buna sek ve iddialı deyimlerle takvim kokusu verenler bunlardan biri olduğu gibi bu kısımda değil gerçekten yolu belirleme çabasında olanlardan da olabilir. Birisi iyi niyetli diğeri kurnaz olsa değişen bir şey yoktur. Sonuç ayni olur.
Siyasi partiler yasasını ele alışları genel karakterlerini açık eder. Bakın bir milletvekili nedir ve ne gibi hakları var olmalıdır sorusunu sormadan, siyasi parti nedir ve ne olmalıdır sorusunu sormadan eşitlik kalmadı deyip yasayı iade eden bir cumhurbaşkanı ve seçim destekçisi durumun anlaşılmasını sağlar.
Siyasi partiyi parti saymak için varlığını gösteren eylemlerini değerlendiren hiç bir kriter düşünülmedi, onun yerine siyasi parti sayısını medya enflasyonu yaratan tutumla yaptıkları gibi arttırmayı getirecek şeylere karar vermiş görünüyorlar.
Bunların temellerini atacaklar sonra kaldıracak bir basireti bekleyecekler.
Siyasi partiler yasası derken seçim yasası değişecek ve yeni dalaverelere yol açacaklar.
Siyasi partilerden üçlü kararnamelere karşı olmadığını söyleyen yok ama protokoller ve programlara girse de elleyen olmadı. Şimdi takvimli olacak, takvim tutmazsa koalisyonu bozacak biri çıkacak diye bekle dur. Eroğlu, koalisyonumuz program aldıydı ama ortağımız ağzını açıp istemedi dediydi, anımsayınız. Polis de programlara girdi idi, sonuçta orada kaldıydı. Şimdi girecek ve arkasına bu ilkedir diye damga mı vuracaklar. Yoksa bir yılda deyince ortaklardan biri hemen yoksa koalisyon biter deyip hükümeti bozacak mı? İnanır mısınız?
Şimdi hükümet ilkelere bağlanıyormuş ve ilkelere uyulması sağlanacakmış! Olsun. Amin diyelim ama üçlü kararnamelere uygulama yasağı yok ve hiç bir ciddi kritere bağlanmamış siyesi atamaların kriterlere başlanmadan doldurulmaları halinde bekleyin de kriterlere kadar boş bırakmamak için dolduralım dedikleri kadroları bundan sonra siyasi atama olmayacak onun için öyle bırakalım sonra kriterlere göre icabına bakarız dediklerini düşünün bunun ne yararı olacak!
İşin esasını idari bilimler mesleğini bilenler bilir. Taylorizasyon ile iş tanımı ve eğitimi, Fordizm ile üretim ve eğitimi başlatılmalı ve sürekli kurmay personelle kendi kendini denetleyen, şeffaf ve hesap verir bir sistemin kurumlarını oluşturmalı ve işletmeli…
İdari hukukla idari bilimleri karıştırmamak gerek. Biri diğerini destekleyen iki disiplinden bahsederiz. Her memur elinde bir not defteri ile her yaptığını kayda geçirmeli, elinin altındaki güncel halde tutulmuş manüelini sürekli kullanıp karşısına çıkan her sorunu amirine gönderip uygulamanın düzeltilmesi sağlamalıdir. O kadar ki hiç bir insan devlette bir işi olunca bana başka başkasına başka muamele ettiler veya GEÇEN Ay geldim başka muamele yaptılar diyememeli veya derse hemen kendisine yazılı mevzuat gösterilerek açıklama yapılmalıdır.
Yönetim etkin ve verimli şekilde çalışmazsa tepedeki ahkam kesse ve ilkelerden bahsetse ne yazar!
Bal ormanından sonra alıç ormanı da oluşturulacakmış! Örnek olarak izleyelim. Bal ormanından balcılar ne buluyorlar, harnıp ve zeytin ülkesi olma iddiası ne oldu? Kim bu iddialara fonları yatırdı? Soran olmadıysa bal ormanından hayır mı gelir?
Karpaz’a gelecek için çok gerekli koruma sağlanamadı, şimdi saldırı şiddetlendi. Altınkum sahili tehdit altında kaç üst kademe bunun arkasındadır. Bakacak olan var mı? Yoksa Girne imar planı gibi saldırılara açık kalacak mı?
İdare imar planı veya bal ormanı gibi projelere her sorunu öngörüp yanıt veren raporlarla sahip olunur. Onun için atmasyon iddialar yapılır yapılmaz, yetkililer yıllar öncesinde raporlaşmış ve en üst mertebeden kararları alınmış, uygulamalarla desteklenmiş görüşleri hemen açıklarlar ve susturucu olurlar.
Var mı açıklama? Tabii ki gene sivil toplum ayağa kalkacak ve zorluklarını da görüşülecek.
Gerçekte ise görevli yüksek mevkilerin görevi derhal açıklama yapmak için programlar ve raporlar hazırlamaktır. Görüşler hazırlayıp gündem olan bir konuda elinin altında bunlar olmayan bir müdür müsteşar partili ise partisini rezil eder. Başka işe yaramaz.
Yasaları bırakırsak, kuruluşlarda bırakalım da yeni seçilen idare kendi çalışma arkadaşlarını seçsin demek gelenektir ama aha seçtikleri hangisi siyasilere yeni ufuklar açan görüşler hazırlar?
Partilere devlet yardımı çok ciddi bir konudur. Bizde bakın nasıl ele alındı? Akıncı kendine seçimde destek vereni sırtardı, borcunu ödedi dediler; isleri ele alış da kendimizi ele verir. Girne’de yüksek bina olmasın dediler ama alçak binalarla da içinden çıkılmaz karmaşa yarattılar. Selden batıp çıkan, trafiği işlemez zavallı bir köy… Nasıl olursa olur işte. Şimdi akıllılar yüksek olsaydı bu kadar sıkışıklık olmazdı diyorlar, hesaba bakarsan öyle de görünür ama sıkışıklık olmaması için Girne’yi yıkıp baştan yaratmak gerek.
Sanırım bu kadar yahu bizden! Başkalarını beklemek gerek galiba çünkü halkımız devlet destekli bol partili demokrasiyle yazboz tahtalığını yaratacak halden çıkamadı. UBP KOALİSYONU