yaklaşımlarÖzkan Yıkıcı“Dokunmayın aslanlarıma”! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

“Dokunmayın aslanlarıma”! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İlgili makale başlığı bana ayit değildir. Geçenlerde kaybetiğimiz önemli Türkiye aydın, sanatcı ve sosyalist çetin Altana ayitdir. Çetin Altan hapisaneye düşer. Nice gazeteci ve benzeri kesim konuya duyarsız kalır. Altan mapustan çıktıktan sonra konuyla ilgili bir yazı yazar. Yazının da başlığı mizahi içerikle gerçekleri vuran bir başlıkla yapılandırır. Yazı Başlığı “Dokunmayın Aslanlarıma” olup, gelen aydın ve sanatcılara karşı baskılara, sesiz kalan “meslektaş ve aydınları” vurucu mizahi uslubu ile epey hırpalar. Hem Çetin Altanın anısına, hem de benzer günümüz  “aslanlarını” düşünüp, başlığı onun yaşanmış birikim deneğiminden alıp, yazımın başlığına da koydum….

Gerçekten Çetin Altan yazıları ve mücadelesi ile oldukça geniş bir birikim ile dünyaya veda çekti. “Enseği karatma* Hayalimdeki ülke bu deyildir” sözleri oldukça anlamdlıdır. Pek de bilinmeyen;  ancak zamanında çok etki yapan “Dokunmayın Aslanların” da aslında yerine tam oturma bakımından da önemlidir. Zaten insanı deyerli kılıp ölümsüz yapan olgulardan birisi de kitap gibi söz edip bir cümleye sığdırtmaktır! Gerçekten günümüz “aslanlarda” nedense gerçeklere dokunmaktan hep kaçarlar. Onlar kendilerini dokunulmaz kılıp, kul gibi kalemlerini kulanıp, “aslan olduklarını” hep posmoderinleştirip, popilist gülücüklü yüksek sesle haykırırlar. Oysa “aslanların dokunmadığı gerçekler” yarın dönüp kendilerini vuracağını hiç düşünmezler. Onlar “dokunulmayacak kadar aslandırlar”! Köşeleri, kazançları ve şovları ile imajlı ünvanlar sanki biryerlere dokunmayarak “dokunulmayacak aslan” olduklarını inanmaya başlarlar…

Dokunmadan aslanlarımıza yine de biz konulara dokunarak yazımızı geliştirelim! Artık içeleşip yerine göre “Güvenlik, stratejik, anavatanımız, garantörümüz” gibi sıfatlarla yaşadığımız Türkiye seçimleri artık gün sayıyor. Hat da: buradaki TC yurtaşları çoktan oy kulanmaya başladı. Ama bizim “aslanlar” resmi ekseni kırıp gerçeklere ulaşmaktan hep sakınırlar. Önemli ders alıcı açıklamaları bilimsel görüntüleri dahi yazmaz, haberleştirmezler! İşte çarpıcı ve gerçekten sosyolojik, siyasal, piskolojik ve kamuoyu bakımından ibret verici bir bilgi:

Ankara katliyamını duyup, ben de Kıbrıs kitlesine indirgeyip yazdım. Etrafta epey belge uçuştu. Brakın Türkiyeyi; dünya medyası dahi belirli paydaşlıkla uçuşan bilgilerle konuda odaklaştırıldı. Devlet yönetim biçiminden Ortadoğu projeli olguların bir birikimi olan patlamada neararsanız varmış; ama bunlar hep bir tarafın sanki ortak ortaklaşmış meyvesi gibi Ankara katliyamı yaşandı. Fakat adeta Türkiye algı şeklini anlatan bir de araştırma etrafa yayıldı. Onca karmaşada bence bu bilimsel bakımdan tam deyerini bulamadı!

Araştırmaya göre: Türkiyede yapılan ve bildik “Gezici şirketin anketine”  dayanan sonuçlar çok düşündürücüdür! Tüm Resmi AKp veya TC devletli yayınlar dışında herkes eylemi IŞİD milatanının yaptığını* Bunun da öncelikle gösere gösere tüm devlet birimlerinin içinden akarak geldiği bulguları havada uçuştu. Sadece Türkiye yandaş medya ile Devlet organları pek görmek istemedi! Anketin can yakan bulguları ise şunlar:

Türkiye kamuoyu araştırmasına göre; katılımcıların Y.28 kesimi olayı PKK yaptığına inanıyor* Y.24 IŞİD örgütünü işaret ediyor* Y.14 kesim ise klasik “dış güçler” dedi* Y.10 <AKp derken, daha alt oranlı “Erdoğan veya HDP” dahi demekteydi! Bu kamuoyu resmen olay ile gerçeklerin kitlesel karşılığının bir imgesi.

Uygulanan yasakların, yandaş medya oranının Y.70 cıvarında olma gerçekleri de vardır. Çünkü tüm göstergelere karşın, Davutoğlu ile Erdoğan PKK veya DHKPC işaret etmeleri dahi, onca bilginin önğnde karşılık bulma olasılığı oldu. Bunu önümüzdeki günlerde seçim sonuçları ile oluşacak kitlesel karşılıkta, savaş isteyen kitle sayılı sonuçla da karşılaşacağız!

Kimse merak etmesin: özelikle Kuzey Kıbrıs “aslanlar” bunu hakaret sayıp, şükranı örtme korkusu ile pek dikate almadılar.***

Başka bir Türkiye rengi: Gezi Parkı direnişini hepimiz şöyle veya böyle duyduk. Ama herhalde eyer hukukcu değip de mesleki hukukcuları düşündürecek, doktorları da yeniden dikate çağıracak şu mahkeme kararı oldukça önemlidir! Sırf camide yaralı insan tedavi yaptı diye doktorlar hapse mahkum edildi! Nedersiniz bu mahkeme sonucuna? Yoksa; bunu konuşup, yazarsak, post mu delinir? Gerisi size kaldı.

Bir de israilden name okuyalım: İsrail başbakanı öylesine bir Filistin paranoyasına girdi ki: “Nazilerin gazoldaları tetiklemesini; Filistinli Hüseyin müftüsünün” yaptığını vurguladı! Burada da sözler pek yankı bulmadı. Elbet belirli dönemlerde Almanyadan kaçan Yahudielrin Filistin topağına gelip devlet kurmasına karşı olanlar vardır. Bunları tutup da Nazizim le bütünleştirmek kadar hastalıklı bir kafa olabilirmi? Ama hep gerçekler siyasal örtülerle yalanlarla bezenip idolojikleştirilip “kahramanlaştırma veya marazileştirme” yapılsa; sonuç böyle acı olur.

Haydin Aslanlarım size yine de dokunmayacam.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin