Türkiye’deki AKP hükümeti son zorladığı seçimlerde aslında en fazla oyu sırf istikrar sözü ettiği için aldı. Ama yedi aydır da gerek Tayyip Erdoğan’ın gerekse Hükümet Başkanı Davutoğlu’nun ağzından “Savaş, Operasyon, Haddini bildirme” lafları hiç eksik olmuyor. Yedi aydır Güneydoğu’ya bu kafa yapısıyla kan kusturup ortalığı Diyarbakır dahil, savaş alanına döndürdüler. Top ve kurşun mermisi girmemiş ev bırakmadılar. Bu arada hadlerini aşıp Suriye ile ve de en büyük sorun olarak da Rusya’yla başları belaya girdi. Rusya’ya Hatay’da hava sahasını ihlal etti diye bir savaş uçağı düşürdüler. Ve savaş hali devam ediyor. Tahir Elçi öldürülünce o sırada Balıkesir’de konuşmakta olan Tayyip Erdoğan, hala daha operasyonların devam etmesinden ve operasyonların başarıya ulaşmasından bahsediyor. Gerçekten de operasyonlar başarıya mı ulaştı, yoksa Kürt halkı bu operasyonlarla daha da travmaya uğrayarak, barış yerine bölgedeki kin ve nefret daha mı yayıldı? Bana göre çözümsüzlük, uyuşmazlık, kin ve nefret daha da yayıldı. Silvan’da, Suruç ve Diyarbakır yöresinde yapılanlar, bu arada “Tekbir, Allahü ekber” diye tekbir getiren birçok Isid giyimli ve suratlı insan, devlet gücü diye yöre halklarına kan ve acı getirmekten başka birşey yapmadı. Kaldı ki bu sırada, Hatay Bölgesi’nden Suriye’ye binlerce Türk asıllı insanın geçerek bölgede şiddet ve sorun yarattıkları da konuşulmakta. Yani bir bakıma bölgede provokasyon yaratarak Suriye ve Rus kuvvetlerinin Türkmenler üzerine saldırmasını sağladılar ve şu anda Türkmenler de Suriye içinde geriye çekilme durumunda. Belkide sorun yaratarak büyük güçlerle birlikte Suriye’ye müdahale başlatmaktı amaçları ama görülen o ki Rusya da mukavemeti ile bu müdahaleleri engelledi veya okları şeriatçı güçlere, en başta Isid’lilere yöneltti.
Pek tabi ki Putin rejimi ve de Putin’in tiranlıklarını da onaylamak gerekmez. Putin de oldukça suçlu. Fakat başından beri Orta Doğu politikalarında Türkiye haklı mı diye de sormak gerekiyor. Putin’in de birçok politikalar keyfi ,müdale ve baskılarıyla, ülkesindeki insan hakları ve demokrasiyi ayaklar altına alan davranışları benimsenemez. Ama bu kadar bozukluğa rağmen Putin andlaşmalara göre Suriye’de, tiran olmasına rağmen Hafız Esad’a destek verip onun hukuksal desteğini almış, hatta varolması da hukuksal Suriye’de. Türkiye ise Suriye’ye girmesi durumunda karşılık görecek ve kendinin yaptığı gibi hem ordusu hem de hava gücü büyük zarar görecek. Zaten Rusya artık misillemeye hazırlanıyor. İşte bu yüzden Türkiye Suriye topraklarında hem Isid hem de Türkmenler içinde birçok militan bulundurmakta. Resmen kendisi müdahale edemiyor ya? Ben geçmiş diplomaside 2002 öncesinde Türkiye’nin şimdikinden daha da başarılı olduğuna eminim. Hiç olmazsa geçmişte, Askeri vesayet rejimine rağmen(Onu da onaylamıyorum, onun da çok büyük hataları ve Türkiye’nin parçalanmasında katkıları oldu) Türk dışişleri diplomasisi, aynen AKP ve Tayyip gibi davranmayarak, taraf olmamakta, diplomatik ilişkilerle birçok isteğini yerine getirmekteydi. Örneğin ben Mavi Marmara Gemisi olmasa ve yine “Van Münüt” olayı ile ilkişkiler bozulmasa, Gazze’deki ve de işgal edilmiş Filistin topraklarında birçok ölümün ve olayın da önüne geçilebileceğine inanıyorum. Erdoğan’ın fevri çıkışları maalesef diplomatik hataları da getirerek, taraf tutan Türkiye, taraflar arasında nefret uyandırdığı için, olayların önüne de geçemedi. Sonuçta Lübnan’da, Gazze’de ve Batı Şeria’da Lübnanlılar, Araplar yalnız kaldılar. İsrail’de üzerinde baskı hissetmediği için daha fazla insan öldürdü ve baskı-şiddet uyguladı. Şu anda Türkmenlerin de durumu aynı durumda. Onlar da göç yollarına çıkmışlar.
Dün Tahir Elçi cinayeti olmadan önce Elçi’nin söyledikleri oldukça önemliydi. Verdiği mesajda Elçi, operasyonların ve ölümlerin durmasını istiyordu. Ansızın senaryo olduğu belli olan sahte bir kovalama saldırısıyla, zavallı Tahir Elçi, barış talep ederken orada acımasızca öldürülmüştür. Tahir Elçi öldürülmüştür ama Türkiye’de barış da katledilmiştir. Aynı zamanda Rusya ile ilişkiler çok kötü bir safhaya girmektedir. Belli ki Suriye topraklarında Rusya yaptığı saldırılarla Türkiye’nin birçok planını engellemiştir. Türkiye’nin, görülen o ki , bölgede Şeriatçı güçlerle büyük bir teması bulunmaktadır. Başından beri Suriye’deki tiran rejimini devirmek için alternatif olarak Türkiye de şeriatçı gericileri ve Işid’i desteklemektedir. Rusya ise Suriye’den yana ağırlığını koyarak, Şeriatçı güçlerin güç aldığı kanalları bombalamaktadır. Aslında Türkiye, sırf hava sahası ihlal edildiğinden dolayı değil, birçok planını engellediğinden dolayı Putin Rusyası ile çatışma içine girmiştir. İşte olayların gelişme durumu da buradan kaynaklanmaktadır. Rusya ile çok büyük miktarda ekonomik ilişkisi olan Türkiye’ye, Rusya, aradaki ihtilaftan ötürü ilişkilerini kesmeye ve ambargo koymaya başlamıştır. Belli ki önümüzdeki sene Türkiye ekonomik olarak oldukça yıpranacak ve içte de üreticiler şikayet etmeye başlayacaktır. Türkiye zaten çevresiyle tüm ilişkilerini şu anda kaybetmiş durumdadır. Ne batıda ne de doğuda iyi ilişkisi olan bir ülke kalmamıştır. Bu sorun elbette ekonomik ilişkilerine de yansıyacaktır.
Ta başından hatalar yığını bu durumu yaratmıştır. Ne “Van Münüt”, ne Mavi Marmara, ne Muhsi Olayı ve Mısır darbesi, ne Işid’in desteklenmesi olayı ve Orta Doğu’da taraf olma olayları doğruydu. Türkiye kendi topraklarında demokratikleşme ve diplomatik kulislerle Orta Doğu’da belirleyici olabilirdi, onca dost ülkeyi de yanında kaybetmezdi. Türkiye’de şu anda bir akıl tutulması yaşanmaktadır. Adeta ruh hali bozulan bir insan gibi, Türkiye de hem kendi içiyle hem de dışıyla mücadele ve çatışma halinde. Terapiyle iyileşmesi gereken bir hasta misali, Türkiye’nin demokratikleşerek halklarıyla kucaklaşması, komşu ülkelerde taraf olmaya son vermesi ve hem içte hem de dışta barışı gerçekleştirmesi gerekiyor. Türkiye şu anda bölünme tehlikesi altındadır. Bu hasta ruh hali Türkiye’yi bölebilir. Türkiye şu anda rasyonalizmden uzaklaştığı için parçalanabilir. Türkiye’yi bütünleştirecek olan Yurtta ve dünyada yapacağı sulh ve kendi içinde demokratikleşmeyle mümkündür. Türkiye toprak parçalanmasından da önce kendi insanlarının beynindeki bölünmeyi engellemelidir. Türkiye halkları İzmir’den Diyarbakır’a kadar kucaklaşmalıdır. Türtkiye kendi halklarıyla kardeşçe kucaklaşırsa bölünmeyi ve parçalanmayı engelleyecek.
Türkiye’nin acil kardeşliğe ve barışa ihtiyacı var…