Epey zamandır özelikle Türkiye seçimleri ile ayni eksenli bölgesel politik oyalanmalarda buluştuk. Sonuçta Türkiye seçimle birlikte daha güçlü İslam sentezli sosyolojik bir adımla bu dönemi kapattı! Yorum ve gelişmeleri zaten epey zamandır yapıyorum. Tekrarını etmeyecem. Yoğunlaştığımız gündem nedeniyle de öteki gelişmeleri adeta göz ardı yapmak zorunda kaldık. Elbet Kıbrıslıca siaysetin bu durumları fazlaca tındığını da belirtemem. Çünkü onca Türkiyeleşme karşısında yine de ilgili seçimleri bir İngiltere basını kadar, Kuzey Kıbrıs basını yer vermedi! Bu paradoksu acıtacak ders gibi yeri geldikçe tekrarlayacam. Neyse: şimdi biraz ertelediğimiz Ortadoğuya doğru yönelelim.
***
Ortadoğu şöylesine ötelediğimiz dönemdeki yerinde değildir. İtifak girişimlerinden, yeni stratejik hamlelere dek birçok senaryo peşpeşe gündeme gelip gitti. Buarada özelikle Kürdistan bölgesi adeta sarsıntılarla bölgeseleşme yerini almaya devam ediyor. Fakat bir kanayan yara hala gündeme gelmeme dayatması gibi direniyor! Sudilerin aylardır bonbaladığı Yemenden söz ediyorum. Buna da makalenin ilerlemesinde yer verecem….
Suriye oynunda biz Türkiye ile odaklaşırken, birçok hamleler yapıldı. Bunun uluslararasılaaşan en önemli birisi de Viyanada yapılan toplantı oldu. Rusların müdahale ile Suriye taşları oynarken, Sudilerin “istemezum” direnci de kırılıp, iran da sonunda bölgesel etkisine bağlı olarak toplantıya katıldı. Böylelikle bölgesel oyuncular ve uluslar arası güçler Suriye savaşında olduğu gibi genel politikada da buluştular. Şimdilik toplantıda olmayanlar, Suriyede çarpışan ve devlet olmadıkarı halde devlet gibi davranan örgütler olmaktadır. Bu toplantının dahi nasıl zorlamalarla yapıldığı da malumumuzdur. Gelinen nokta ise; artık ısrarlı Esatın gitme dayatmasının mümkün olmadığı gerçeğine gelinmesi durumu oldu.
Herkes kendi kartıyla hem diplomasi hem de savaş alanında kozlarını oynarken, özelikle itifaklarda da değişken çıkarların çatlaklıkları da yaşanıyor. Bunu yine Türkiye kürt ekseninde direk yaşamaktayız. TTürkiye kazanılan seçim le belli ki işler daha da karışacaktır. Çünkü: Erdoğan yelpazesi batının itifak ekseninde olan PYD örgütünü kabulenmeme biryana, onlara saldırılar dahi yapıyor. Biranlamda; ABD Suriye içinde destekleyip etkin olan Kürtler le öteki itifak merkezi Türkiyenin karşıt olma ikilemi yaşanıyor. Dahası: PYD ile ABD iyi ilişkiler kadkar, ayni örgütün Rusya ve Çin le de gayet normal ilişki dönemine gitmesi; politikası ile itifakcıları ile ters düşen Türkiye daha bir sertleşme eyliminde. Bu bilgi dahi, nedenli kaygan zeminin olduğunun en net göstergesidir.
ABD hep isteyip, silahlandırdığı kesimelrin, şimdi karşıta dönüşüp tehdit olma gerçeği ile yeniden yakın bulmada Kürtlere yaklaşırken; Bölgesel “Yeni Osmanlı” stratejisinde olan AKP ise resmen buna engel olacak ikinci gücü istemiyor! Giderek Türkiye Kürt ekseni bölgesel bir krize doğru da kaymaktadır. Halbuki Suriye politikası olanların Esat ve Rojova kantonal yapılar dışında net olarak geride IŞİD kalıyor ki bunu da isteyen şimdilik pek yok! Tabi Türkiye kuşkuları biryana itilirse!****
Suriye gelişmelerle artık “Esat gitsin” dönemini şimdilik kapatırken, yeni eyer oluşacak olursa Suriye gerçeğinde de Kürtler de vardır. Oysa hala AKPli Türkiye herikisini de hala karşıt ve yok sayma eylimindedir. Giderek karşıtları de kendi kafasına göre ortaklaştırmaktadır. Belli ki Suriye kağosu kendine has diplomasi ile yaşanan çatışmaların ışığında, yeni oluşum sancılarını yaşamaya devam ediyor!***
Yukarda belirtiğim gibi; Ortadoğuda bölgeseleşen yangınların birisi de Yemende yaşanıyor. Sudilerin istemedikelri Yemende kazanmakta olan Husileri durdurma adına yaptıkları müdahale ile, Yemen iç savaştan bölgesel karşıtların hesaplaştığı bir ülke haline geldi. En garipsenecek davranış da Sudi Arabistanın olmaktadır. Demokrasinin desi olmayan, şeryatın en yaman uygulayıcısı konumundaki Sudielr; yemen “demokrasisi” gibi, garip bir laflar ediyorlar. Yine bu lafazanlığa iran karşıtlığı ile de mezhepcilik ile batıcı kul olmanın silahını da çekinmeden ateşliyor.
Daha rezilce davranış savunusu ise: Yemenin iran müdahalesinden şikayet etmesidir! Halbuki Yemene bonbalama ile iç savaşı kaybeden mütefikini iktidara oturtma amacıyla girişim yapan, bizat kendileridir. İşin içinde Sudielr ve bazı Körfez ülkeler olunca da; öyle kirli savaş yöntemleri olmadan olmazdır elbet. Hastahaneden çocuk evlerine varan bonbardımanlarla bu savaş yürütülüyor. Irakta, Suriyede ve hat da Afkanistanda dünyanın düşman ilen etiği Elkaydeciler, Sudilerin desteği içinde Yemene girip kendi yandaşlarının yanlarında savaşıyorlar. Kutsal İslam hedefini suni şeryatcı cihatcılar ile moderin ABD silahları ile sürdürüyorlar.
Yoksul Yemen Sudielrin müdahalesi ile cayır cayır yanıp, ısrarla selefilerin veliyahtının yönetme girişimi acımasızca sürüyor. Şimdilik dünya onca girilen bataklıklar nedeniyle bu alana fazla ilgi göstermiyor. Oysa şu ilginç paradoks yaşanıyor: dün ABD insansız uçakları Yemende Elkaydecileri vururken, bugün ayni kesim, Sudilerin Yemende istenilen liderin iktidarı için birlikte yeni yönetime karşı savaşıyorlar! Bu mesaj, Ortadoğu aşmazı ile kaygan itifakların çok ironik bir gerçeğidir.
Kısaca: Ortadoğu bataklık ile sorun üretmeye devam ediyor. Bölgeye her giren Uluslar arası güç, oldukça sancılar yaşıyor. Planlanıp şimdi iranla devam edecek olan meşur bOP Suriye bataklığında ameliyat edilip yoğun bakıma sokuldu. Bölgesel Lider Türkiye ise şimdilik fetihcilikten kürt kartını engeleme noktasına düştü! Heran ne olacağı netleşemeyen bir savaşlarla, diplomasi örgüsünde işler dönmeye çalışıyor. Bakalım Ortadoğu yarın için bize neleri yazdırtacak.