yaklaşımlarÖzkan YıkıcıParis katliamının uyardıkları! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Paris katliamının uyardıkları! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Fransa’nın başkenti önemli bir saldırılar zinciri sonucu, korkunç katliam yaşadı. Yer Fransa olup da mesaj oldukça siyasal merkezli oturunca da; tepkilerin daha baştan söylemsel karşılığı da sert olmaya elbet namzetti. Tekrar edecem: yer Fransa olup da konu saldırı olunca gerçekten gündeme bomba gibi düştü. Hâlbuki kısa zaman önce ayni derecede çok değişken saldırılar olmasa da; Beyrut saldırısı da sayısal olarak yakın ölüm sonuçları yarattı. Fakat ayni tepki biryana, nedeni dahi fazla tartıştırılmadı. Çünkü: bir taraf Fransa olup metropol merkezli ülke olurken, Lübnan saldırısında hedef Hizbullah örgütü olup sistemin çoğu kesimlerince de sevilmeyen yapıydı! Oluşturulan bu farklılıklar, sonuçta olaylara bakışları da elbet değişken kıldı. Konu bir de başka açıdan incelenmeli; olay sadece Fransa merkezli, Paris sokaklı ve karşıt suçlama ile bırakılırsa; ilerde tetiklenecek politik fırsatlı hamlelere de kolayca kapılma tehlikesi de yaratacaktır. Tüm bunlar yine de Fransa’daki katliam ı hiçbir zaman saptırma sonucuna taşıyamaz. Ama olayın feci görüntüleri ve savrulan demeçler, adeta kimisine kendi siyasetleri için de tetikleme koşulu da getirdiğini, sakın ola gözden kaçırmayalım. Yoksa bundan önceki benzer olaylar gibi, yine kandırılma kolaycılığında savrulup gideriz!

Paris haftayı bitirirken biranda kana boyandı. Olayla birlikte epey çağrışım yapacak duygular da fışkırdı. Olayın insan faciası kadar, siyasal gelinen tehlike eylemini de işaret etmeye adaydı. Oysa yalnızca etrafımızdaki gelişmeler dahi, bizi çok çarpıcı uyarılarla uyarıyordu. Diyarbakır, Suruç katliamlarını kimse dikate almadı. Hat da; Erdoğan aşkı ile Kuzey Kıbrıs çevrelerinde olduğu gibi, görmezden gelinme çabası dahi oldu! Ankara patlaması ise travmalarla dolu bir gündemleştirme haline sokuldu. Oysa ölüm sayısı dahi yüzü geçen çok önemli bir siyasal katliamdı! Brakın konuyu genele yaıp uyarı dersi almayı: resmen AKP çevresinin yaptığı gibi “kandan oy artışlı siyasal faydacılık” yelpazesinde konuyu kulandılar. Suçluları dahi öteki karşıtlara yayarak, olayı yapana kesmeme tavrı dahi gösterildi. Yasaklarla bilgileri örterek, siyasal pranoyal rolunu oynadılar. Olmadı mı: Lübnanın Beyrut Başkentinde Hizbulaha karşı ayni yapı imtihar saldırısını yapıp epey kan döktüler. Nedeolsa katledilenler Hizbulah yanlıları olduğu için, başta saldırıya uğrayan ülkeler dahi gereken sert demeçleri dahi vermediler. Lübnan acıları yükselip ağıtlar söylenip, insanlar IŞİD gibilerine karşı öfke biriktirirken; birden bukez Fransanın Başkenti Parisi vuran katliam zinciri eklendi. Bukez yer bne Ankara nede Lübnandı! Merkezi kapitalist ülke Fransa olup, savaş çığlığı basıp, girdiği Suriye savaşında, beslediği örgüt olan IŞİD faturasının bedelini sokakta ki insan ödüyordu!

Konuyla ilgili mutlaka daha elde edilecek çok bilgi gereken konumlar vardır. Bunlar önceki deneyimlerin de dersi olmaktadır. Siyasal söylemli olayı kulanma ile gerçeklerin bazen örtüşmeyeceği davranışlar veya algılar da mümkündür. Unutmadık: Reyhanlı saldırısnda bir ağızdan “Esat” söylenip hemen askeri hareket talepleri yükselirken; çıkan yeni bilgielrle olayın nedenlerinde hem resmen ihmal ve saldırıyı desteklenen kesimelrin yapması ile, yasak getirilerek konu beleklerden sildirtildi! Benzer olayı Diyarbakırda yaşadık. Suruç olayında ise; olayı yapan örgüt ve yine açık açık göstere göstere olma nedenler konu edilip hamle yapma yerine; resmen PKK saldırısı ile fırsat başka yere yöneltilip, olayın özü kaybetirildi! Ayni benzerlik Ankara olayında oldu. Hat da: hükümet yetkilileri ve Erdoğan olayı yapanı ve olayda saldırıya uğrayanı anlatma yerine, karşıt düşman ilan edilenlere saldırarak, konuyu seçim oyuna devşirdiler. Doğrusu bu anlatılanlar da nasıl olay dehşeti ile provakasyon kokan gerçekleri nasıl kolayca saptırmaların kanıtları olarak kafamızın biryerine koymamız gerektiği de anlaşıldı!

Yetmedimi: Meşur ikizkula saldırıları, yani “11 Eylül” olayını anımsayın* Onca dehşetin içinde konu nasıl kulanılıp BOP projesini Yürürlüye koyduklarını da yaşayarak dersini aldık. Nitekim bu olayın her bilgisi, bize aktarılıp siyasal hedefleştirenlerle nasıl çeliştiği bulgular artık yatsınamayacak kadar netdir! İsterseniz tarihe de göz atalım: ikinci paylaşım savaşına ABD girmek için göz göre göre Japonların deniz üstünü imha edip binlerce insanı yok etmesine siyaset adına nasıl olanak sağladığı belgesi de önemlidir. Çünkü: ABD halkı savaşa girmek istemiyordu. Oysa ABD askeri makinesi savaş istiyordu. Kamuoyunu hazırlama da böylesi dehşetli bir saldırı gerekiyordu! Buda böyle gerçekleşip, halkı savaşa girmeye ikna etti. Ayni durum BOP Porjesi veya Avrasya stratejisi için “Buşa saçmalıyorsun” denilmiyormuydu? Sonra: 11 Eylül ile saçma denilen siyasetin nasıl kaçınılmaz kılındığı durumu da direk yaşadık. Onuniçin; Fransa olayının dehşeti kadar, Emperyalist siaysetin bu olayı kulanıp, tıkanılan Suriye ve özde genel politika için hamleler haline dönüştürme öteki gerçek de sırıtıyor. Hele; daha olay duyulurduyulmaz Erdoğan Havuz Medya “kara hareketi” seslendirmesini hemen yükselti!*****

Ben Fransa saldırısnı duyarken birden aklıma Henkdintın geldi! Ozaman saçma denilen 93 makalesinin şimdi nasıl pratikte olduğunu görüyorum. Medeniyetler çatışmasının yaşanmakta olduğu süreci yaşıyoruz. Yine bilimci meşur Frankeştayını anımsıyorum: Emperyalislerin kendi yaratığı IŞİD gibi yapıların nasıl timsah olup kendilerine de yöneldiğine tanık oluyoruz! Çok daha yakını düşünüyorum: “Kemali, Köprülüğü, Özsağlamın” Suriye söylemleri ile Türkiye referanslı övgülerini de kulaklarım hala çınlayarak tetikliyor! Suriyedeki tıpkı “afkanistan, ırak” gibi ordaki yapıları bize “özgürlük, demokratik” diye yuturulma çabaları aklıma geliyor. Bereket; hala akıl tutulmasına girmedim! Şimdi Tıpkı afkanistan “Elkayde ve Talaban”, ırakta benzer yapılar ve şimdi Suriye ile “Elnusra ve IŞİD” Farkenştaylı yapılar birer tarihi örneklem oldu. Hepsini sistem yaratıp “Demokrasi getireceği” vurgulandı! Ortadoğunun “bahar esintileri” olarak anlatıldı. Peki şimdi Fransa veya fark etmez başka ülkeler ısrarla Suriyeyi yaratıp kana boğut milyonları mültecileştirirken; besledikleri yapıların timsahlşmasına besin taşıyorlarken, birgün onları vuracağını nasıl görmediler? Yerine göre siyasal hamleler için kulandıkları bu timsahların, zaman geldikçe kendilerine de döneceğini, Elkaydeden Talabana hala örneklerini öğrenemediler mi? Yoksa bunları kuşkularla dolu sorgulardaki gibi “yeni hamleler için mi göz yumuyorlar”? Çünkü genelikle böylesi eylemler sonrası çıkan bazı belgelerde konunun bilinip göz yumulma tercihlerinin de yapıldığı da görüldü!

Yeni bilgilerle elbet olayın değişken yönlerini yazmaya devam edecem. Yalnız şu tartışmayı da konuya katmak gerekir: Suriyede IŞİD için tek açılış kapısı olan Ceraplus noktasının ele geçirilmesini Türkiye “Kırmızı çizgi” ilan ederek engeliyor! Böylelikle örgütün dıştan nefes alma borusu ayakta duruyor. Hat da; şimdilerde olay sonrası herkes masaya kendi siyasal kartını koyuyor. Katliam lar ve mülteciler insani dramlar yerine, siaysal kart olarak kulanılma utanmazlığı haline getirildi. Bunlar bize hep övülen Ortadoğu projesinin aynası gibi yansıtılan gerçeklerdir.

Konuyla ilgili size yorumlarınızda yardımcı olma bakımından “Radikal Gazetesindeki Pazar günkü Ayşe Hürün” makalesini de okumanızı öneririm. Birçok bilimsel olguyu buradan da yorumlarınıza yardımcı olacak şekilde öğrenme şansınız vardır.

Son bir anımla yazımı burada bitirecem: ikibinlerde bolca ABD ye giden gazetecilerden birisi hala benimle güzel ilişkisi vardı. Ayni günlerde aBd eski başkanlarından Kartır adamıza gelip bize “barış yardımcısı” olma amacında olduğunu haberleştiriliyordu! Ben arkadaşa “Şu Kartıra Brenziski ile birlikte hazırladığı Kontur gerila ve Yeşil Kuşak sorgusunu da yapmasını isteyecekmisin” diye sordum: Arkadaş yeni Amerikancı popilist gülüşleri ile “sen de neler istiyorsun* Adam bize çözüm için geliyor” deyip, yüksek sesle kahgahayı bastı! İşte kervanı biz bugüne hep böyle taşıyıp donayimler yaratık. Şimdi bu planların kağos bataklığında bedel ödeyerek bu stratejileri yaşıyoruz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin