“Bütçe mecliste görüşülmesine başlandı. Kurumlar üzerinden incelediğinde Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde oybirliği ile geçen kurumların bütçeleri gerçekten dikkat çekicidir. GKK, Polis ve Sivil Savunma (SS) Teşkilatı bütçeleri oybirliği ile geçti! Üçü de “savunma”(!) bağlantılı olunca, demek ki muhaliflerin söyleyeceği, eleştireceği bir konu olmuyormuş! Sivil Savunma Teşkilatının derin devletin bir yeraltı örgütlenmesi olduğu artık çok tartışılmıyor ama bütçesi Komite’den oybirliği ile geçirilmeye devam ediyor…
Başsavcılık’ın 9.8 milyon TL, Sayıştay’ın 4.8 milyon TL bütçelerinin toplamı kadar 15.5 milyon TL Sivil Savunma Teşkilatı’nın bütçesi öngörülmektedir…
Sağlık için 289.8 milyon TL, Tarım, Doğal Kaynaklar ve Gıda Bakanlığı için 223.2 milyon TL ama GKK için 259.5 milyon TL bütçe ayrılabilmektedir… Bu hükümete göre sağlık, tarım, doğal kaynaklar ve gıda konuları demek ki askeri konular kadar değerli değil… Evet, bu savaş bütçesidir!
Bu hükümet yatırımlar konusunda da isteksizdir. “Teknik Teçhizat Alımları Projesi”, “Telefon Şebekelerinin Geliştirilmesi ve FTT Projesi”, “Klima ve Yedek Malzeme Alımı Projesi” ve “Telefon Santralları ve Sistemleri Bakım Onarımları Projesi” kalemlerine ödenek konması ile ilgili talepler konusunda, direk karar alınmadı. Eğer ilerde karar verilirse, Maliye Bakanlığı Bütçesi altında yer alan “Yedek Ödenek” kaleminden karşılanabilmesine karar verilmiştir. Bu, hükümetin telefon altyapısına yatırım ve/veya iyileştirme yapmayı öngörmeyerek, gizli ajandasında Telefon Dairesinin özelleştirmesinin olduğunun en önemli göstergesidir.
Medya sektörünün birçok sıkıntısı vardır, finansal olanlar da bunlardan en önemlisidir ama bulunacak çözümler onun bağımsız habercilik yapmasını engellemeyecek formüller olmaması gerekir. Komite aşamasında “Medya Sektörüne Yapılan Transferler” kalemindeki 900 Bin TL ödeneğin, 600 Bin TL artırılarak 1 Milyon 500 Bin TL’ye yükseltilmesine de karar verildi. Böylesi ödenekler kurumlara, iktidarların, hükümetlerin daha fazla baskı yapacağı araçlar sunması açısından çok ciddi riskler taşımaktadır. Tüm basın yayın organlarının eşit yararlanabileceği, ucuz gazete kâğıdı sağlanması, vergi ve diğer mali konularda iyileştirmeler gibi alanlar yerine, direk mali yardım konusu, “yandaş medya” yaratma algısını da yaratmaktadır.
Bunun yanında kadro artırım detayları da dikkat çekicidir! Komite aşamasında Cumhurbaşkanlık personel sayısı 113’den 121’e çıkarılmasına, Başbakanlık personel sayısının da 94’den 129’a çıkarılmasına karar verildi, ödenekleri için de bütçede düzenleme yapıldı. Bir yandan tasarruf konuşulurken, Telefon Dairesine yatırım talepleri “yedek” ödeneğe havale edilirken Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık personel sayısı şişirilmeye devam ediyor.
Ülkenin sorunlarının çözülmesi gereken yer olduğu iddia edilen Meclis’in bütçesi 20.9 milyon TL iken, sembolik olduğu, yasama yürütme erkinin olmadığı Cumhurbaşkanlığının bütçesi ise 26,9 milyon TL artı daha da personel artırımına gidiliyor!
Hükümetin niyetleri de ilginçtir. Yasa tasarısında “maaş nitelikli sosyal transferler ile Din İşleri, BRTK ve TAK’a yapılan katkılar dışında kalan cari transfer kalemlerinin ödenekleri aşılamaz” denmektedir. BRTK ve TAK’ın durumunu bir yere kadar anlam verelim ama Din İşleri’nin cari kalemlerinin ödeneklerinin aşılabilmesini öngörecek nasıl bir hükümet ile karşı karşıya olduğumuzu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Bütçenin diğer ilginç kısmı ise şimdiden 373.3 milyon TL iç borç öngörmesidir yani bugünden açıklanan bütçe açığı budur, sene sonu ne olur bilinmez!
Bunun yanından Türkiye’den gelen yardımların tümünün hibe olduğu gibi yanlış algının, bu taslak bütçede de hatalı olduğu net olarak görülmektedir. Türkiye gelecek yıl daha önceki borçlara ek olarak 475 milyon TL daha kredi verecektir. Türkiye’ye olan toplam borç katlanarak artmaya devam ediyor, kimin ödeyeceği ise belirsizdir.
Dış kredi ve iç borçlanma ile yaklaşık 800 milyon TL borçlanma öngörülerek 2016 yılının bütçesi “denk” yapılmıştır!
Tüm bunlar yanında bütçede %50’ye varan ödenek aktarma ve kesinti yapma yetkileri hükümete meclis tarafından verilmesi anayasaya aykırı ve meclisin kendi kendini inkârı demektir. Bunu kolayca ve tartışmasız yapmakla meclisin kendi varoluş nedeni olan bütçe yapma yetki ve görevini kabul etmediği anlaşılmaktadır.
YKP, hükümetin bu bütçe ile niyetlerini açık ve kapalı ortaya koyduğunu, kaynak yaratma iddiası ile yeni özelleştirmelere gideceğini, sağlık, eğitim gibi alanlarda yapacağı tasarruflarla bütçe açığını gidermeye çalışacağını görmek mümkündür ama ayni zamanda verimliliği tartışmalı yerlere de personel sayısı artırımını öngören bir bütçe ile karşı karşıyayız.
Çözüm sürecinde olduğumuz iddia edilen bir dönemde, yeraltı ve yerüstü savaş ve istihbarat örgütlerine ciddi harcamalar öngörülen böylesi bütçe kabul edilemez…
YKP, Telefon Dairesi gibi önemli kurumlara yatırım öngörmeyen böylesi bir bütçenin, neoliberal politikalar çerçevesinde özelleştirmeci yönüne vurgu yapar.
YKP, toplumsal ihtiyaçları dikkate alan, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde oluşturulacak, talimatla yönetilmeyi değil, kendi kaynakları ile kendi kendine yeten bütçe için mücadele etmeye devam edecek.”