Kıbrıslı insanlar senelerdir sorun ile görüşmeler kısgacında dolaşmayı öğrendi. Hiçbirşey olmadan “umut veya kötü” ifadeleri de algılama alışkanlığı yerleşti. Görüşme ile yanına konulan iyi kötü sıfatlarla hep gündem yarttma dönemlerini de bolca yaşadı. Hep “2 lider” sözleri ile görüşmelerini konuşurken, yine biliyordu ki sorunu bu yöneticiler çözemezdi. Ama yine de algı operasyonalrına tam uyum la “2 lider” sözlerine takılmadan da durmuyordu. Hele son görüşmelerde de olduğu gibi, hiçbir net bulgu yokken ve bazı önemli kararları 2 liderin veremiyeceğini de bilmesine karşın, yine de böylesi algılara kapılıp, sık sık söylenen yalanlar la gündem oluşturulmaya devam ediliyor. Tarihin birleşmesine bakın ki biz Kıbrıs görüşmeleri ile “2 lidere” inciler döktürüp belirli dünya liderleri de buna moral ponpalarken, bizim yöneticilerin dışındaki direk moral veren direk söz sahibi olan liderler Cenevrede başka kendi eserleri olan Suriye konusunda da görüşme ortamı oluşturuyorlardı. Dikat; Kıbrıs ve Suriye görüşmelrinde direk şimdilik katılmasa da sanki sorunu istenilen “liderlere” havale edilirken, etkili olan temel çevrelerin kırmızılı hatları adeta keskin bıçak gibi vurmakla da meşkuldur. Bu masada olmayıp masalarda tetiklemeden sorun çözme gücüne sahip olan Türkiye ve ABD de vardır. İsterseniz öteki önemli güçelri de sayma şansınız vardır. Ama nedense sadece ilgili konuda istenilen içsel çevrelerle sanki sorun çözülecek algısına da hep sarılınıyor….
Kıbrıs ve Suriye görüşmeleri! Senelerdir Kıbrısın alıştığı ve gidrek ahmakça yok sayan gündemle konudan ya dıştalanan veya banbaşka esrumanla Kulanılan Türkiye, Suriye konusunda da kendi genlerini kotlamaya çalışıyor. Aslında Kıbrıs genel Ortadoğu politikalrının sistem içi sorunu olup, şimdilik içsel tehlikesi olmayan noktadadır. Hat da; iç dinamikler sıfırlanma aşamasına gelen ve çözümü etki yapma yerine sadece kelimesel kulanılan siyasal bir iklim varken; Suriye politikası Emperyaalist yeni BOP projesinin önemli halkasıyken; Rusya, iran gibi güçlerin de müdahalesi ile çıkmaza giren savaş şekline dönüştü. Kıbrıs kontrolu sorun olup sistemi sarsmazken, Cenevre ile de kanıtlanan Suriye sorununda her ne kadar “sorunu çözme” dense de, amacın Suriye krizinin kontrol altına alınma hamlesinin öncelikli olduğu da ortaya çıkıyor…
İlginç alınacak önemli politik mesaja değinmeden konuyu fazla deşelemek eksik gelecek gibidir! Kıbrıs ve Suriye sorununda Türkiyenin oluştan itibaren katgısı artık yansınamaz. Yine Türkiyenin gerek Kıbrıs gerek se Suriye politikasının içeleşen gerçeği ile uluslar arası bağlantılı hesapları da malumumuz olması gerekir. Hem Kıbrıs hem de Cenevre görüşmelerinde her ne kadar taraflar çözecek dense de, daha şimdiden Türkiyenin politik “kırmızı çizgileri” görüşmelerde engelemeler oluşup duvarlaşmalar yaratmaya aday oldu. Kıbrısda iç dinamik zayıflığı ile konuşmama tutumları nedeniyle Türkiye etkisi pek fazla konuşturulmamaya uğraşılma başarısı olsa da; Suriyede özelikle içte tabanı olmayıp desteklenen Sudi eksenli şeryatcı selefiler dayatması ile Suriyede etkin olan yerel güç PYD katırılmama sert tutumlar, bize öyle konuların ülkelerin kendisine brakılmadığını da kanıtlamaktadır.
Tam da konular böylesine karışıp özelikle Cenevrede PYD tüm gücüne ve IŞİD karşı direnen önemli güç iken masaya şimdilik konulmazken; bu işleri başaran veya kapalı arkası desteklerle önde yapan ülke Türkiyede pek de iyi bilgiler gelmiyor. Sadece Cizrede yıkılan evin altında kalan ve ölerek sayıları azalan yararalıların dahi anbulansla alınmamalarını yapan Türkiye, görüşmelerde çözüm yaptırımcı olacakmış! Cizredeki yaralıları dahi aldırtmayan, AİHM kararına rağmen sokakte ölen yaralıların alınamaması, Erdoğanın bunları görmezden gelip “belki yaralı var veya yok” diyerek algılarla resmen katliyam politikası uygularken, Türkiyenin batısında da denizlerde boğulan mülteci haberleri artık doğalaşacak kadar sık sık olmaktadır! Nitekim Yunanistanda yapılmakta olan futbol maçında oyuncu ile seyirci birlikte maç esnasında oturarak konuyu protesto yaptı. Üstelik konuda ölen mülteciler nedeniyle Türkiye AB politikalarını da kınadılar…
Yukarda onca gelişmelerle kısaltarak anlatığım Kıbrıs, Suriye görüşmelerinde ortak payda bu olayda sistemin rolunun çok önemli olduğunu anlatarak görüşmelerde bunun da olumlu olumsuz katgılarını da bilmemiz gerekir. Kıbrısda özelikle iç dinamikler zorlayıcı olmazken, çevre ülkelerden sistemin temel güçleri sorunla alakalı dokunulmazlıkta beklerken, elbet böylesi zeminde B.M. temsilcilerinden tutun belirli ülke liderlerinin cirit atıp gülücüklü “çözümlerle” teşvikler sunmaları normaldır. En kolay konuşup tepki almayacakları sorun Kıbrıs! Hiçbir gelen dış temsilci kitlesel protestoya veya herhangibir tarafın yetkilileri tarafından terslenmedi! Kırmızı çizgilere dokunulmadan liderlerin çözüm arama görüşmeleri hep yapılıp gidiyor. Sıkılmadan yakın zamana da referandum tarihi de söylemek kolay bir algıya dönüştü.
Oysa Cenevredeki Suriye işi değişken taraflar ve hegemonya mücadelesinden ötekine yer brakmama eylimleri, adeta daha başlarken yine kuşkularla soruları hemen yaratı. B.M. temsilcisinin gafları ardı ardına ortaya serilirken, yetkisizliği de onun şov yapma şansını elinden aldılar. Üstelik daha ilk baştan tuşa düşüldü! Hernekadar Suriyeliler derken, dış güçlerin istemedikleri yapılar da sancılar oluşturdu. Dışa bağımlı ama içte kitle desteği olmayan bazı selefi kesimler Sudi Türkiye ABD destekli muhalefet kesimi olarak katılma noktasındayken; bölgede kantonları ile örneklem olan PYD sırf Kürt olduğu, demokratik kanton deneğimini yatı diye Türkiyenin devlet genlerine uymaması sonucu da toplantıya şimdilik eklenmedi! Riyatlı muhalifler denilenler katılma çabasındayken, içteki denetim yeri de olan Demokratik Suriye muhalefetine yer verilmedi. Bu baştan ilk önemli noktanın Suriyelilerle çözüm bulma değil hegemonya mücadeleli kontrolu krize gelinme hamleleri olduğu anlaşılıyor. Kontrolsuz olup kontrol aranan yerde yeni tırmanma veya ayarlarla da itifaklar hep kaygan olmaya adaydır.
Cenevre olayında B.M. tutumlarının şemsiye olma olasılıklarının sarsıntıları yaşanırken; Kıbrısda sorunsuz ama ayni eksende dolaşmakla meşkul temsilcinin incileri de peşpeşe akıyor. Afkanistan ve Kerkuk olaylarında faciyalar başarısızlıkalr yaratan B.M. temsilcisi şimdi Cenevrede adeta daha baştan gaflar ve yetersizliklerle göz doldurmaya başladı! Suriyelilerin olduğu yerde Demokratik Suriye kesiminin ve PYD gibi güçlerin olmadığı, ama Riyat merkezli selefilerin sırf Türkiye Sudiler istedi diye muhalefet adına katılan garip bir toplantı. Gerçi; Sudi Türkiye destekli muhalifler Suriye içinde güçleri olmasa da dış destekle öyle ön talepleri var ki sanırsınız ülkeyi Fetetmişler!
Cenevre toplantısında gelinen aşama şunu gösterdi. Daha önce yapılan ve sadece tek eksenli Suriye toplantılarında olmayan önemli güçler Suriyede başarılar kazandı. Esat gitmedi ve gideceği de yok! Beklenmeyen şekilde Suriyede desteklenen iktidar için düşünülenler ise şimdi IŞİD ve Elnusra olarak karşıtlaştı! Suriye politikasında hegemonya bekleyip “Şamda namaz kılmayı” dahi düşünen Türkiye ise etkisini kaybetti! Üstelik istemediği Kürt varlığı hem m de kantonal yeni örneklemle karşısına geldi. Sudiler destekledikelrinin birkısmı artık düşman ilan edilen, ötekiler ise beklenen etkinliği göstermeyen yapılar haline geldi. Bunakarşın hiç hesaba konulmayan Rusya Suriyede etkin olurken, iran da tüm dıştalamalara rağmen Suriye masasında etkin olmak zorunda kalınma sonucuna geldi.Amerika ise çizdiği Ortadoğu projesindeki Suriye kartı şimdilik bataklığa dönüştü. Kendi yandaşlarını dahi ayni yelpazede tutamama ikilemlerine düştü! Gerileme ile hegemonya sorunu yaşamaya başladı. Zaten ABD beklenen sonuca ulaşamama ve krizin kontroldan çıkma tehlikesi sonucu, resmen Cenevre ile manevra alanı aramaktadır. Belli olan; Suriye kağosu büyük BOP projesinde kırılma yarattı.
Şimdi; özetledikelrim le Kıbrıs görüşmelerini yeniden dikatle kontrol edin. Sorun olmaması ve birçok gerçek konuşulmaması sonucu, herkesin bildik ezberlerle politika yapma zemini olarak hep kulanıldı. KOntroldan çıkma biryana, özelikle Kıbrıs içi dinamiker epey erozyona uğradı. Kıbrısda tehlike, kendi içinden çok, tıpkı öteki tarihi kırılmalar gibi ada üzerindeki etkin güçlerin müdahalesi ile gerçekleşme potansiyeli ancak olacaktır. Dikat edin; gaz olayında bile biraz tartışma yaratan Türkiyenin müdahaleleri oldu.Artık biraz da siz yorum yapın. Bütünsel düşünme ve sömürgecilikle birlikte konuyu deşmeği deneğin. Unutmayın; Suriye sorununda Kırmızı çizgiler koyan, Kıbrıs sorununda etkisi tartışılmaz haldeki Türkiyede, ben yazıyı yazarken, günlerce yıkılan binanın altında kalan yaraıların dahi alınmama devlet siyaseti uygulanıyor ve bu piskolojik hareketlilikle algılarla kitlesel medya ile sunulmaktadır! Bu gerçeklerin yakıcılığından kaçamayız!