Demokratik hukuk devletinde yetkili kim diye sorarak nasıl kurtulabiliriz sorusuna yanıt vereyim. Çünkü kurtulmak demokratik hukuk devleti olmadan olanaksızdır. Bir ülkede halk bize bir yetkili otorite gerek, eline alsın sopayı bizi yola getirsin veya bir vali yollasın kurtulalım diyenler çoksa orada kurtuluş olmaz. Görevimiz bir otorite bulmak ise o zaten vardır. Olsa olsa daha belalısı bulunur.
Demokratik hukuk devletinde yetkiler yasayla verilir. Onun için yasayla yetkili bir kişiye yasadışı bir emir ile iş yaptırılamaz. Yaptırılıyorsa suç işleniyordur. Onun konusu suç teşkil eden bir emri uygulamak suç yapıldığından dolayı ona uyan birisi suç işlemiş olur ve kayda geçer çünkü yasa dışı bir emirle yaptığı işin kaydı bir yerde bulunur. Arayan bulur.
Basın vardır, sivil toplum vardır. Onların arasından muhalefet böyle suçları kovalarsa gücünü artıracağı için kazançlı çıkar. Halk böyle haberlere hemen kulak açar. Bazıları öyle suçları ifşa edebileceği için bunu çıkar sağlamak için kullanır ve başka izler de bırakır.
Bizde bile binlerce insan yasayla yetkilidir ve görev yaparsa çıkarınadır. Başkalarına, amirdir ve sairedir diye boyun eğerse tehlikeye gireceğini bilir. Onun için çıkarına kullanmak için izleri toplar. Bazıları da siyasi maksatlarla izleri toplar. Biriktirir ve suçu işleyenlere şantaj için kullanır.
Şantaj için suç işleyenlerin dosyasını tutmak bilinen eski usullerdendir.
Ortaya suç kanıtları saçılırsa ve kaynağı belli olmazsa bilinir ki yeraltından birileri suçlulara şantaj yapmaktadır ve bundan siyasi/milli çıkar sağlamaya çalışmaktadır.
Ercan’la başlayıp kurumların suç isnatları ile devam eden ve gene Ercan’a dönüp orman arazilerine uzanan suç dosyaları görünce kim yenilmek isteniyor veya hangi parti silinmeğe çalışılmaktadır soruları etrafı sardı. Ne amaçla yapılıyor soruları da havada dolaşmaya başladı.
Yasayla yetkili kılınanlar arasından kamu denetçisi hedef tahtası olmaya da cesaret etti ve saldırıya uğradı. Sayıştay da bombalandı. Kamu Denetçisi halka adına görev yapar, Sayıştay meclis adına yürütmeyi denetler ama mecliste onlara destek çok az oldu. Cumhurbaşkanını ilgilendirmesi. Gene de bakalım kimlerden ses gelmedi? Savcılar elli dolayındadır. Polis binlercedir. Bunlara yasalar yetki ve görev vermiştir.
Amerika’da bir savcı soruşturmaya başladı ve kimse onu durduramadı, devlet başkanını mahkemeye çağırttı ve cinsel organını açıp göster ve Monika’nın anlattığı gibi bir beni var mı görelim ve Saray’da sex yapıp yapmadığını anlayalım veya sen itiraf et ve seni yargılayalım dediler. O da göstermeden itiraf etti ve yargılandı. Türkiye’de bazıları kurutuluşu başkanlık rejiminde görüyor ama orada hukuk devleti var ve o yetkili başkanı mahkemeye çekebildiler. Onun için güçlü başkan isteyen Türkiyeliler de öyle bir hukuk devleti de isterlerse hayırlı olsun. Ama bizde bu asla olası görülmüyor. Hatta bizdeki başkan cumhurbaşkanı sade görevi dolayısıyla yaptıklarından dolayı sorumlu tutulamaz denildiği halde kimse dokunmaz.
Aslında hukukta ne olduğu değil fiilen kimin ne yaptığı ön3emlidir çünkü bizde hukuk devleti yoktur. Daha da önemlisi ne olduğunu tarif etmek de olanaksızdır.
İnsanlarımız nerede ve ne kadar yetkili iseler o kadar hukuk devleti yapmak için mücadele etmelidirler. Birilerini seçip de işler hallolacak diye umutlanmasınlar. Öyle bir olasılık yoktur.
Polis hukukun kılıcıdır. O kılıç hukukun emrinde olmazsa hukuk devleti de olmaz. Polisin askere bağlı olduğu iddia edilir ve yasasında Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak çalışır diye bir ifade var ama bu bağlılığın ne olduğu o yasada belirtildiği gibidir ne fazla ne az… Orada da bir suç izi varsa onu kovalamak için GKK’dan izin ister diye bir madde yoktur. GKK’nin yazıp verdiği bir talimatname veya tüzük de yoktur, genelge de yoktur. Polis suç izi buldu mu kovalar, kaydeder ve kovuşturma açmak için savcılığa bilgi verir. İznini ister. Orada 50 dolayında savcı çalışır. Onlardan birine bu ulaşır ve o dosyayı inceleyip kayıtlarını tutarak başsavcıdan izin ister. İzni alırsa polise devam emri verilir ve dava açılır. Mahkemede işlemler başlar. O halde birkaç yerde izler kalır ve yasal yetkiler kullanılır.
Başsavcı anayasaya göre diyerek kilit yapılmıştır. Bana göre başsavcı her dosyayı inceleme olanağına sahip olmayacağına göre savcıları görevlendirme talimatlarıyla bölümlere ayırıp yetkili kılmak ve soruşturmaya devam edilmesini sağlamakla görevlendirilmiştir veya bunu yaparsa anayasaya karşı gelmiş olmaz. Onun iradesiyle işler yürümüş olur. Dava açma izni için de öyle davranabilir. Tek bir kişinin kovuşturma açılmasına izin vermekle görevlendirilmesi, kovuşturmanın devamına karar verebilmesi ve dava açılması ondan izin alınmadan izin alınmadan yapılamaması tüm rejimi perde gerisi pazarlıklara açık hale getirmiştir. Buna son verilmelidir.
Gene de sitemin polis aşamasına ulaşması bir işe yarayabilir. O da olmazsa binlerce kişi ya bir devlet dairesindedir önünden kayıtlar geçmektedir, bazıları basına haber ulaştırabilecek durumdadır, bazıları da siyasi partiler aracılığı ile meclise ulaşabilmektedir ve soru hakkı bulunmaktadır. Bu binler uyanık olur ve artık iş ciddiye bindi bu rezilliğe son vermek şart deyip risk alırsa temizliğe başlanabilir.
Seçimlerde ufak çıkarlarını uzun vadede felakete döndürecek kişilere oy vermek için kullananalar bundan vaz geçer ve siyasi partilere yolsuzlukla savaş edin yoksa oy yok derlerse ilk adımlar atılmaya başlanır. Unutmayalım ki binlerce kişi yetkilidir ve yolsuzlukların delileri önerinden gelip geçmektedir. Bu delilleri ortaya saçsalar savaş başlar. Memurların anayasal güvenceleri vardır. Onlara dokunulamaz. Tek yapabilecekleri barem içi artışlarını zamanında vermeyebilirler, tam işbirlikçilerinden başkası terfi alamazlar onun için zaten umudu olmayan çoktur. Onlar davransa ve siyasileri tehdit edip savaşa mecbur etmeye çalışanlar olursa, onlarla işbirliği de hız kazandırır.
Biz olarak davranmalıyız. Yoksa iki paralık insanların oyuncağı olmaya mahkûm oluruz. Değer mi buna katlanmak.