Yurttaş demokratik bir toplumda özgür ve bağımsız olur ve dokunulmazlıkları olur. Onun için yurttaşlık bilinci diye anılan bir eylem gelişir. Görevli ve yetkili olanların içinde ne kadar siyasi görüşü nedeniyle bir partiye bağlı da olsa yolsuzluklara direnir. Bu direnç kendini afişe etsin de mahvolsun diyecek kerteye varmazsa da kendini koruyarak temizlemek ister ve ifşa eder.
Medya olanakları da artırınca birileri ifşa etmek için eylemli olmaya başlamış ki bazı teftiş ve denetleme raporları hakkında açıklayıcı belgeler ortaya çıkmaya başladı. Dilerim arkası gelir.
Yolsuzlukların takipsiz kalmaması için anayasada gerekliliği kuşkulu da olsa kurumlar arasında ifşa edilen suçların olsun takibinin yapılmasını yasayla düzenleme görevinin verilmesini emreden madde eklemeleri önermiştik. YKP’nin bu önerisi ne yazık ki değer bulmadı. Söz konusu bile edilmedi. Ancak yurttaşlık bilinci ile birileri harekete geçerek kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı. Onun için anayasada açıklık eksikliğine rağmen halkın baskısı işleyecek sanırım.
Kurumlar da suskun kalmazlar. Başta Akıncı yolsuzlukların üzerine gideceğini söyleyerek gelen bir kişi olarak ilk sınavdan umursamazlık suçlamasıyla karsı karşıya bulunuyor. Sayıştay denetim raporlarının yayımlanan kopyaları daha 2005 yılında tamamlanan denetim sonucunda polise kadar ulaştırılmış suç duyuruları olduğunu gördük. Demek ki bize gelen haber olmadığına göre cumhurbaşkanı dairesinin içindeki suçlular ve suçlar için birisinin görevli olup olmadığını öğrenmek zahmetine katlanmadı. Kendisi bir muhalif olarak bilindiğine göre yakınını koruduğunu düşünemiyoruz ama daha önemli olan yolsuzluklara savaş açacağını vaat eden bir olarak evinin içini temizlemeyi, yolsuzluk olmaması için gerekli sistemin olup olmadığına bakmayı ve dairesi ile ilgili durumun ne olduğunu öğrenmeyi düşünmedi.
Sayıştay raporlarından biri Talat zamanında Örtülü kalmasının bütçe yasasında ekleme yapılarak sağlandığı konulardadır. Yani örtülü kalacağını sanarak kendisinin de harcama yapmaya başladığı ve hiç münasebeti olmadığı halde bir kişiye örtülü aylık bağladığı basına düştü.
Talat örtülü ama yasası yok dedi, Denktaş ise bizde örtülü ödenek yoktur derdi, güya o örtülü yaptı. Sonunda bütçe yasasıyla suç ve ceza getirilemez çünkü bir yıllık yasadır, öyle ceza olmaz, cezalar esaslı temel haklarla bağlantılı standartlara bağlıdır diye anayasa mahkemesi tarafından engellemiştir. Bu da örtülü ödeneğin doğasına aykırı olur. Gene de Talat örtülü ödenek kaldırılsın diyen partiden cumhurbaşkanı oldu ama örtüyü çekti.
Bütçe yasasındaki maddede adı “”Cumhurbaşkanlığı Tanıtma Enformasyon ve Hizmetlerine Katkı Projesi” dir. Öyle bir adla bütçede kalem yoktur. Yasada proje adıyla anılanlar bir tanı9m altında olmayı anlatır, onun bütçesinde öyle bir şey yer almamıştır. 1.Devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri ile itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili olarak kullanılabilir denilmiştir. Buna bakarsanız hem gizlilik gerekçesi taşıyabilecek şeyler hem de siyasi, sosyal ve kültürel yani her maksatla kullanılabilir bir kalem söz konusudur. Talat öyle münasip gördü, halk da olur öyle şeyler burası KKTC deyip gık çıkarmadı.
Ancak öyle bir proje yok birçok kalem var. Üstelik hangisi hangisine denk gelir bilinmez. Sergilerden alınan tablolar da buna dâhil mi? Nerededirler? Kamuoyu halka yanıtını bekliyor ve Akıncı’dan açıklama bekliyor.
Örtülü Talat’tan önce yoktu. Hesaplara ne zaman bakılacak? Derken ilk sızıntı medyada ortaya çıktı.
Başbakanlık Denetleme Kurulu, Sayıştay, Maliye, Teftiş ve İnceleme Kurulu raporları ve durum açıklamaları yayın oldu. Kim yaptı bu yayımı? Anlaşılan o ki polis kaynaklı yayınlardır.
Polisten birileri sızdırmış olabilir, polisin kaynaklarına ulaşabilen Polis İstihbarat veya askeri istihbarat veya başka TC kaynaklı istihbarat bu yayını yaptı.
CTP iktidar olamadı ama hükümet oldu. Hâkim mi? Devletin kurumlarından iki inceleme kurumu ve devletin bir meclis adına yürütmeyi denetlemekle görevli en üst organı Sayıştay ve mali şubesi de olan cezai tüm konuların tek yetkili polis arasında yazışmalar var. Neden CTP hükümeti ve ortağı UBP gık demiyor? Bunlara kendisi araştırma emri vermedi mi? Hükümet olarak yolsuzluklara savaş açtığını söylerken hangi mekanizmaları harekete geçirdi? Sayıştay raporları meclise gider, onları da görmedi? Bakın gördü idik deyip kimseyi seferber etmeyi akıl edemedi mi?
Polisin ve savcılığın arasında kaybolanların hikâyelerini gazetelerden okuduk, medyada izledik. Biz anımsarız ve beklerin hükümetçiler anımsamaz mıdırlar? Bir araştırma demeyi akıllarına getiremediler mi?
Gençler siyasi partilerde epey çoğaldılar? İçlerinden biri çıkıp da bir partide soru sormadı mı? “Ne oldu? Savcı polise yollamış, polis savcıdadır demiş?” siz ne dersiniz? Soracak mısın? Diyen olmadı mı?
Elektrik direkleri Geçitkale (Lefkonuk) havaalanını kapattırdı. Sorumlu birisi bulunmamış. Cezai sorumluluk yok demişler. Peki, havaalanı yakınında elektrik direği yapmanın standardını bilen tek bir görevlinin bulunmamasının sorumluluğu hatırlanmamalı mı? Kaç tane havaalanı projesi yapıldı ve direktler dikildi, hep başkalarına yaptırıldı ise yapanların denetimini yapanlar da mı bir şey öğrenmediler? Neyi denetlediler?
Bizim su meselesini düşününce neyi nasıl yaptığımız bir şey öğrenmememizden belli değil mi?
Deneyimsizmişiz. Olgunlaşmış olmak için kaç yıl daha gerek?
Şimdi boşalanları yerine atama yapılamadığı için endişe ediyoruz. Haklı bir endişe ama dairelerde arşiv kaldı mı? Bilgi birikiyor mu? Görev devri teslimi sorumlulukla yaptırılıp atananlara bilgi aktarılıyor mu?
Siyasiler gider gelir. Partiler onu alırlar bunu atarlar ama geriye bir şey kalıyor mu?
En baştan kendileri ne var ne yok diye etrafa bakma gereği duymuyorlar. Görülen budur. Yoksa kurumlar arasında birçok belge ve bilgi dolaşır, izlemek isteyen çok şey bulur.
İnanabilir misiniz ki Başsavcıdan bir belgeyi gönderin diyecek örneğin bir Cumhurbaşkanı ve o yollamayacak!
Halk bekliyor. Yer çatladı sızıltı var. Herhalde o kadarla kalmaz.