arşivUlus IrkadSu sorunu ve bölgede üçüncü dün ya savaşı tehlikesi - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Su sorunu ve bölgede üçüncü dün ya savaşı tehlikesi – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

ulus1974 sonrası Kıbrıslıtürkler olarak Kıbrıslıtürk liderliğinin baskıları ve de kurduğu militer rejim destekli otoriter idarede hanyayı konyayı anlamaya başlamıştık. Belliydi ki tek istedikleri, “Başbuğ” sayılan Kıbrıslıtürk liderin ölünceye kadar başımızda kalmasıydı. Her seçimde kazanmakta veya kazandırılmakta, hatta 1980 yılına da gelindiğinde, 12 Eylül Cuntacıları onun artık başkanlıkta son dönemi olduğu için, anılarında da belirttikleri gibi, onu gene Cumhurbaşkanı seçtirtmek için KKTC ilanını uygun görmüşlerdi. Gerçi liderin de geçmişi Ergenekon ve Derin Devlete dayanıyordu. 12 Eylül sonrasında, Türkiye’deki etkiler ve de doğrudan yansımalarla bizlere 12 Eylül anayasası ve de 12 Eylül otoritesine uygun bir rejim getirdiler. Anayasamız da ondan etkilenmişti. Demokrasi deniliyordu ama bu demokrasinin vesayet demokrasisi olduğu da ortaya çıkmıştı. Resmi İdeolojinin dışına çıkmaya görün derhal ama derhal cezanız verilmekteydi. Kendilerince sayınız %1 bile olsa açıklamalarınız, demeçleriniz de korkutucuydu ve artık bu anlayış ayar vermek için uygulanır bir yöntem olmuştu. Ağzını açan bombalanıyordu. Önce radikal soldu hedef, sonra muhalafet partileri, daha sonra da iktidardakiler, hatta Cumhurbaşkanlığına aday olanlar bile hedefe girdi. Derin Devlet ayar vermek istedi mi hemen heryer bombalanıyor, Kıbrıslıtürk halkı üzerinde bir otorite olunduğu ortaya çıkıyordu. 1996 yılında, o güne kadar sadece bombalamalar olurken, Kutlu Adalı’nın cinayetine ve de failinin bulunmamasına kadar varmıştı iş.

Sonra Resmi İdeolojinin İslamcı kanadı ortaya çıkltı Türkiye’de. Önceleri liberal mesajlar vermeye ve de aydınlardan bile destek almaya başlamıştı ki artık son dönemlerinde başkanlık rejimi heyulasına kapıldı ve esas liderleri, kırmadık, kırılmadık adam bırakmadı. Yavaş yavaş kendi akıl gruplarıyla bile duvarlar örmeye, kendi taraftarlarına bile namlu döndürmeye başladı. Önce Kürtlerle barış süreci denilip onlarca aydının bile desteği alınırken, işin sonunda ortaya çıkan andlaşma da feshedilip bir savaş havasına dönüldü. Güya Işid ama, ki olabilir, önce solcular faili meçhul  bir şekilde bombalanmaya,yüzlerce insan öldürülmeye, HDP gibi tüm Türkiye’de barışı savunan bir parti, mitingleri ve parti merkezleri milliyetçi-dinci gözü dönmüş kalabalıklar tarafından saldırılara uğramaya ve cinayetlere  başlandı. Emareler ve söylentiler iktidar partisini göstermekteydi. Lojistiği belli ki iktidar partisi sağlamaktaydı. Türkiye’nin Batısındaki siyasal olmayan kalabalıklara da Gezi direnişleri karşısında öldürmelere de varan saldırılar olurken, Kürtlere karşı daha da saldırganlaşmış hareketler görüldü. HDP bunca engele rağmen, 7 Haziran 2015 seçimlerinde MHP gibi milliyetçi bir partiyle 80 milletvekili çıkardı ama AKP ve gözü dönmüş  lideri  tekrar saldırılarına başladı ve HDP’nin meclisteki sayısını azaltmak için çeşitli saldırı ve taktiklere, hatta seçimleri tekrar yapmaya karar verdi ve bu kaos içinde seçimler yapıldı. Buna rağmen HDP, 65 milletvekilliği ile MHP’den de fazla vekil kazandı ama AKP 313 milletvekili çıkardı. Yani birinci seçimlere göre v ekil sayısını bayağı artırdı. Buradan hızını alamayan Recep Tayyip Erdoğan, bu defa da Güneydoğu’da Kürt halkına karşı artık soykırıma varan ve Türkiyeyi de dıştan yıpratıcı saldırılara girişti. Yedi aydır Türkiye’nin güneydoğusunda binlerce sivil halk ve yüzlerce asker ve polis öldürüldü. Ülke artık bir bölünme ve parçalanma tehlikesi içinde. Gene Recep Tayyip Erdoğan, Hatay sınırında da Rus jeti düşürterek, Rusya ile bütün temaslarını kesti. Belli ki bunun bedeli Türkiye ekonomisine ağır olacak. Şimdilerde İhracatta %14 açık varken, gelirlerde de %14 gerileme var.

Dış politikada, YPG gibi Türkiye’ye bir düşmanlığı olmayan ve sadece kendi topraklarını IŞİD’e karşı koruyan bir örgüte karşı saldırılar başladı. Tabi Türkiye şu anda ABD ve Rusya arasında, IŞİD’e karşı bir işbirliği olduğunu,YPG’nin de her iki ülke için en güvenilir örgüt olduğunu göremedi. Kobani  direnişinden beri YPG dünya çapında bir sempati kazanırken, IŞİD’i desteklemesinden dolayı Türkiye’nin gittikçe dünya çapında desteği azalmakta, hatta artık Türkiye Suriye topraklarına da giremez bir durumdadır. Rusya, Suriye’ye, TC’nin girmesi halinde karşı saldırı yapacağını söylerken, ABD de onu devamlı uyarmaktadır. Belli ki Türkiye’nin kendi müttefikleri arasında bile bir inanırlığı ve güvenilirliği kalmamıştır. Türkiye ivmeyi kaçırmıştır ama Tayyip Bey ise çıldırmış bir şeklilde Suriye’ye girmeyi düşünürken, IŞİD de gerek YPG, gerek ABD ve gerekse Suriye ve Rusya tarafından oldukça hırpalanmıştır. Bu arada YPG, IŞİD’i Kazez’e kapatırken, belli ki Türkiye rahatsız olmuş ve karadan YPG güçlerini dövmeye başlamıştır ama BM’den bile ikazlar almıştır. Rusya ise onun Suriye’ye girmesi durmunda ona dünyayı dar getireceğini söylemektedir. Tabi böyle bir gelişme bir Üçüncü Dünya Savaşı’na neden olabilir ama Tayyip Bey’e kalsa bu riske girilebiir. Belli ki Tayyip Bey askerden pek onay alamamıştır. BM , Batı ve Asker bu konuda Recep bey’in tahriklerine uymamışlardır ki savaşı engelleyen bu durumlar olmuştur. Hatta denildiğine göre NATO bile Türkiye’ye savaşa girmesi durumunda kendilerine pek güvenmemesini uyarmışlardır.

İşte temelini 12 Eylül anlayışından alan, otorite ve anti demoktratik bir yapıya bürünmüş AKP, Kıbrıs’ta da otoriter yumruğunu göstererek, hem nüfusla oynamak, hem görüşmelerde taviz verilmemesini uyarmaya, hem de su sorununda ağırlığını koyarak, Kıbrıs’ta birçok gelişmeyi dinamitlemeye başlamıştır. Türkiye’deki bu akıl tutulması elbette bizi de etkileyecekti.

Türkiye’de bir demokrasi gerçekleşmeden, Türkiye devleti tüm farklılıklarıyla uyuşacak bir demokratik cumhuriyet özellliği kazanmadan ve de çevresi ile barışmadan belli ki bu akıl ututlmasıyla Kıbrıs’taki barışı da engelleyebilir bir durumdadır. Türkiye ve bölge, hatta dünyadaki barışçı ve ilerici güçlerle bağlarımızı sıklaştırarak, bölgede ve Türkiye’de barışın  tezahürü için karkıda bulunmamız da bir gerçekliktir.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin