Haberler teyit edilmedi ama inandırıcı geldi. Yalan çıkarsa bile bu yazının yakın bir zamanda uluslararası durumun öyle gerektirdiğine inanarak gerçekleşeceğine inanırım.
Uluslararası bir sorunu çok uzatmayın yoksa ilgili konulardaki gelişmeler etki eder ve aleyhe sonuç verebilir. Bir an önce sonuca varın. Bu deyiş genel kabul gören bir deyiştir ve stratejik araştırma merkezinin duvarında yazılır. Doğal olarak her uluslararası sorunu değil gerçekten çok ulusu yani çok çıkarı ilgilendiren sorunu kastediyorum ki gene de sorun çözmek için zaman yitirmemek yararlı olur.
Son dönem görüşmelerde de ne yazık ki tencerenin dibini tutturdular.
Bir sorun olsun da insanımızı taraf tutmuş görünmemek için iki tarafın hatalarına da değinme baskısı hissedilmesin olmaz ancak ben bu hissi bir kenara bırakıp yazmağa çalışanlardanım diye kendimi tutuyorum. Uzatmada kim daha hatalı diye tartmadan hemen diyeyim ki kusursuz taraf yoktur. Şunu da ekleyeyim ki eski duruma döneceğimize iyi çocuk görünsünler diye birbirlerine saldırmaktan uzak durmaya gayret etmeyi sürdürmelerini tercih ederim.
Sonuç vermeyecek adımlarla çözüm aramaya çalışırken ipleri koparmayı sağlayacaklarına laf ebeliğiyle ilerleme varmış gibi yapmaları daha iyidir. Bunun sınırı ise bizim için Kıbrıslı Türklerin artık esemesinin okunmayacağı duruma gelmektir.
Uzatmamak gerek. Uzatırsan çözüm elde edemezsin. Uzatmaya zorunlu isen çözüm diye düşündüğün şey gerçekleşmeyecek bir şey demektir. Bu gün karşı taraf kabul etmez ama yarın eder demek için iyi planmış bir şey olmalı, olma olasılığı yüksek olmalıdır. Bu kamuoyunun ilgilendiği ve onun oyuna gerek duyulan seçin veya referandum gibi bir şeye bağlı ise bunu kendine de saklayamazsın halka izah etmen ve inandırıcı olman gerekir.
Bunları yazmaya gerek duymamam gerekirse de duyuyorum çünkü hep onu kabul edebilir miyiz, bunu kabul edebilir miyiz diye sorularla anılıyorlar. Rumlar mallarının kendilerinin olduğunu kabul etmeyen ve o noktadan başlamayan gelişmelere görüşmelerde izin vermiyorlar, onun için anlaşma yanlısı değiller derler. Garantilere karşıdırlar, kalmasını isterler, yoksa çözüm görüşmelerini kesecekler derler. Öyleyse bize bu ve benzeri iddiaları karşı taraf bu gün kabul etmez ama yarın eder diyorsanız halka açıkça anlatmalısınız. Yoksa çözüm olmasa da olur ve bizi asla onların bu isteklerine getiremezler, isteklerini gerçekleştiremezler diye inandırmalısınız.
Her on on beş yılda bir yeniden başlatılan görüşmelere artık bir ortak bildiri ile başlıyorlar ve birbirlerinden farkları çok az oluyor. Temelde aynidirler. Öyleyse gelip giden bu partiler soldan sağa hepsini sorumlu hale getiriyor. Bunlar hep olmayacak dualara amin diyorlar. Zikzak çizmekle suçlanmayan yalnız meclis dışındaki partiler ve onlardan transferlerle kurulmayanları kaldı. Madem bu zikzak çizenler hemen teşhis ediliyor partilerinde kaynaşma neden görülmüyor? Belli ki halkımızın zikzaklardan şikâyeti yok! En belirgini de hepsinin onayıyla statükonun sürdürülemez olduğunun altına imza atmaları…
Statüko bize nüfusumuzun üçte ikisinin göç etmesine mal oldu. Nüfus yapımızın değiştiği de onlar tarafından kabul edildiği için görüşmelerde ayrı bir madde halinde görüşme konusu yapıldı. Bizim halkın bu dedi değil mi? Göç denelere aman ne iyi daha iyi bir hayat fırsatı yakaladılar kurtuldular diye mi bakıyorlar!
Bunlar hep ortamın kanıtladığı bir kaybetmeye mahkûmuz durumuna işaret ediyor. Kimdir bizi korkutan? Haydi, ben söylemeyeyim, siz yanıt verin.
Bu noktaya ulaşan değerlendirmemde etkili olan haberde AB ve diğer bazı ilgili devletlerin artık parça parça çözüm için baskıya başlayacakları ve kapsamlı çözüm beklemedikleri iddiası idi.
Görüşmelere devam ama onaylatabilirlerse uygulanabilecek parçalar üzerinde anlaşma sağlamak ve yeni parçaları ilerde çoğaltıp tamamlamaya çalışmak yolunu seçeceklermiş. Bu YKP’nin İrlanda usulü süreç ve kapsamlı ve paket çözümden ayrılma anlamına gelir. O zaman da salam dilimi şeklinde bizi yutacaklar dediği şey olur. Yani işleri kolay olmayacak. Mirasımız kötü!
Zaman zaman AB yolunda bizi Türkiye’ye sattıracaklar diyen diye kapalı kapılar arasında sızlananları da anımsayalım.
Ancak kapsamlı çözüme varmadan hiçbir anlaşma yapılmış sayılamaz ilkesiyle varılacak bir yer kalmamış bulunuyor. O kadar ayrıntıda görüşme yapılıyor ki çözümden sonra ortak devlette çözülmemiş şey bırakılamayacak diye yırtındıkları ortadadır. Hangi konu gündeme gelse daha bağlanmadı diyecek kadar kısır döngü sürdürülüyor.
Bu haber gerçekse uluslararası toplum artık uyanıyor ve görüşmelerin havanda su dövmeye benzediğini anlamış bulunuyor. Parça parça yani uygulanabilir adımlarla yürüme usulü kabul ettirilebilirse yol açılabilir. O zaman durumu güçleştirebilecek adımların atılmasına engel olunabilir. Yoksa anlaşma beklerken artık anlaşacak bir şey kalmayacak!
Kıbrıs’ın statükosunun sürdürülemez olduğunu kararlaştırmış olan ilgili devletler ve kuruluşlar öyle bir noktada boyun eğmeyeceği için statüko korunsun diye dayatacak ve kimsenin tanımadığı bu devletçik çok bekleyecek.