YKP Yürütme Kurulu, suyun ve altyapıların özelleştirilmesi sürecindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Konu ile ilgili açıklama şöyle:
Ercan havaalanı belli bir yatırım yapılması karşılığında işletme hakkı bir süreliğine bir özel şirkete devredildi. Uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen yapılacağı iddia edilen yatırımlar yapılmamış, bu yatırımları yapmayı erteleme ile ilgili türlü gerekçeler üretilmiş ama buna karşılık şirket işletme hakkını elinde bulundurduğu için Ercan havaalanından deyim yerindeyse para basmaya devam etmiştir. Şu aşamaya kadar devlete verdiğinin kat ve kat fazlasını gelir olarak elde etti ve ortada gerçek anlamda yatırım gören olmadı!
Şimdi benzer bir ‘işletme devri’ için CTP-UBP hükümeti can atıyor. Bu kez ölçeği büyüttüler, büyük koalisyonun büyük hedefi olur! 28 belediye sınırlarındaki tüm su ve kanalizasyon sistemlerinin işletme hakkı, eğer belediye meclisleri onaylarsa bir özel şirkete belli bir süreliğine devredilecek. Bu özel şirket, belediyelerin verdiği su ve kanalizasyon sistemlerini işletecek, yeni tarifeler üzerinden bu sistemlerin faturalarını toplayacak, karşılığında da su, kanalizasyon ve yağmursuyu altyapısını geliştirecek!
Bu nasıl olacak? Önümüzdeki bir yıllık sürede sisteme katılacak belediyelerin altyapı ihtiyaçları tespit edilecek ve çıkılacak işletme devri ihalesinin şartnamesine bu yatırımlar eklenecek!
Yani 20-25 yıl boyunca Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçilmiş belediyeler insanların ihtiyaçlarına ve gereksinimlerine göre altyapı ihalesine çıkıp su, kanalizasyon ve yağmursuyu sistemlerinin geliştiremeyecek. Tüm bunlar için 28 belediye sınırı içinde 20-25 yıllık bir süre için bir kereliğine ihaleye çıkılıyor. Alacak özel şirketin tüm altyapıları için yatırım yapması artık onun ekonomik aklına terk ediliyor. Gelecekte kamusal ihtiyaçlar için kâr getirmeyecek veya kâr marjı düşük yerlere su, kanalizasyon ve yağmursuyu sistemleri götürülmesi gerekirse, buna özel şirketi kim zorlayabilecek?
Şu aşamada Belediye Yasasında bu altyapılar için devlet bütçesinden ayrıca belediyelere katkı yapılır denir, neden? Çünkü eskiden beri maliye bakanlığı reklam faaliyetlerinde söylenen verginizi verin size yol, su, kanalizasyon olarak geri dönecek fiilinin ifadesi olarak sizin verdiğinizin vergilerin size yeniden yatırım olarak geri dönmesi idi… Şimdi vergiler gene toplanacak ama su ve kanalizasyon altyapısına gitmeyecek! Sisteme katılacak belediyelerin sınırlarında yaşayanlar verdikleri vergilerine ek, su faturalarında bu yatırımların parasını şirkete yatıracaklar ve karşılığında tıpkı Ercan Havaalanında olduğu gibi bir gün yatırım olarak almayı umacaklar… Bu antlaşma, beledi hizmetleri özelleştirilerek yerel yönetimlerin etkinliğini büyük oranda ortadan kaldıracak böylesi 20-25 yıllık kabusun içine sürükleyecek unsurları da içinde barındırmaktadır.
Yatırım yapma hızının keyfiliğini Ercan havaalanında deneyimlediğimiz gibi benzerinin belediye sınırlarında su, kanalizasyon ve yağmursuyu sistemlerin için de olacağı kesin… Yatırımdaki şirket keyfi davranırken bu arada her bir belediye antlaşma ekine girecek miktarda su tüketmesi taahhüttü altına da giriyor. Aksa’dan yeteri kadar alım garantisi kötülüklerini öğrenmediği belli olan idareciler, bu kez bu ağır yükü tüm belediyelerin sırtına yüklüyor… Yani belediye sınırlarında kayda değere nüfus değişikliği olması durumunda bile, 20-25 yıllık bir sürede belediyelerin almakla yükümlü oldukları yıllık su miktarlarını, bugünden belediyenin hesaplarına işlenmesini de bu antlaşma öngörmektedir. Belediyelerin kayda değer nüfus azalması olursa, belediyeler hâlâ bu alım garantisine uymak zorunda mıdır? Eğer bu olursa her belediyede kişi başına düşüne su faturaları şişirilerek bu fark kapatılacağı anlamına gelmiyor mu? Eğer kayda değer nüfus artışı olursa ve su ihtiyacı ortaya çıkar, şirket kamusal kaygılarla başka yerde kâr elde ediyor olsa bile bu belediyelere daha az fiyatlandırma üzerinden su satar mı? Tüm bunlar belirsizdir ve doğada yaşayan tüm canlıların ortak, müşterek bir değeri olan suyun nasıl ve hangi şekilde kullanılacağını 20-25 yıllığına kâr hırsı içeren bir şirkete verilmesi kabül edilemez.
Belediye, hizmetlerini götürürken kâr değil, kamusal kaygıları da gözetir, bu nedenle beledi hizmetlerde kimi zaman zararına da iş yapılır, arada ödenmesi gereken maliyet toplumsal dayanışma ile karşılanması öngörülür. Bu antlaşma ile çok önemli, halk sağlığı ile de bağlantılı su ve kanalizasyon sistemlerinin yatırımı ve işletilmesi 20-25 yıllığına kâr güden bir şirkete devredilecek…
Evet, bu UBP’li bakanın dediği gibi tarihin en büyük özelleştirilmesidir, önemli miktarda kamusal hizmetler bu antlaşma ile tekel olarak özel bir şirkete devredilmek isteniyor.
YKP, tüm kesimleri bir süre sonra meclise ve belediye meclislerine gelecek bu anlaşmaya, yerel yönetimlerin kamusal hizmetlerini de savunmak için hayrı demeye çağırır…
Şimdi harekete geçme zamanıdır…