En çok suçlanan padişah Abdülhamit bile her şeye elini uzatamadı. Azılı muhalifi Namık Kemal’i Fransa’da devlet parasıyla yaşattığı bilinen şeydir. Daha örnekler de vardır. Birisi de Yahudilerin Filistin’de Arap mallarını maksatlı olarak almalarını engellemek için yolladığı emirlerin kimsenin umurunda olmamasıdır. Yahudiler gene de malları satın alarak yerleştiler ve sonunda isyan edecek kadar orada güçlendiler.
Nihayet meclis başkanı Siber de tüm kurumların etkin ve verimli çalıştırılmasının gerekliliğine işaret etti. Yani bizde de etkinlik, verimlilik ve siya sorunu vardır. Tüm kurumlarda özel dâhil etkin, verimli ve sonucu olumlu çalışma sıkıntısı diktatörlüklerde daha fazla olur çünkü diktatörün bir de kendini onaylatma sorunu vardır ve meşruluğunu onaylatacak bir seçimden geçmek için oy simsarlarını kullanmak için kesenin ağzını açık tutmak zorundadır.
Diktatör için havuç ve kırbaç politikası seçimli yerlerdekinden daha zordur. Güç odakları komplolarla onları yıkmak için her zaman alesta durur.
Kızıl sultan Filistin’deki paşasına emir sallar ama o paşa orada yerel güçlerle iyi geçinmeyi ve ne zaman azledileceğini bilmediği için cebini doldurma kavgasını ilerletmeyi düşünmeden edemez. Sultan bunu bildiği için sürekli paşaların yerini değiştirir. Atanan paşa hızla cebini doldurmazsa zora gireceğini bilir. Bu halde diktatör emir emirlerini çok az uygulatabilir. Bir paşa cebini doldurmak için görev süresini güvenceye almaya çalışsa sultan onun bu arada yerel işbirlikleri kuracağını ve yozlaşacağını hesap ettiği için ne yapsa uzatamaz.
Zaman olur sultana yarananlar güç kazanır ama sultanlar da korkar. Saray entrikalarıyla kellesini de tahtını kaybedenlerin tarihteki kayıtlarını okuyanlar bilir ki makbul İbrahimler bile maktul olurlar.
Çağır saraya çekil de yasal olarak ondan güçlü olanlar bile gık demeden çekilirler ama arkalarından fırsat bekleyenler giderler. O tek seçici imiş falan gibi sözler hep zamana bağlıdır. Kılışla gelen kılıçla gider.
Kırbaç havuç uygulaması kırbaç ne havuç ne diye çeşitlerine göre düşünülürse en iyisi başarı göstergelerine göre objektif değerlendirmelere göre belirlenen kırbaç ve havuçlar işe yarar.
Yolla Piri reisi Portekizlileri Hint okyanusundan atsın! Piri reis ne yapsın kalyonlara karşı kadırgalarla? Kalyonlar gelmeden Aden’i ve Hürmüz boğazını talan eder ve ganimet yığar ama kalyonlar gelince yapacak işi kalmaz. Ganimet de başına bela olur. Donanmayı hümayunu nasıl kaçırıp Kızıl denize geçirecek, ganimeti İstanbul’a nasıl ulaştıracak? Sultan kimden haber alıp duruma nasıl müdahale edecek? Entrikalar içinde Piri kellesini kaptırır.
Sultan Portekiz macerasını ve Hint denizinden temizlenmelerini akıl etmiş diye övülür, Piri uzun yıllar sonra sahiplenilip büyük denizci diye haritalarıyla ünlenir ama kadırgalarla ne işin vardı uzak diyarlarda diye sorulamaz. Sultan onu yollar ama koca İslam (!) imparatorluğunun teknolojik olarak tüm Akdeniz ülkeleri gibi geri kaldıkları gibi geri kaldıklarını düşünmez. O karada fetihlerine dem eder. Diğerleri çare arar ve İspanya örneğinde olduğu gibi kalyonlara sahip olarak uzak denizlerde yeni ticaret yolları keşfederken Sultan neden teknolojik gerilik var diye etrafına bakmaz.
Ulema teknoloji falan duymak istemez. Neden Osmanlı devri uluslararası antlaşmalarda tek bir ekonomik, ticari madde koyan yalnız yabancılardır diye dikkat etmez. Ona ganimet yeter!
Yüzlerce her dinden her kültürden kişi geriliği fark etmiştir ama ganimet ve reayanın aşarı ona yeter ve reform yapayım demez. Ulema da tam tersine rasathaneyi bile Allah’ın gazabını çekecek diye yıktırır.
Sultanlık böyledir. Kimseyi dinlemeyeceksin. Reform demeyeceksin.
Şimdiki sultan da kimseye eleştiri yapacak cesaret bırakmadı. Onu sultan yapan seçimlerde oy verenlerin dünya kapitalizminin yarattığı fırsatları kullanan yeni kuşak dinci kapitalistler olmuş olabilir ama o faizlerin ne zaman düşeceğini onlardan daha iyi bilir. Onlar kapitalizmin orta gelişmişlikten çıkmak için sermayeye hukuki güvenlik ve serbest rekabet kuralları gerektiği kuralı var demeleri umurunda olmaz. Reform gerek dediler diye reforma izin verecek değildir.
Orada saltanat çatlar. Kendi çocuklarını yiyen yeni devir efsanedeki gibi kendi içinde çıkar kavgası çıkardı, sıra çıkarlarının dinciliği için korkutulmuşluğu yenmeye geldi. Bundan sonra karısının kafasını bağlamaya devam ederse kimsenin karışmayacağını (karısından başka) ve dışlanmayacağını anlamalarına kaldı. Başka ittifaklarla yeni takımlar yaratıp yola devam diyeceklerle kavga başlayacak.
Ekonomik tıkanmaya çare bulamayan AKP için alarm çanları çalmaya başlayacak.
Dilerim solun sesi duyulur da çare kapitalist sıkı maliye politikalarında aranmaz ama umut eden yok, umut veren yok denilecek kadar az.