Son günlerde ülkemiz yeniden ortak mücadele girişimi ile yeni bir adımlar dizisine tanık oluyor. Denenip başarılamayan ve yeniden deneme döngü kısırlığı sonucu, bu yeni döneme çeşitli yaklaşımlar da vardır. Herkes şunu kanıtsıyor; “hepsi aynidir ve hiçbir şey değişmez”! Bu yaklaşım la gidrek tüm olumsuzlukalr doğalaşıp çirkinliklere de tavır konulmayacak bir sonuca geldik. Hat da; bunlara takılarak pay alma yalakalığı da normaleşti. Yeni deneme elbet başarılı olma beklentimiz olması şart. Ama dilek veya sözlerle de bunun olamayacağı da öteki gerçek. Üstelik acı bir de öteki gerçeklik vardır: sol adına konuşanların koltuk kapınca nasıl işbirlikcinin alahı olduğunu da hep yaşadık. Yaşadık da yine dönüp ayni kesime “solculuk, sosyalist” gibi etiktlerle yaklaşmak da devam edildi. Kitlesel olarak “hepsinin ayni olma” gerçekliği de oluştu. Daha kötüsü; kendine solcu diyenlerin bazen partielri ile makamsal değişip işbirlikci olmaları veya sağ partilerin yedek danışmanları olarak rol almalarının da çirkin sonuçlarını yaşamaktayız. Öyle yaşıyoruz ki biz doğruları söyledikçe, onlar da bize bu tip yalakaların, işbirlikcilerin kıyası ile bizim de koltuk ve çıkarla “satılacağımızı” yüzümüze karşı söylüyorlar. Böylesi garip ironik ortam da mücadele ortaklığı girişimi oldu….
Az olsa da belirli kesim “belki” ile umut edrrken, önemli kesim de “yine ayni olur” tutumuyla eski dosyaları önümüze sürüyor. Hele de hepsini bir görüp genel yorum yapanların tutumu birbaşka oluyor. Size bir örnek verecem: Ayni tartışma Ratyo Mayıs frekanslarında yapılıyordu. Bağlanan bir Luricinalı şu anlamlı tepkiyi verdi: “Siz partielre güvenmeyin* Akıncı köyümüzün fesdivaline geldi* Tüm kahveleri dolaştı* Fakat sadece benim kahveme gelmedi. Dolaşırken yanındaki korumalarının tutumu, bir mavzeme alırken kalem müdürünün ödeme şekli ve yanındakilerin çantaları açma olayını da aktardı”! Burada şu nokta önemli; sadece sol değil, genel politikada oluşan işbirlikcilikle silikleşen siyasetin sonucu herkesin tavrı aynılaştı. Sol içi farklılıklar öylesine erozyona uğradı ki sadece son CTP veya Akıncı tutumları enbaşta değişim isteyen kesimin daha danetürleşmesine neden oldu. Bu anlayış varken, eski yaşananların da olumsuz gerçekleri hala belekte canlıyken, her girişime kitlesel basit bakma kuralı da olunca, ortak mücadele olayına ilgi eskisinden çok daha az olmaktadır. Ayrıca; anlaşılmaz şekliyle kavram fetişizmi yapma ile konuların dışında tarikatlaşma bakışı da sosyalistlere yaklaşımda oldukça olumsuzluklar oluşturdu. Başarılı öyküleri olmayan, ama bolca teslimiyetcilik yaşanan, solu koltuk adına kulanım için oy sinsarlığı yapan gerçekler, şimdi sosyalist düşünce veya ortak mücadele olgularının da hiçeleştirilme aşamsına gelmesine neden oldu.
Neyse; fazla bildik taployu tekrardan uzun uzun anlatmama gerek yok. Gerek yok da yine bu olumsuzlukların iyi girişimlerin önünde de oldukça set çektiği de öteki doğru oluyor. Dileklerim kesindir; YKP ve BKP girişiminin doğru bir adım olduğunu hemen teslim edeyim. Üstelik şu yeni doğruyu da katmak da önemli! Yapılabilecek alan ve yapılabilecek kesimler ikilemi önemlidir. Bu çizgi çok ince ve esnektir. Ayrıca; bu girişim ilerlerse bunun pastasını almak için de hazırda bekleyenler de olduğunu bilelim. Bu uyarıya ek olarak; neyin doğru veya hangi hedef kadar, neyin yapılabileceği noktası önemlidir. Birçok neden vardır. Doğrularla hedef de sıralanması kolay. Fakat; eldeki mavzeme ile yapılabileceklerin de hesaplanması gerekir. Dünyada genelikle sosyalist hareketler, doğruları savunup önemli tesbitleri de doğru yaptıkları halde, örgütsel güçlerinin durumu veya yeterli olma gerçeği gözetilmediği için de hep yenilgielr yaşadılar. Nedenler ve yapılablecek ikilemi iyi kurgulamak gerekir. Temel nokta da iyi konulmalı. Sosyal muhalefet ivmesi, sınıfsal mücadelenin geldiği nokta ve örgütlenme durumu hesaba iyice eklenmelidir. Hat da; kendi içinde olguları doğru koymak gerekir. Çünkü; şimdi dahi Yunanistandan Berezilyaya önümüzde önemli ders alacak örneklemler vardır. Avrupa Sol partinin düştüğü aşmaz veya hiçbir zaman dar eksenden çıkmayan küçük gurup halindeki parti gerçekleri hepsi karşımızda birer labtatuvar olarak duruyor.
Kavramların boşaltıldığı dönemde sırf fetişizim veya klişeseleşme ele alışla bu konu aşılamaz. İlkeler dneilip de idoloji koyup içi boş döngüde de dolaşmamak gerekir. Boşluk oldukça onu eyer kitlesel destek bulursa başkası kulanır. Annan planı sanırım hep aklımızda olması gereken derstir. Günümüz resim ise eler havada teslimiyeti ilan edip para alma kamuoyu gerçeği bize çok olay anlatması gerekir. İşimiz bundan dolayı zor. Zor ama kalıp durdukça da sadece sanal dünyada birbirine gönderme yapan basit gurup ötesine de gidilemez aşamsında takılınacaktır. Yine dikat ediyseniz, başlangıç şu ikili tehlikeyi gösteriyor; kimisi inansızlıkla saldırı yaparken, kimisi de dar bakışla olmayanların etrafında dönüp olayı saptırıyor. Bunlar bize işe başlarken, sosyal muhalefet ivmesini, sınıfsal gerçekliği, bölgesel olayları ve dünyadaki sol durumu kendi içimizde iyice yorumlayarak hedefleri koyarak adım atmaları dayatıyor. Sadece kendi iç dünyamız değil, karşıtın da kendi çelişkilerini iyi yakalamak gerekir. Kıbrıs konuşulurken, AB ve Türkiye ikilemi, Ortadoğu projesi ve yeniden paylaşım gerçeklerinden kopuk olmaması gerekir. Örgütlenme içinde fırsatların zamanında doğru kulanımı vda önemlidir. Neyazık ki Annan planında olduğu gibi Akıncı ve CTP ikilemi daha da genişleyerek doğru adım atmayı engeledi. Şimdi de eyer Akıncı yerine başka lider olsa, daha net Kıbrıs konusunda belirli kesimin ortaklaşma kolaylığı da vardır. Su teslimieytindeki Akıncı duruşu ve bazı kesimlerin birden geri adım atması, CTP popilizim le teslimieytin içeleştirilme tavrıları kitlesel umutsuzluk ile teslimiyet yarışında önemli katgı yaptı.
Tekrar edecem: nedenler kadar yapılabilecekler de önemlidir. Bunlar ortak mücadele başarılı örnekleme ihdiyaç mutlaka vardır. Eyer zamanında Devrimci Gurup Türkiyede başarılı bir rota yakaldıysa, ortak dayanışma olgusunun önemini hiç gözden kaçırmayalım.Yunanistan ve Berezilya örneklerini özelikle doğru okuyalım. Sosyal muhalefet dalgası olarak tepki çıkış la kazanılan seçimin, siyasal tercih ve genel koşullar eksiklik sonucu nasıl teslim olunduğunu ders olarak mutlaka iyi bilmek gerekir. Bu atılacak adımların daha dikaat etmeyi ve sonucu düşünerek devamına önem verilmelidir. Brezilya ise seçimi kazanan bir liderin, çeşitli oyunalrla nasıl devrildiğinin kanıtını gördük. Şilide Alyende örneği şimdi Berezilyada parlemento oyları ile yapıldı. Üstelik suçlanan Rusevin bütçede oynama ile görevden uzaklaştırılırken, onu oylayan parlemento başkanı ve yardımcısı ise resmen yolsuzluklarla suçlanıyorlardı!
Yukarda sıraladıklarım la yol yürürken daha birçok sorun elbet çıkacaktır. İşbirlikci sendikaların başta direk destek vermeyeceği de belli. Eyer ilgili başlangıç kitlesel karşılık bulur sa ozaman akbabalar da üşüşür. Sağın gerçeği kadar, oluşan içeleşen işkal ilhaklaşması, defakto nifus ve sol denilenin sağa teslimeyet noktasında oluşu hepsi olumsuzluklar ortaklığıdır. Ancak tüm bunlar eyer siasyal adım isteniyor sa ozaman bir şeylerin de kıpırdaması gerektiği de kesin. Bunun karşılığı ise kitlesel olarak nasıl oluşur, bunu uğraşlarla görmek mümkün olacak. Üretimden değil işbirlikten kazanan bir yapıda mücadele demek elbet zor. Biliyorum bazıları tüm bunlara laf diyecek. Bazı ilkeler söylenecek. Oysa artık ilkesel fetişizim veya boş idoloji cümle kulanımı yerine ortak davranış başarılı örneklemlerle bu ancak devam etme şansı vardır. Şimdilik “solda birlik olmaz” cümlesinde dahi sol olmayanların da kazanacağı sol gerçeği de sırıtıyor. Bunu defalarca yaşadık. Ayni nakaratı okuyan değişik gömlekli kişilerle zaten siayset hiçeleşti. Hele de dinseleşme ve etnik örtü de korkutarak piskolojik baskı hep işe yaradığı ortamda ortak mücadelenin zorluğu da malum.
Şimdilik girişimle birlikte yazacaklarım bunlar. Nedenleri elbet bileceğiz.Gerekenleri de aklımızda tutacağız. Ama, hesaplarken de yapılabilecekleri iyi ayarlamak gerekir. Tarih bu konuda bize çok ders verdi.