Türkiye’de büyük hamle görüldü, çok kişi ve ülke heyecanla Ortadoğu bataklığından bir çiçek çıkacak diye bekledi. Olmadı. Liberaller AKP’yi destekledi. Sol umutsuzdu ama bazıları da umutlandı. Askeri vesayet rejimi dinciler terk edince gevşeyecek diye manevra yapıldı.
AB yoluna girilmişti, neo liberal ekonomi yolunda yürünmüştü ki yozlaşmış siyasete AKP sahip çıktı. Asker ve eski sağcı partiler demokrasiye fazla yer bırakmayan bir sistem işletmekteydi, takiyye zanaatını öğrenerek gölgelerde filizlenmeyi bekleyen dinciler hemen yeni ustaların arkasına geçtiler ve Ortadoğu kültürünü başa geçirdiler. O kadar ki daha başında Ortadoğu batağını da dirilttiler.
Ortadoğu dinler yaratan otlak olarak, biri bitmeden ötekini ya yeni din ya da yeni mezhep diye bir bataklık olarak öteki dünya vaatleriyle örgütlenmeye uygun yerdir. Şimdi de yenileri ortamı uygun buldular. Birileri gücü ele geçirince diğerlerine takiyye zanaatını kullanma kalır. Şimdi de ani işler başladı ve yürüyor.
Halka gerçeklerle uğraşmaya gerek olmadan kitaplardan ve risalelerden alıntılarla ilmi konuşmalar yaparak cennete hazırlıyorlar.
Bazıları dini yasakları uygulamanın farz olduğunu ilan ederler ve militanlar toplayıp maddi ve otorite biçimdeki çıkarlarını kollarlar. Bu ama dincilerin hepsi buna kanmaz ve İslam’ın barış (selam) dini olduğunu ileri sürerler. Son örnek de tarihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil oldu. Fatih Terim için tarih bil dedi, Fatih’in İstanbul önünde askeriyle yaptıklarını anlatı ve sporculara oruç tuttur dedi. Buna bazı dinciler izahatı dini verdiler.
Büyük masraflarla molla beslerler ve neler orucu bozar diye konuşurlar dururlar. Moda da oldu ya gazetelerde mollalar Cuma günleri ve oruç ayları gibi kutsal sayılan zamanlarda halkı aydınlatırlar ve cennete gitmenin yollarını gösterirler. Genel olarak da ilmi gerçeklerin nerede aranması gerektiğini halka öğretirler. İyi eğitici aralarından çıkarsa ulaştıklarına kemikte DNA var mı, ruh kıyamet gününe kadar nerede bulunur ve çıktığı cesedi nasıl teşhis eder gibi derin ilmi konuları nerede bulacaklarını öğretirler. Böylece gençler de bir yığın bilimsel kitapları ve araştırma tezlerini aramak zahmetinden kurtulup dini ilim sahiplerinin bin beş yüz yıldır okuduklarının arasında bulabilirler. Şanslı çocuklar! Etrafta da popüler âlimler bul. Wiber’den arayıp sorabilirler de… Okumaya zahmet yok.
En popülerleri (Nihat Hatiboğlu) Sultan Ahmet meydanında binlerce dinleyiciye ruhun, mezarda erimeden kalan kemiklerimizin en ucu sayılabilecek kuyruk sokumun ucundaki acbuzzenneb noktasının ruhumuzu temsil eden DNA’da saklandığını bildirdi. Yüzyıllar önce Kuran’dan yola çıkarak, ulema tarafından yorumlanarak çıkarıldığını söyledi. Böylece DNA ve acbuzenneb Kuran’dan destek alan ve inkâr edilirse insanı kâfir yapıp cehenneme palatleyecek olan bir yük daha Müslümanların sırtına yüklendi. DNA’yı reddeden de o kemikte sonsuza kadar bir parça olduğu ilmi gerçeğini reddeden de yandı.
Gazetelerde bir başka ulema da insan olsa oruç tutarsın buyurdu çünkü insanlar oruç tutar demiş. Kızan ulema da var, siyasetçi de var. Ulema halkın dini duygularını sarsma tehlikesini ileri sürerek Kuran’da bir emir varsa kişi olarak birinin kendiliğinden ceza vermeye kalkmasını caiz saymadı. Siyasetçi daha gerçekçi tepki verdi ve hakaret dolu tepkisini esirgemedi. AKP’nin en büyük engeli yaşam biçimine müdahalenin oylarını azaltmasıdır. Bunca yıl takiyye yaparak Vakıflarda, zanaat örgütlenmelerinde gizli zikir yuvalarında bugünleri beklediler ve intikamlarını alıp yönetimi ele geçirdiler. Şimdi pişmiş aşa soğuk su katmanın alemi mi var!
Sabret kardeşim. Kıçımı bir yerleştireyim, başkanlığı getireyim, yargıyı da kendime bağlamayı tamamlayıp hukukunu da oluşturayım sonra yapacağımı ben bilirim.
AB mevzuatıymış! Ekonomiye iyi geldi. Satıp savarak ve kâr transferini tehlikeye düşürüyor denilemeyecek kadar hukuki güvenceleri sağlar gibi yaptık ama artık bitimiz kanlandı. Sizi mi çekeceğiz. Bizim tarih-i kadimimiz var, onunla orta gelişmişlik engelini de aşarız. Bir de kalkmış terörle mücadele kanunlarımızı mı değiştirteceksiniz? Halkıma nasıl muamele yapacağıma ben karar veririm, sana ne?
Utanmadan karşıma çıkıp Türkiyelinin insan haklarını bize karşı savunmaya ve kanunlarımızı değiştirmemizi istemeye başladılar.
Yeter yahu!
AKP’ye göre İslam dünyası esastır. Mezhep ve tarikat ayrımı yapaydır ve ortak bir İslam inancı etrafında Müslümanları birleştirecek denenmiş bir düzen olarak Osmanlı düzeni hazırdır. İslam dünyası bunun etrafında birleşme sevdalısıdır. Yeter ki anlatılabilsin, koşup gelecekler.
Bir başka ilahiyatçı Türkiye’de imam hatip eğitiminde Prof. Abdülaziz Bayındır okutulan din IŞİD’in söylediklerinin aynıdır, şükür Kuran var da temizlik yapıp İslam’ı bunlardan kurtarabiliriz dedi.
Makalenin başından beri din âlimlerinin aralarındaki farkları anlattım. Yaşar Nuri Öztürk’ün ölümü ardından dincilerin tepkisi de görüldüyse bilirsiniz ki bunlar bir araya getirilemez. İslam birliğini sağlama meraklısı hiç eksilmedi ama iktidarlar hep İslam birliği iddiasıyla iktidarı ele geçirenlerin eline düştü.
Şimdi de öyle!
Bu talihsizliğin, şunca yıl sonra izbelerden çıkıp iktidara uzanacak kadar takiyye ile saklanabilenler olmasıdır. Aydınlığa izin verilmedi karanlıklarda saklanabildiler.
Tarihin en ünlü İslam’da birlikçisi Alamut Kalesi’nin suikastçılığı meslek tutan Hasan Sabbah idi. İsmailiye tarikatı veya mezhebi hala yaşamaktadır ama birlikten eser yoktur. Mehdi diye gelip birliği sağlayacağı müjdelenmiş olan Tayyip adlı biri de gaibe saklanmıştır, beklemededir.
Ham hayaller uğruna referandum tehdidi bile yapabilecek kadar AB projesine ki kendileri de çağdaşlaşma projesi olarak sunarlardı, nefret yarattılar. Ne uğruna İslam birliği uğruna, ham milliyetçilik yerine dinciliği koydular ama Kürt milliyetçilerinin laikliğini hazmedemediler iç savaşa kadar gittiler tek amaçla… Başkanlık hülyasıyla…
Biz arada sıkışıp kaldık. AB yolu kesildi, çözüm yok. Çözüm yoksa böyle laik toplum da iyi örnek olamaz. Hesaplar dudak uçuklatıcı…