yaklaşımlarÖzkan YıkıcıKapitalizmin gelinen noktası ve İngiltere referandumu – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Kapitalizmin gelinen noktası ve İngiltere referandumu – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Nasıl ki bizim medya ile kamuoyu Türkiyenin belirli yerlerindeki kentlerin yerlebir edilmesini yazmıyorsa; Yeni geçirilen veya geçirlmekte olan “Marif vahvı, özel hareketcilere yabancıların alınması, güvenlik kuvetlerine de dokunulmazlık zırhı” yasaları üzerine söz edilmiyorsa; Yaşama dek dindarlaştırma adıyla doğum kontroldan tutun yapılacak çocuk, giyinilecek eteğe dek karışılıyorsa; Son bazı eğlence yerlerine ramazan veya içki nedeniyle saldırılındığında haber edilmiyorsa; Türkiyenin dış politikası üzerine hala ahkamların ötesine gidilemiyor ise; Benzeri de Türkiyede karşılık buluyor. Artık Türkiye kendi sorunlarını da yasaklayan yeni otoriteleşme ile yeniden yapılanma sürecine girdi. Elbet buradaki karşılığı da aynen devam ederek karşılık veriyor. Bukez de Türkiye kamuoyuna buradaki özelikle Türkiye eleştirel eylemleri hiç yer bulmaz; Son özelikle Kordinasyon ofisiyle yeni yapılanma bağımlı dış müdahaleden içeleştirme geçişi Türkiyede yer bulmadı. Benzer başka olaylar da aynen karşılıklı konuşturulmayarak “milli zırh” korunmaya devam ediliyor. işler böyle işleyince de şaklabanlıkla yalaka uzman işbirlikcilerden Kemal Dürüs tüm bunlar yokmuşcasına da Hatayda “Türkiyeye imrendiğini” vurguladı. Böylelikle hem koltuk korunmuş, hem bakanmış gibi de olanaklarla “limuzinleri kulanan, yandaşı ödülendirme hizmetlerine” devam edecek oluyor! Tabi Hatay valisine çektiği yağ ile bulunduğu ilin sınırlarına veya sokaklarına bakarak neye imrendiğini de herhal bize söylese daha örneklemci olacaktır. Ama hedef Kıbrıs kamuoyu değil, Türkiye yalakası ile koltuğu sürdürme ve pay alıp ahbabı ödülendirme olmasının gerçeği yatıyor.

Herhal ayni yağı çekerken şaklaban makamcı burada ret cepesinin tepkileri veya ilahiyat koleji “ki kendi katgısı çoktur” olayındaki mahkeme kararını da duymak istemiyecektir.

Bu gibi olaylar hep ayni eksikliği tekrarlıyor. Bunları yeniden yazma yerine, enazından kendine sol diyen kesimlerin zamanında eğitim çalışmalarının ilk semineri olan Diyalektik ilkelerinden birisiyle hareket edecem. Gerçi eski solcu ve yeni “mahsum danışman görevli solculaşan” kişilerin önemli gerçeklerdeki tutumları da başka bir utanç belgesi haline geldi. Öyle ki yukarda örneklerden birisini verdiğim makamcının hem seçilmesine,hem de akıl hocalarının ayni zamanda solculuk imgesini de kulandığını söylesem! Benzer tavırlar la kayıkcı kavgalar la solculuk tatmini yapıp teslimiyetin akıl verici olanları sıralasam, başka bir işbirlikci akıl hocalar listesi çıkarmam gerekecek….

Konuyu dalandırıp yine istediğim konuya girme zorlamasına geliyorum! Şimdi Diyalektik ilke ile genel ile yerel ortak bütünleştirme yani “her şey birbirine bağlı” kuralına kısa bir yer verelim! Hepimiz laf olunca Kapitalizmi kulanırız. Sistemin sınıfsal özünü de epey söyleyen olur. Hat da son kriz ile sağcılar ve akademisenlerin belirli kısmı da net olarak “eşitsizliğin temelinde Kapitalizim vardırı” kabuleniyor. Kabuleniyor da iş daha somutlaşmaya gelince fireler verilir. Marksizmi Ortodoks veya tarikat ilmi ile ele alanlar bir noktada tıkanıp günümüze gelmiyor. Örnek mi, hala Kapitalizmin Neoliebral evresini kabulenmeyen veya bilmeyen kendine sosyalist diyenler vardır. Buda geneli anlamada önemli eksiklik getirmektedir. İkincisi de Kapitalizmi analiz etmeden sadece güncel gündeme sıkışıp kalınmadır….

Tüm olayları okurken, önemli nokta şu: Kapitalist Neoliebral yapı artık krizlerin de gösterdiği gibi tıkandı. Sistem ise bunun yerine koyacak yeni politika üretemiyor. Daha ayrıntılı çarpan durumu da şöyle gerçekleşiyor! Tükenen ve krizlerle artık miyadını dolduran Neolibral yapılanış yerine yenisi bulunamazken, uygulamada yine başlangıç Neoliebral politikalar dayatılıyor. Burada önemli çelişki şu: Kapitalist siayset krizle biten ve üretilemiyen Neoliberal yapının yeniden uygulayarak nefes almaya çalışıyor. Bunun somut prokramı da şu: ısrarla ayni kemer sıkma politikaları devam ediliyor. Bundandır ki Kapitalist ülkeler de krize rağmen uygulanan anlayış la daha derin eşitsizlikler oluşuyor. Geriye kalan sosyal haklar da tüketilirken “Fransa gibi” sanki yeni reçete gibi de sunuluyor.

Bu nokta önemlidir. Buna ek olarak kriz ile Neoliberal devam etirme sancısı beraberinde emek cepesine işçi kiralama gibi daha köleleştirme ilaçları içiriliyor. Sosyalist seçeneksizlik ile Neoliebral bataklık dayatması ise özelikle gelişmiş kapitalist ülkelerde ırkçı partielrin güçlenip yeni faşizim dalgalarını da yaratıyor. Kriz ezberler gibi “devrimler” değil, örgütsüz emek sonucu şimdiki krizler hem Neoliebral yeniden uygulama ile ırkçı seçenek olarak sistemin gelecek üzerine kabus gibi çöktü. Son ABD seçim adayları, Avrupanın birçok devletinde ırkçı partielrin iktidar alternatif veya hükümet olmaları, ortadoğuda İslami faşizmin hem yönetim hem de muhalif eksene oturması bunun net genel göstergeleridir.

Yukarda verdiğim örnek, değişken düzenlemeler le ingilterede yaşanıyor. Bunun son versyonu da yapılacak AB referandumudur. Oluşan ikilem de sermaye merkezli talepler oluyor. Bir anımsatma! İngiltere Avrupada ilk neolibraleşen ülkedir. Teçirizmin önemi imkar edilmez. İlk önemli sosyal hakların tüketilip metalaştırıldığı yerdir. Ancak tüm Neoliebraleşme sürecinde İngiltere rahat edemedi. İşçi partisi de bu kervana katıldı. Aradan yıllar geçti. Yarım asrı aşan uygulama daha dengesiz ve durmadan yeni kemer sıkmalar la uğraşan İngiltere devleti oluştu. İngiltere yeni Neoliebral finansman krizi ile kemer sıkma politikalrı ile eğitimden sağlığa yeni cılız olguları da yok etti. Burada girerek yaşanan ile seçeneksizlik kısgacında “ulusalcılık” eylimleri de başladı. İngiltereye gelen göçler le oluşan emek ucuzlaması ile sosyal doku kırılması sonucu seçeneksizlik nedeniyle hedef göçmenler ile AB eksenine oklar yöneldi. Böylelikle sorgulama AB düzeyine indirgendi. Kemer sıkmalar ve derinleşen ilişkilerin faturası Avrupaya kesildi. Göçmenler ve Avrupa ile alınan verilen ekseninde tartışma ayrıştı.

Tartışma taraflarının dedikelrini dileyen bolca bulur. Burada ayrışan oylamada belirli olma olasılığı da solun belirli kesimine doğru yönelmeyi de getirdi. Hem Neoliebral karşıtı hem de özelikle Lizbon anlaşması ile Avrupa dengelerinin piyasalaşma lehine dönüşmesi ingilterenin belirli sol kesimi de AB karşıtı yaptı. Ancak Murat Nişancının açıklamaları ile solda “zamanı olup olmama tartışması” var!

İngiltere aslında Kapitalist Neoliebral gelişmiş metropol örneklem olarak önemlidir. Bu tartışmanın ince önemli noktası da şu: bizim AB eksenlilere sorsanız “Masrih ve Kopenhak” ilkeleri diyecekler! Oysa bu ilkelerin üzerine Lizbon kuralalrı konuldu ki bu Avrupa soluna önemli darbe vuruldu. İngiltere veya asıl adıyla Britanya resmen kendinin temel mimarı olduğu Neoliebralizm tıkanışı ile yaratığı alternatif ırkçı bakışların kuşatılmışlığına girdi. Sonuçta eyer AB çıkışı olursa önemli ırkçılık yükselişinin de yeni kazanımı olacak. AB düzeyinde kalır sa neoliebral tartışmalar devam edecek. Aşmazın nedeni şu: Neoliebral karşıtlı alternatif seçenek olmamasıdır. Buna ek olarak Kapitalizmin de krizle tükenen Neoliebralizmi ayni yöntemler le savunmaya devam etmeleridir. Buda Ulusalcılığa sığılan belirli sermaye kesimi ile orta burjuva sınıfların ırkçılıkla buluşmasını sağlıyor. AB içinde doğu avrupada ırkçı otoriter devletler oluşurken, en demokratik denilen isgandinav ülkelerinde de ırkçı partiler ikinci sırada!

İngiltere referandumu sonuçta sistem içi aşmazların yeni bir kağosuna adaydır. Burada zaten tartışılan AB gerekçesi yanında temelde Kapitalist aşmazın gelinen tıkanışını da gösteriyor. Güçlü partielri olmadan ırkçı veya göçmen karşıtlıkla karşılık bulan politika olunca, bunun mesajı da önemlidir. Unutmayın Britanya adamız üzerinde de önemli etkisi olan devlet dir! Tarafların görüşlerini okurken de karşınıza sistemde kutuplaşan sermaye siaysetini de bulacaksınız. Tıpkı Ortadoğuda kontrolu savaşla nelerin yaratılıp, nelerin tüketilme sonuçları gibi.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin