Siyasal moda veya yalaka yarışına bizim kiler de uydu.Türkiye de yaşanan darbe girişimi sonrası “demokrasi selamı” duruşları gerçekleşti. Bizimkiler de hemen ayni selamı çaktılar. Peki bizimkilere ve özelik le kendine aydın veya demokrat etiketini koyanlara soruyrum! “Aslı Erdoğan diye bir insan la hapislik gerçeğinden haberiniz var mı”? Başka bir pencere ile; Aslı Erdoğan için dünyadan yükselen aydın tepkisi, neden Kuzey Kıbrıs tan yükselmedi? Hemen birkaçının sesini de yok sayarak bu soruyu sordum. Gerçekten, “demokrasi selamı duranlara” Aslı Erdoğan için neden demokratik hak olarak ifade özgürlüğü veya insan hakları ölçekli yazılarının bedelinin hapis olduğunu da haykırmıyorlar! İşte b bizim paravan göstermelik düşünce işbirlikli modelimizin aynasının ta kendisi!
Bazı edebiyat öğretmenlerine sordum* Kendine insan hakları konuşmacısı diye atlandıranların gündem demeçelrine baktım, hepsinde şu gerçeği sorguladım: Aslı Erdoğanın önemli edebiyatcılardan birisi olması, insan hakları üzerine, her yerdeki haksızlıklara karşı çıkmasına rağmen, bizim birçok konuyla alakalı memleket ki haberdar olamadılar. Demokrasi ve sanatı konuşanalr neden se Aslı Erdoğanın yaşadığı duruma ses vermediler. Peki; bunun adı ne?
Tarahin her karanlık döneminde resmen aydınlar ve sanatcılar ağır bedeler öder. Yazdıkları veya konuştukları doğrular ve çekilen acıları seslendirdikleri için, katlediliyorlar, hapse atılıyor veya deyişik yasaklar la yaşamak zorunda braktırılıyor. Belirli isimelr adeta konunun simgesel özü haline gelir. Aslı Erdoğan Özgür Gündem gazetesi kapatılması, gerçeklere karşı oluşan baskılar ve yerleştirilen hukuk yapısının simgesi olarak, hapse konuldu. Hüçre yaşam la ona karşılık verilen destekler le siyasal gerçeklerin imgesi olarak günümüz de dünya kamuoyun da ilericilerin ses buluşma dayanışmasına kazıldı. Demek ki her aydının uğradığı baskıların bir tekrarını Aslı Erdoğan da yaşıyor. Helle de yöneticinin de soyadı ayni olma tesadüfüne nedemeli! Bir Erdoğanın, öteki Erdoğana karşı uygulaması!****
Türkiye yoğun sansür le Aslı Erdoğanı konuşmama direnciye le medya gündemi oluştururken; Cerablus harketi ile de “kahramanlık öyküleri” anlatıyor. Siyasal bir moral esrumanı Cerablus haline sokuldu. Ancak; biraz doğruları deşince de Doğan Tılıçın şu basit sorgusu da olmaz sa olmaz hale sokuldu!
Ben Cerablus la alakalı bazı gözlemlerimi hem bu site de hem de Ortam günlük gazetesinde yorumladım. Bu yazıyı yazmadan önce yine internet dolaşımı yaptım! Birgün gazetesin de Doğan Tılıç çok basit yakalanacak gerçeği yazdı. Tılıça “ Cerablusa giren OSo militanlaının, düzenli ordudan çok, dağınık milisler gibi oluşu* Büyük operasyonda bir askerin dahi ölemesi* Birgün de Cerablusun alınması* Halk deyil de OSO militanlarının kutlama yapması* Göstere göstere hareketın aktarılması” gibi birçok soru işaretli bilgiyi yan yana koydu! Aslında Tılıç bu basit gözlem le gerçekleri aktarırken, yayınlanan resmi demeçlerin de her ne kadar Cerablus veya IŞİD denilse dahi, Alman dergielrinin de yorumları “Kürtlere yönelik” olma kuşkuları gidrek artıyor! Zaten daha ilk ağızdan IŞİD ile PYD yan yana koyuldu.
Cerablus hareketini yazarken, hep peşpeşe oluşan gelişmeleri önceki yazım la sıraladım. Gerek Rus Amerikan yeni diplomatik deneyimler, gerek Türkiye Suriye eksenin de oluşan Cezayir den MİT liderinin Şamı ziyareti ve Batının ısrar la Sunni eksenli bir Suriye bölgesi ile mültecileri tutacak tanpon yerleşim arayışları adeta Cerablus eksenin de kesişti.
Şunu unutmamak şart; herkesin mutlaka çıkarları vardır. Ortaklaşan veya ayrışan yönler de vardır. Türkiye; hem Kürtlere karşı sınırda oluşacak etkiyi kırma, Suriye içlerine girip tanpon bölge stratejisi ve kendine bağlı kesimelrin Suriye eksenin de yer alma hedefleri çeşitli dönemler de hep öne çıkarıldı. Bunun fırsatsını bekliyor du! Ayrıca; bir taş la üç kuş vurma seçkisi de hep sırıtıyor du!Zaten boşalan ve her an ele geçme tehlikesin de olan Cerablus, Türkiyenin de gereken uyumu da sağlayarak hamlesini de yaptı. Zaten, Cerablusu kurtarma askeri konseyi oluştuy du! Bunun anlamı Cerablusun Demokratik Suriye yapısının eline geçmesi demek ti! Türkiye müdahalesinden hemen önce de örgüt lideri suikas la katledildi. Kimse bunu kimin yaptığını dahi sormadı!
Bu koşullar la Türkiye Cerablusa beslediği ve hala tartışmalı OSO yapısıyla girip “Tekbirleri” çekti! OSO imgesini de anımsatalım: 12 yaşında bir Filistin çocuğunun kafasını kesen yapı! Buyrun Cerablus gerçeklerine….
Bir Konuya daha açıklık getirelim: Özellik le IŞİD elinde olan topraklar bu denli güçlü savunmaya sahip deyildir. Fakat tıpkı Musul veRakka olaylarında olduğu gibi, ilgili yerleşimleri kimlerin alması gerektiği anlaşmazlığı vardır. Birçok IŞİD operasyonu bu neden le gerçekleşmiyor! Cerablus daha da ilginç! Müdahale ile göründü ki hiç de diranç gücü yoktu! Fakat, konu Cerablusu Kürt denetimli mi yoksa Suni eksenli batı destekli yapıların alma ikilemi vardı. Türkiyenin tanpon bölge, OSo desteği ve anti Kürt eylimi bukez başta Rus ve Amerikan çevrelerinin ve hat ta iranın da kabulunu alıp gayet kolay gerçekleştirildi. Bunun devamı yine ilgili güçlerin keyfine kaldı! Dilendiği an da Türkiye Kürt fitilinin ateşlene bilme olasılığı da vardır.
Son bir not; Rus Amerikan dışişleri bakanı Suriye Cenevre toplantısı için görüştüler! Hemen yanına ekleyelim: Halep konusunda şimdilik Suriyenin tamamını alması Ruslar tarafından engelendi* Haseki Kürt etkinliği yine Rus müdahalesi ile Suriye devleti ile ateşkesleşti! Cerraplus tam da bu denklemin üstüne oturdu. Yorumlar size kaldı!*****
Arada bir deyindiğim Kolombiya sorunun da anlaşma imzalandı. Eyer başta malum saray erkanımız eyer dünyada “barış” denilen konulara ilgi göstersey di, buradaki “çözümcüler” koşulalrı yazarken gerçekten ilgili olsalar dı, Kolombiya ile Kıbrıs kıyaslı bir yazı yazılım lı, probaganda algı moral yayınına girerlerdi. Çünkü nereden bakarsanız bakın, Kolombiya Kıbrısa göre çok daha derin ayrılıkları olan, tek tip sistemin sorusal merkezli gelişmediği ve görüşmler dahi yaplırken savaşın devam etiği, ilginç bir örneklemdir. Ama “barış severli Kıbrıslılar” tüm dünya laflarını bolca kulanmasına karşın, Kolombiya örneğini hiç konuşmak ve yorumlama eksenine koymadılar!
Kolombiya örneği her ne kadar dış güçler ve genel koşulların sorunlar da etkisi imkar edilemyecek derecede olsa da; yine de eyer görüşme yapan kesimlerin somut talepler le adım atma şansının da olduğunu gösterdi. Özellik le anlaşma olurken, mutlaka şartların ayni kalmayacağı, mutlaka taşların oynaması gerektiğini anlatan önemli anlaşma ilkeleri üzerin de buluşuldu. Detaylara takılmadan ve güvenceleri iç mekanizma ile oluşturma arayışları hep öncelik oldu. Oysa Kıbrıs ta özellik le bizim “liderler” hep dış güvenceli garantörlük temelin de konuyu mutlaklaştırıyorlar! Kıbrıs adasında ortak yaşama ve endişeleri giderme mekanizma yerine, başka ülkelerin hegemonik kalıcılaşması ile bir ayni koşulların yasalaştırılması üzerinden hareket ediliyor. Ayrıca; Kolombiya da olduğu gibi, sorunalrı tartıştırarak, görüşenlerin aktarılması bilgileri ile halkın dinamiğinin önemi oluştu. Oysa, biz de hep gizli olup sistemin ayni kalacağı ve dış çıkara göre bir Kıbrıs dizayini aranıyor. Hat ta, Kolombiya da halkı hazırlamak ve karar verme de etkin olma ikilemi dinamikleşirken, bizde hep “dış güçlerin koşulları” ile barış olacağı imajı yerleştirildi. İç katılım yerine dış destekler hep öncelikli oldu.
Son bir nokta! Kolombiya hükümeti batılı, FARG gerillaları Marksis iken, yine de uzlaşma sağlanıp, direk yansıyışları içeleştirilirken, Kıbrıs ta başta Türkiye çıkarları ve batılıların uygun koşulalr la bizdeki dışa bağımlı işbirlikçi siyasetciler görüşüyor. Bu farklılıkları izlerken de batının ekseninde oluşan Kıbrıs sorununun neden insani ölçekler le ortak kardeşlik temelinde ilerleme politikasının olmadığını da kolayca anlarız! Kiminin “milli çıkarı” kiminin “stratejik merkezi” Bazısının da “enerji hesaplı” kuralları olunca , bedeli de Kıbrıslılara ödetirler! Kolombiya adı aynen kaldı. Referandum da evet çıakr sa sosyolojik ve siyasal birçok gelişme de olacak! Kıbrıs ise daha sorunların sesi başlamadan, ilk deyişecek nokta Kıbrıs Cumhuriyeti oluyor. Bunlar hep bir şeyleri anlatıyor.