yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDilirga yakın tarih olayları – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Dilirga yakın tarih olayları – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sıcak Ağustos ayında bulunuyoruz.Ayın sekizi ise Erenköy direnişi olarak kutlanacak. Şimdi artık yaşlanmış hal de yeniden çocuklukta savrulup göşmenlikten göçmenliğe uçuştuğum bu tarihi dönemi yeniden anımsamaya başlıyorum. Onca savrulmuşluk karşışında, yaşadıklarım da ibret le anımsama ma neden oluyor. Çocukluk anılarımın korkuyla örülmesi ve inanılmaz zor şartlar da yaşamanın gerçeğini öğrendim. Yaşadıklarım kadar, sonradan öğrendiğim siyasal gerçekler se benim dünya görüşümüm de oluşmasına neden oldu. Aslında olaylar 5 Ağustos günün de başlarken,neden 8 günü kurtuluş ilan edilme kuşkusu da her yeni öğreti de iyice kuşkular la doluyordu. Ama kesin olan, çocukluk yazında başlayan, beni ve köyümü göçmenleştiren bu tarihi süreç üzerinden yıllar geçti ve artık yaşamımın son günlerinde yaşlı hal de bulunuyorum. Ama canlı gibi dün yaşanan dönem olarak aklımda. Hem de yeni biriken bilgiler le!

Dilirga olayları yakın Kıbrıs tarihinin önemli sayfasıdır. Bu konuda kimi anıları, kimi resmi idolojik eksen le ve kimi de bazı araştırmaları ile kitaplar yazdılar. Doğrusu önemli kısmında ön yargı ve kendini öne çıkarma anlayışı yaygın dı! Benim dahi tanıklaşıp halen yaşamakta olan yaşlıların bildiği bilgilerden ısrar la kaçtıklarına da rasladım. Şüpesiz ben makale yazıyorum ve alanım da kısıtlı. Bunu bilerek konuya giriyorum.

Kıbrıs yakın tarih 23 Aralık 63 olayları başladı. Dilirga bunu sıcak olarak hemen yaşadı. Arada çatışma şeklinde gelişmeler de oldu. Bazı yumuşatıcı girişimler de iki taraflı teşkilatcılar tarafından önlendi. Dengeyi tırmandıran, bölgeye çıkarılan Türkiye de okuyan Kıbrıslı öğrenciler le deyişti. Yeni silahların gelişli ve moral etkeni konuda önemli tetikleme yaptı. Çatışmalar daha da yoğunlaştı. Üst noktası köyler arası rum köyü olan Movsili genel saldırısı ile oldu. Bu bölge için önemli bir mihenk taşı oldu.

Grivasın adaya ayak basması ise piskolojik olumsuzluk olarak hemen hisedildi. Birçok Grivas etkenli hikayeler anlatıldı. Buna bir de bazı olaylar eklendi. Örneğin; piyenyadan Movsiliye dağlar arasından Rumlar geceleğin geçerken, nöbetci olan Türklerin ateş açamaması, yaratılan Grivas efsanesinin pskolojik yönü ben ce etkili oldu.

Konuyu uzatmayım: Ağustos başına gelirken denklem şöyle idi: Artık genel saldırı bekleniyordu. Gemilerin olduğu, yığınaklar da yapılıyordu. Grivas etkeni ile alınan hız bölgeye saldırı eylimi olarak dolduruluyordu! Biz de işler karışık tı! Çünkü pek deyinen olmasa da özellik le eski komutanın bazı davranışlarının yaratığı travma ile sonradan ayrılması oldukça boşluklar ve huzursuzluklar yaratıyordu! Yeni gelip giden ve ardından Ağustos başı lakabı Akıncı ama asıl adı sonradan öğrendiğim Aliriza Buruşkan ile Denktaş da bölgeye çıktı. Akıncının tepeleri gezerken “Rumlar inşalah bana zaman brakır da hazırlanırız” dediyi söylendi! Oysa zaman yetmedi.

1964 yılı Ağustosun Beşi ikindini denizden geminin işaretiy le Aytotoro veya Türkçeleşmiş ismi ile Bozdağ ve Mansuraya saldırılar başladı. Ertesi gün Alevkayasına yönelindi. En dikat çeken olgu; Piyenyadan göstere göstere geçen arabalar dolusu Rumlara ateş açılması izninin vderilmemesi oldu. Ertesi gün bölgeye çatışmalar yayıldı. Bozdağ Mansura stratejik önemli Mali tepesi tartışmalı şekilde düştü. Bu her iki köyün de çekilmesi demek ti. Tartışmalar da birçok olay dinledim.Mali tepesi düşüşü neden se hiç sorgulanmak istenmedi. Oysa bölge savaşının kırılgan noktası oldu. Birçok bilgiyi mutlaka derlediğim arşivlerden iler de yazacam.Ezber bozmaya adaydır.

Sonuçta tüm çever Köyler 7 Ağustos gecesi Erenköye çekildi. Ertesi gün de Türkiye müdahalesi beklendi ve ikindini de uçakların bonbalamasıyla bu müdahale de gerçekleşti. Ayni durum ertesi gün de sürdü. Rumlaarın saldırısı kırıldı. Ama biz artık göçmen olup önce mağlralar da, sonra çadırlar da ve en son göçmen evlerinde yaşadık!

***

Yetmişler başında bazı gençler olarak geçmişi araştırmaya başladık. Zaten çoğumuzun beyni canlıydı. Sorduğumuz bazı sorular da tepkiler dahi alıyorduk. Ama yaşayarak öğrenmek canlıyken oldukça önemliydi! Ayrıca çok iyi ratyo kulanıcısı oldum.

Türkiye de Lise de okurken, gitiğim Gazi Mahalesi Halk evin de bana Kıbrıs semineri anlatma görevi verildi. Birçok araştırmaya giriştim. Batı Trakyalı öğrenciden açılan Kıbrıs dosyası tartışmalarına varan ek kaynaklar ile Türkiye de sol hareketlerden bazı CHP vekilerine varan geniş tarama yaptım. Bir plan beynimi sarstı! “Aççerson planı”! Biz Dilirga da savaşı yaşayıp göçmen olurken, Türkiyenin de olduğu Kıbrıs la alakalı devletler Amerikan Açerson planını kabul etiler. Bu beni etkileyen ve ezberimi ilk bozan önemli belge oldu!

Ardından, o zaman Yurtdışı dan yayın yapan Bizim Ratyonun Dilirga olayları başlangıcında ABD elçisinin bakanlar kurulu toplantısına katılması da kuşkularımı artırdı. Ratyo haberi yalanlanmadı! Yine başta ABD Türkiye müdahalesine izin verirken, sonradan Makariyosun çabasıyla Bloksuzların tepkisi ve Soviyet liderinin mektubu sonrası Consonun bildik Ankara mektubu, kafamın yeniden sorgulama sürecine girmesine neden oldu.

Yazılacak çok olay var. Ama alan makle yeridir. Ben çocukluğumu yaşayarak öğrendim ve araştırma ile gerçekleri bulmaya çalıştım. Gördüm ki biz acılar laa yaşar, kendimize has umutlar yeşertirken, farkında olmadığımız siyaset banbaşka gerçekleri gerçekleştiriyor du! Bedeli ise biz ödüyorduk. Hala birçok gerçeğin konuşulamadığı, bilgiler de var olan bulguların tabu olduğu Kıbrıs sorunu yörüngesine takılıp kaldık. Nesiler yok olup bilgiler de tabu zırhında yok edilirken de istenilen yanlışların da söylenme konumu da yerleşir. Hala kimse sormuyor; Neden 5 Ağustos ta başlayan ve tahmini 12 tarihinde biten bu savaş dönemi neden 8 Ağustos ta kutlanıyor?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin