Kıbrıs sorunu zor konuların artık ele alınacağı zamana gelmiş diye koşulmaya başlandı. Sanki önemli ilerlemeler oldu veya uluslararası ortamda da olumlu gelişme var.
Basına bakarsanız işin içinde bir şey yok. Yeni bir gelişme bağlantısı yalnız Türkiye dış politikada sıkıştı ve olumlu adım atılabilecek bir konu arıyor diye kuruluyor. Bu ilişki kurulunca hangi ilgili gelişme izinden yola çıkıldığını görmek gerekir ama hiç konu edilmiyor. Buna karşın dış müdahale olacağından bahsediliyor ve bilinen emperyalist ilişkiler sorumlu tutuluyor.
Bunların nedeni ne yazık ki amaçlar hakkında halka bilgi verilememesi ve zıt görüşler ileri sürülerek bulanık hava yaratılmasıdır.
Akıncı’nın Ankara ziyareti öncesinde garantiler gibi önemli konular ele alınacak, onlar hakkında görüşme yapılması gereği vardı demesi akla o konularla ilgili görüşme olduysa ne söylendiği sorusu geldi. Ne yazık ki hep olduğu gibi aydınlatıcı bir açıklama olmadı.
Kırmızıçizgi çizerek masaya gidilmezdi ama gidildi. Garantiler tabu değil görüşme başlıklarından birisidir açıklaması da yapıldı. Arkasından kırmızıçizgi ve olmaz olmazımızdır sözleri duyuldu.
Bu kadar karışıklık içinde halkın açık bir fikir sahibi olması beklenemez.
Bunların arkasından garanti ve güvenlik konularında yeni düzenlemeler üzerinde çalışılabilir. Görüşü de ortaya atıldı.
Halk düzenlemelere gidilebilecek ise bilmek isteriz demektedir. Eskiden “kesin gereklilikler” ve hatta “Kıbrıs bizimdir” görüşü ileri sürülürdü. Neler oluyor?
Bu arada da biri üzülerek bu yıl olmazsa artık çok daha zor olur deyince diğeri çözüm için olmazsa öldük diyen eziklikten bahsediyor. Yani biri dünyaya elimden geleni yaptım benden bu kadar deyip haklı bir tavırla çözümden kurtulamaya iç pazara yönelik efelenmelerle puan toplamaya çalışıyor. Barışçılar da şaşkınlıkla kimi destekleyeceğini konuşuyor.
Her gün bir demeç vermek için çaba gösterilen bir ülkede açıklık olmaması şaşılacak şey ama bizde alışkanlık oldu.
Ortada bir şey görmeyen yabancılar ve bizim gibi somut gelişmeler görmeden sözlere bakarak aldanmak istemeyenler görüşme masasına bir yeni tutum götürülecekse önce götürecek olanların halka açık mesajlar vermesi gerektiğini bilirler. Yoksa bu da bir aldatmaca olarak kalır.
Amaç bıktırıp gömmek değilse kaçınmak için büyük bir uğraş görmeliydik hâlbuki bir kapı açmak bile deveye hendek atlatmaya döndü.
Halkımız çözüm isteğini dile getirip göreve çağırmalıdır.