“Akıncı’nın Türkiye Cumhuriyetinin olurunu, onayını almadan çözebileceği sorunlar değil”

956

Halil Paşa sosyal medyadaki paylaşımı ile Kıbrıs sorunundaki gelişmelere dikkat çekti:

Herkes de biliyor ki Akıncı kendi siyasi iradesinin sınırlı olduğundan hareketle görüşmektedir. Örnek verecek olursak, 1974 sonrasında adaya göç edenler ve daha düne kadar KKTC vatandaşı yapılan kaç Türkiyeli adada kalacaktır? Bunların nüfusu kaç bin olacaktır? 1974 yılına kadar olan Kıbrıslıtürklerin sayısından ne kadar az eşit ya da çok olacaktır? Ne kadar Türk askeri, hangi miktarda cephane ve mühimmatla adada kalacaktır? Kıbrıslırumların işgal edilen ganimet olarak dağıtılan dahi tapusu verilen ve sonrasında 2.nci ve 3ncü kişilere satılan malların akıbeti, bu malların sahibi Kıbrıslırumların maddi olarak tazmini, kimin parasıyla, hangi zaman diliminde ne şekildae sağlanacaktır? Hatta Omorfo’nun verilip verilmeyeceği? Askerin adanın Kuzeyinde hangi nokta ya da noktalarda konuşlanacağı? Kışlasına çıkış ve girişleri, sivil halkla temasının hangi prensibler temelinde olacağı? Ne kadar Kıbrıslırumun’un Kıbrıs Türk devletçiği “sınırları” içerisine yerleştirileceği? Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ve yabancıların birbirlerine mal alıp satmasının hangi kriterler karşılanırsa yerine getirileceği? Serbest mal alıp satımı konunda AB ilkeleri ile düzenlemeler??? Say say bitmez… Bu konular Akıncı’nın Türkiye Cumhuriyetinin olurunu (aslında kişi olarak RTE ve şu andaki yakınındaki TC dışişleri kadrosu dersek daha doğru olur-hp) onayını almadan çözebileceği sorunlar değildir. Dolayısıyla bana göre Akıncı’nın görüşmecilik yetkileri TC tarafından sıkı bir şekilde sınırlanıp denetlenmektedir. Bu nedenle bizdeki arkaik Türk Milliyetçilerinin Akıncı bizi satıyor diye bağırmaları amigoluktan öte bir işe yaramamaktadır. Bana kalırsa Anastasiades Akıncı’ya göre bu konuda siyasi iktidar erki olarak eli daha güçlü olan liderdir. Korkusu ise çok basittir. İçerideki Elen Milliyetçilerin EDEK ve DİKO gibi milliyetçiliği popülizm olarak kullanan siyasal partilerdir. Uzun lafın kısası yaşlanmış olmasına rağmen koltuktur. Çünkü koltuğu, siyasi makamı bırakmanın (zorunlu sağlık dışında) yaş sınırı yoktur.