Meclis Dilekçe ve Ombudsman Komitesi, Murat Kanatlı’nın Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi adına yazdığı dilekçeyi görüşerek, ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş isteme kararı aldı.
Dilekçe ve Ombudsman Komitesi, bugün CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe başkanlığında toplandı. Toplantıda, dilekçesi görüşülen Vicdani Ret İnisiyatifi aktivisti Murat Kanatlı da hazır bulundu.
Dilekçe ve Ombudsman Komitesi toplantısına, Özdenefe’nin yanısıra, UBP Milletvekilleri Esat Ergün Serdaroğlu, Ahmet Kaşif ve Ali Pilli, DP Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu, CTP Milletvekilleri Hüseyin Erçal ve Salih İzbul katıldı.
Toplantıda Kanatlı vicdani ret hakkı ve çeşitli ülkelerdeki bazı uygulamalarına dair Komite’ye bilgi verdi, Komite üyelerinin soruları cevaplandırdı.
Yasa değişikliği önerisi
Daha önce Askerlik Yasası değişikliği tartışılırken de gündeme getirilen yasa değişikliği önerisi, bugün de milletvekillerine sunuldu. Sunulan metin şöyle:
“Anayasa Mahkemesi’nin vicdani ret konusundaki kararında (D.2/2013 – 13/2011)
“Ülkemizde, Askerlik Ödevi, Anayasa’nın 74. maddesinde öngörülmüş, kanun koyucu tarafından da konu 59/2000 sayılı Askerlik Yasası’nda düzenlenmiştir. Anayasa’nın 74(1) maddesine göre “silahlı kuvvetlerde yurt ödevi, her yurttaşın hakkı ve kutsal ödevidir”; buna uygun olarak 59/2000 sayılı Askerlik Yasası’nın 4. maddesi de yurttaş olan her kişinin askerlik ödevini yapmakla yükümlü olduğunu ifade etmektedir. Polis ile ilgili bir düzenleme dışında, sadece Sağlık Yeteneği Tüzüğü’ne göre aklen veya bedenen askerliğe elverişli olmayanlar askerlikten muaf tutulur. Ne 59/2000 sayılı Askerlik Yasası’nda ne de başka bir yasada inançları askerlik hizmeti ile çatışanların, askerlik hizmetinden muaf tutulmalarına açık bir düzenleme vardır.”
Dikkatli bakıldığını Anayasa Mahkeme kararı da, Askeri Yargıtay kararı da benzer maddeyi, Askerlik Yasası’nın “Askerlikten Muafiyet” yanbaşlıklı 8’nci maddesini işaret etmektedir.
Bu koşullarda Pazartesi günü Askerlik (değişiklik) Yasası görüşmesi sırasında Anayasa Mahkemesi ve Askeri Yargıtay kararlarında anılan vicdani ret hakkının tanınması konusunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi bir düzenlemenin yapılabilmesi için “Askerlikten Muafiyet” yanbaşlıklı Esas Yasanın 8’nci maddesine (3)’üncü fıkra eklenmesi yönünde değişiklik önergesini sunulabilir.
Eklenecek 3. Fıkra da şu şekilde olabilir:
“(3) Askerlik çağına gelmiş olup, ancak kendisini vicdani retçi olarak tanımlayan, ahlaki, vicdani, siyasi, dini ya da benzer gerekçelerle askerlik yapmak istemeyenler, bu durumlarını bağlı oldukları Askerlik Şubesine bildirmeleri ve açıklamaları halinde askere alma işlemine ve askerlik hizmetine tabi tutulamazlar ve bu tutumlarından dolayı haklarında soruşturma açılamaz, ceza verilemez, ekonomik, toplumsal, kültürel, medeni ya da politik hakları açısından herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakılamazlar.
Vicdani ret hakkından muvazzaflık hizmetini sürdürmekte olan er, erbaş ve yedek subaylar ile yedekler de yararlanır.
Savaş ve benzeri hiçbir olağanüstü hal gerekçesi ile bu hakkın kullanımı sınırlandırılamaz.
Vicdani retçi olduğunu açıklayanlara tabi oldukları askerlik süresi kadar sürede yaşları, öğrenim durumları, mesleki beceri ve yetenekleri dikkate alınarak ikamet ettikleri şehirlerde, hizmet koşulları bakımından herhangi bir ayrımcılığa uğramadan ve cezalandırıcı nitelikte olmayan kamu hizmeti gördürülür.
Muvazzaflık hizmetini sürdürürken vicdani retçi olduğunu açıklayanlara hizmet sürelerinin kalan kısmında yukarıdaki paragrafta belirtilen koşul ve niteliklerde kamu hizmeti gördürülür. Vicdani retçi olduğunu açıklayan yedekler için ise yedeklik hali son bulur.
Kendisini vicdani retçi olarak tanımlayan, ahlaki, vicdani, siyasi, dini ya da benzer gerekçelerle askerlik yapmak istemeyenler için mahkeme kararıyla veya bu yasa uyarınca çıkarılan bir tüzükle oluşturulacak sivil kurum tarafından vicdani retçi olarak tanınanlar askerlik mükellefiyetini yerine getirmiş sayılırlar. Askerlik hizmeti yerine alternatif hizmet öngörülebilir. Bununla ilgili kurallar tüzükle düzenlenir.”
Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi, daha önce de belirttiğimiz gibi bağımsız sivil bir yasa yapılmasını tercih ederken, bugüne dair sorunlar aşılması için iyi niyetle böylesi bir değişikliği desteklemektedir.
Dilekçe
23 Ekim 2014 Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi’nin meclis başkanlığına verdiği dilekçe şöyleydi:
Sayın Sibel Siber,
Meclis Başkanı
Meclisin websayfasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) ve başkanı olduğunuz meclisin anlatıldığı belgede “Pratikte her iki KKTC milletvekili hemen tüm Komite çalışmalarına ve tüm Genel Kurul oturumlarına katılabilmekte ve buralarda söz alıp konuşabilmektedir” denmektedir. Yani AKPM’de temsil edilmek bu belgeden anladığımız Meclisin açısında önemlidir. Ama bildiğiniz gibi meclisler yalnız temsiliyet değil kararların da alındığı ve uygulandığı kurumlardır.
Hatırlatmak isteriz ki AKPM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, vicdani ret hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 9’da güvence altına alınan din ve vicdan özgürlüğünün zorunlu bir gereği olarak kabul etmiştir.
AKPM, askerlik hizmetine alternatif oluşturabilecek sivil hizmete ilişkin kuralları belirlediği 337 sayılı Tavsiye Kararında (1967), vicdani retçiler ve askeri hizmetle yükümlü olanlar arasında eşitliğin gözetilmesi gerektiğine işaret etmiş; alternatif sivil hizmet süresinin en az normal askeri hizmet süresi kadar olması gerektiğini ve vicdani retçiler ile askeri hizmetle yükümlü olanlar arasında sosyal ve finansal eşitlik sağlanması gerektiğini belirtmiştir.
AKPM kararları doğrultusunda Bakanlar Komitesi 1987 yılında üye devletleri vicdani ret hakkını tanımaya ve ulusal mevzuatlarını belirtilen temel ilkelerle uyumlu hâle getirmeye davet eden Rec(87)8E sayılı tavsiye kararını almıştır.
AKPM aldığı kararlar sonucu Avrupa Konseyinin organı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 7 Temmuz 2011 yılından sonra aldığı çeşitli mahkûmiyet kararları ile Türkiye’nin ve Ermenistan’ın vicdani ret hakkını tanımayarak AİHS madde 9’u yani düşünce, vicdani ve din özgürlüğü hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. (Bayatyan v Ermenistan (2011), Erçep v Türkiye (2011), Savda v Türkiye (2012), Tarhan v Türkiye (2012))
Avrupa Konseyi kurumları tarafından geliştirilen ilkeler Avrupa Parlamentosu’nun 7 Şubat 1983, 13 Ekim 1989, 11 Mart 1993 ve 19 Ocak 1994 tarihli tavsiye kararlarına yansımıştır.
Son olarak da Avrupa Birliği Konseyi 24 Haziran 2013 tarihinde kabül ettiği “AB din veya inanç özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi üzerinde kılavuzlar” dökümanında üye devletleri vicdani ret hakkına saygı duymaya çağırmıştır.
[EU Guidelines on the promotion and protection of freedom of religion or belief]
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 1987/46 ilke kararında devletleri vicdani ret hakkını tanımaya davet etmiş ve devletlerin bu hakkı kullananları cezalandırmaktan kaçınmaları gerektiğini belirtmiştir. Bunu takip eden 1989/59 ilke kararında Komisyon bir adım daha atarak vicdani ret hakkının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi madde 18’de ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (MSHİUS) madde 18’de tanınan inanç özgürlüğünün bir parçası olduğunu belirtmiştir; 1993/84, 1995/83 ve 1998/77 ilke kararlarında da önceki ilkeler tekrarlanmış ve genişletilmiştir. Bu ilke kararları doğrultusunda BM İnsan Hakları Komisyonu, devletleri kanunlarını ve uygulamalarını gözden geçirmeye; vicdani retçiler için af ve hakların iadesi uygulamalarını yürürlüğe koymaya çağırmıştır.
Ülkemize gelirsek, Kıbrıs’ın kuzeyinde hala hazırda 2 vicdani retçi Askeri Mahkemede yargılanmakta ve eğer yasal düzenleme yapılmazsa yakın bir zamanda yeniden cezaevine konacaklardır.
2011’den beri süren davalarla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Askeri Yargıtay verdiği kararlarında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi bir düzenlemenin yapılmasının tamamı ile Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile mümkün olabileceği belirtilmiş…
Askeri Yargıtay Ceza No: 1/2014 – (Dava No. :256/2011) sayfa 18’den bu kısmı daha detaylı okuyabiliriz:
“Bu hususta Anayasa Mahkemesi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin önerdiği gibi bir düzenlemenin yapılmasının tamamı ile Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile mümkün olabileceğini belirtmiştir.
Görülebileceği gibi vicdani ret ile ilgili bir statünün yaratabilmesi için üye ülkelerin iç hukuklarında yapacakları bir düzenleme ile mümkün olabilmekte ve O takdirde ancak bu statüde olduklarını iddia edenler bu statüye müracaat edebileceklerdir.
KKTC’inde vicdani redde dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Böyle bir düzenlemeyi ihdas eden mevzuat olmadığı için de Sanığın vicdani redde ilişkin iddialarını inceleyip bir sonuca ulaştırmak mümkün değildir.”
Vicdani retle ilgili Anayasa Mahkemesi ve Güvenlik Kuvvetleri Yargıtay’ın verdiği kararlarda Yasa Koyucunun yani yasama organının takdiri ile vicdani ret hakkının tanınmasının mümkün olabileceği açık şekilde belirtilmiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Avrupa Parlamentosu’nun vicdani reddi, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hak olarak tanınmasına yönelik tavsiye kararlarına sırtınızı dönmeyeceğinizi umuyoruz.
Talebimiz, vicdani ret haktır, uluslararası hukukta yer edinmiştir, Kıbrıs’ın kuzeyinde de yasal düzenleme yapılarak hemen tanınsın…
Saygılarımızla
Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi