yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYakın tarihle günümüz buluşurken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yakın tarihle günümüz buluşurken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Cumartesinin öğlenini aşmış durumdayım. Sıcak adeta kavurup boğmaya hızlanıyor. Arada hafif esinti de var. Günün tarihi 10 Eylül. Ben yazımı yazmaya koyuldum. Düşünürken de siz yazdıkalrımı okurken hem bayram tatiline girmiş, hem de dünya yakın tarihin önemli kararların günlerini anımsamak la meşkul olacak. Tatil ve duyarlılık çelişkisi altın da Kurban Bayramı tatili ile burada hayat siyasi anlamda dondurulup buzdolabına konulacak. Oysa anımsanacak yakın tarih le günümüz olaylar öylesine kesişiyor ki demeyin gitsin! Yaşadığımızın önemli durumları, ilgili dönemde alınan siyasal kararların yaşama geçirilmesi ile oluşma gerçekliği vardır. Biranlamda, günümüz birçok siyasal acıtan sonucu, yaşanacak tarihin günlerindeki başlangıcın sonuçlarıdır. Yakın tarih ile günümüzü ayni zamanda diyalektik “neden sonuç veya nicel birikim le nitel dönüşüm” ilkelerinin yaşamsal yaşanmışlığını da yakalayacağız. Tabi ki unutmadım: Diyalektik kuramı Marksis geçinenler dahi unutup, liebral hülyalar la dolaşıyorlar dır! Fakat çelişkili buluşma şekliyle de konular üst üste oturdu. Yakın tarihin önemli günleri, günümüz sonuçları ve ters olan Kurban bayramı ile tatil le dondurulun siyasal düşünme şekli! Hepsi yine yumak olup kördüyümleşti. Yine de ben okumak isteyene bayram, tatil demeden, anımsatmadan günümüze şöylesine bir derleme yapmaya çalışacam. Öncelik le bellek kaybına uğrayanlara da biraz espirili şekli ile “şok tedavi” yapmaya uğraşacam.

****

Bayramın tatiline dalarken dahi, İslam bayramı olup en başta katliyamların sürdüğü paradoks gerçekler le kafamızı kuma gömeceğiz. Hat ta gerçekler görülmeksizin bayram kulanılıp önemli dini söylemler de tatlı yalanlar gibi şekerlenip sunulacak. Dostluk ve barışma derken de İslam dünyasında savaşlar la kan akmaya devam edecektir. Hem de dini fetvalar la tecavüzden kafa kesmelere dek uygulamalar da “cenet yolunda” yapılacaktır. Bunları sırarlarken aklıma yine eskiden yaşanan tarihin önemli günleri ile çakışma geliyor. Ozaman ufak bir anlatı ile neden sonuç ilişkili bir yorumlamaya başlayalım.

Yakın tarihin en eski günü ile olaya girelim: 11 Eylül 1973 tarihine uzanalım. Dünya şu acı darbe ile sonucu konuşuyor du. Şili de seçimi kazanıp sosyalizmi “barışçıl geçiş” deneyimcisi Alnyende kendi ordusu tarafından devrildi. Kendi atadığı Pinoşet generali onu daha sonra CİA işbirliği ile özellik le Bakır uluslar arası işletmelerin desteği ile devirterek öldürdüler. 11 Eylül 73 yılı Sosyalizmin barışçıl geçiş deneyiminin sistem ce devrilme tarihi olarak yaşandı. Bu daha sonraları Sosyalizmin seçim le deyişip deyişmeyecek konusuna önemli bir deyişken yöntem de getirdi.

Şili darbesi ile Sosyalizmin barışçıl geçişine Emperyalist yanıt olmak la yetinilmedi! Hemen sonra sol ezilip katledilirken, ayni zaman da Neoliebral Kapitalist piyasa modelinin de geçişi Şili tarafından ilk uygulanan ülkelerden biri oldu. Bu tarihi gün günümüz le tıkanan ve krizden çıkamayan genel neoliberal yapı ve sistemin barışçıl olsa da sol açılıma yaptığı tahamüler zincirini oluşturdu. Nitekim; daha yumuşak olup, piyasa modeline deyinmeden sadece vergiler le sosyal politika uygulayıp, yoksuluğu azaltma sol deneyimler de yine Latin Amerika da deyişik darbe şekleri ile yeniden engeleniliyordu.

Hondoras ta askeri darbe, Paraguay ve en son Brezilya da Rusev parlemento darbesi ile görevden alındıalr. Rusevin halefi ise dikati şimdiden çekti! Yolsuzluğa bulaşan önemli bir şahsiyet olmasına karşın, birçok uydurma lafı parmak hesaplı sermaye desteği ile Rusev görevden alınırken, yerine yolsuzluk bulaşmışlık lideri başkan yapıldı. Yeniden Kapitalizmin daha eşitlikli veya yoksulukla mücadeleye nedenli karşı olup, temelin sermaye karı olduğunu hatırlatıyor du. Şiliden Brezilyaya Latin Amerika bunarlı bize öğretmeye devam ediyordu!

****

Birbaşka 11 Eylüle gelelim: daha yakın tarih le ikibinlere yani yeni asrın ilk yılına uzanalım. Daha önceleri adı denildikçe gülünen Öz de Avrasya, ilk adım da Ortadoğu projesi olan, genel tanımlama ise “sınıf mücadelesi yerine, kültürler çatışması” eksenli plan bu tarih le hayata geçmeye başladı. Gülünen ve alay edilen bu plan, önce Algorun seçimini çalarak ikinci Buşun başkan yaptırılması ile önemli siyasal kıvılcımı çaktı. Sonra Nivyork ta ikiz kule saldırısının katliyam şekli ile probagandası ile Ortadoğu fitili de çekildi. Afkanistan ırak hareketi ile yalanalr la paranoya üstüne oturtuldu. Böylelik le BOP hayata geçiyor du.

Geldik Günümüze; artık zamanında söylediklerimizin tartışılmalı denilenleri artık yaşam la kanıtlanan keskin gerçekler oldu. Yalanın bol, zülmün acımasız ve savaşlar la bezenilen Bop, zaten plan olarak da yolda bataklığa saplandı. Bugün konuşulsun konuşulmasın sadece bir gerçek le karşılaştık: Kültürler çatışmasının imkansız olduğunu söyleyenler, şimdi bunun nasıl gerçekleşip sonuçlar üretiğini de Ortadoğunun tüm coğrafyası ile deyil, Batının kendi içindeki yükselen faşizim le yaşanmaktadır. Suriye veya Lipya deyil, ABD nin bizat kendisini taşıdığı nokta son seçim adayları ile kanıtlıyor.

Siyasal ve ılımlılık veya mezhepli politik sömürgeleştirme şekli sadece var olan demokratik kırıntıların da sonunu getiriyor. Doğu komşumuz veya imkansızdır “Türkiye iran olamaz” laflarının şimdi yerinde nelerin estiği de ortada. Zamanında imkansızların şimdi dini kabus da olduğunu yaşıyoruz. İşte herkesin överek beklediği Bop da öyle bir şey haline geldi.

****

Başlangıç 11 Eylülü kaldırıp birgün sonrasına gidelim. 12 Eylül gününe bakalım. Hemen bukez 1980 yılı aklımıza gelir. Türkiyenin 12 Eylül darbesi ile buluşuyoruz. Solu ezme ve yeniden yapılanış la Neoliberaleşme ekonomik anlayışlar la gerçekleştirilen darbenin yıldönümüne geliyoruz. Türkiye Cumhurieyt sonrası en altüst darbesini yaşadı. Sol ezildi ve Neoliberal serbes piyasa eonomisine geçildi. Egemen idoloji olarak sola karşı Türkislam sentezi kulanıldı. Kuran elde probaganda yanına imamhatipler le de Feytulah eksenli okuları artırdılar. Irkçı eylimler etnik çatışmaları yoğunlaştırma ivmesine taşındı.

Doksanlar da gelinen nokta da Posmoderin darbe ile dinci kesimi biraz dizayinlendirdiler. İkibinlerin ekonomik krizi ile Derviş eksenli İMF projesi ile Buş eksenli siyasal İslam lı AkKP iktidar ikilemi hesaplandı. Kemal Derviş planını yapıp yürürlüğe soksa da siyasal alt yapısını kurumsalaştırmadığı için de yeniden yurtdışına kaçıp tüm meydanı AKP kesimine braktı. Oluşan devlet içi çatışmalar la AKP iktidarını güçlendirdi. Kurumsal gücü ve giderek itifakçısı Feytulahı kendi kuralları ile tasfiye yaptı. Bir anlam da 12 Eylül darbesi ikibinler le kültürler çatışmalı BOP projesi ile dizayin edilip günümüze dek geldi.

Şimdi yine Türkiye de onbinler le tutuklama veya işten atmalar la yoluna devam ediyor. Hem İslamcı, hem otoriter ve hem de bölgesel krizere karışarak,adını da “yeni Osmanlı” koyup yoluna devam ediyor. Bir yolun yerleşen dizayinleri ile taşlanan bir sistem le krizler dönemini sürdürüyor.

Peeki siz bu yüzleşme ile kendinize göre ne buldunuz?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin