Belli oldu ki böylesi makaleler yazarken, sık sık benzer uyarılı tekrarı da yazmak zorunda kalacam. Bundan kaçş yok. Eyer yazımın daha geniş anlaşılmasını istiyorsam, okuyucumu tarihsel geçmiş le yüzleştirerek kavratma amacım var sa bu tekrarlara mutlaka baş vurmam gerekir. Güncel sağlıklı yoğum ile geçmişin sağlam bütünleştirme yaptırma aracı olarak kulanılacak bu tekrarlar. Konu daha iyi anlaşılma şansına da ulaşılacaktır.
Son yazıalrımda gerek yerel gerek se bölgesel konularda olsun, gerek tarihi gerek se güncel bakışlara yansıyanları daha kolay kavratma adına Ortam güncel gazetesinden, Yeni Çağ internet makalerim de bu uyarılar yapılma hızına girdi. Öncelik le Türkiye konusunda epey odaklanma oldu. Çünkü, gerek siyasal tavır, gerek se düşünsel dönüşüm nedeniyle, bu konu tekrarı önemli uyarı olarak yerine alıyor. Türkiye örneğinde olduğu gibi, eyer siz yakın tarih le yüzleşmemizseniz, tarihsel olan gelişmeler le yeni dönemi hala kabulenmiyerek, bit ti denilen idolojik yapıyla tavır koymaya devam ederseniz, birçok sorunu aşamama ve kriz yaratma noktasında dolaşırsınız. Bunun neyazık ki kitlesel karşılığını da bulursunuz! Eyer Türkiye Kıbrıs politikasını zamanında doğrular la yorumlayıp gerçekleri bilerek sorgulasaydı, şimdi ayni yanlış tutumlu Musul ve Halep fetihcilik düşüncesini kolay kolay yaşayamaz dı! Yine; eyer Türkiye cumhuriyet kuruluşu sonrası oluşan Kemalizmi kabulensey di ve yeni devlet gerçeği ile hareket etseydi, bugün hala Osmanlı dönemli toprakların fetihciliği ile “kahramanlık” tutumu gerçekleştiremiyor du. Hem yüzleşme yapılmaması, hem de yeni koşulalrı ret edip hala yıkılıp tarih olan idolojiler le ayakta durma tutumları, bugünkü Suriye ve ırak gerçeği veya Kıbrıs Yunanistan sorunlarının tekrarını yaşamazdık! Ama sanki anlaşmalar olmamış, yeni ülkeler kurulmamış ve laik gibi ilkeler gerçekleşmemiş gibi yaşam 1 asrın içinde eskisi gibi dolaşmaya devam ediyor.
Yukardaki girişin en net örnekleri bugün Suriye de Halep kenti için, ırakta Musul şehri için yeniden yaşatılıyor. Suriye denkleminde daha geniş ABD Rus ekseni olması nedeniyle Osmanlı fetihciliği inişli çıkışlı hisedilirken “dün Şam namaz kılması, bugün Halep kurtarılma” çabaları yaşandı. Irak ta işler daha bölgesel güçlere bağlı olması nedeniyle ta baştan hat ta eskiden beri Musulun alınması veya denetlenmesi hep siyasal seçki olarak seslendirildi. Özellik le ırak ta ABD yoğunluklu ve bölgesel hegemonya ülke dış müdahaleler olması Türkiye yi daha rahat rol almaya getirdi. Suriye ise oldukça karışık oluşu ve itifakların sürekli deyişkenliği nedeniyle Şam veya Halep aşkının alevi biraz daha platonik şekilde yansıyor.
Ortadoğu bataklığında son dönem de iki kentin durumu gelecek için önemli rol alacağına benziyor. Suriye de Halep kentine Rus ve Esat saldırıları ile karşıda ABD, ELnusra ve Türkiye gibi kesimler karşılaşırken, kenti kazananın Suriye savaşında önemli yere geleceği beklentisi vardır. Bir de Halep kentinin yağmalanıp, tesislerinin dışarıya “Türkiye gibi” ülkelere de kaçırılması da hala sorguya açık dosya olarak Uluslar arası mahkemelere dosyalanıyor! Ama Halep benim diyecek direk Suriye dışında devlet pek olmuyor. İstense de işler böyle. Oysa Musulun durumu banbaşka beklentileri yansıtıyor!
Musulun nasıl teslim alındığını bolca yazdık. Yine, Musulun neden kurtulamadığını da başta bölgesel ülkelerin sorunsal davranmasının de etkenini de sık ca yazdık. Böylelik le IŞİD Musulu beklenenden daha fazla zaman dilimin de elinde tutuyor. Halla Musul konusu tartışmalı. Öylesine tartışmalı ve travmalar la dolduruldu ki bölgesel Suni ülkeler, şii ağırlıklı ırak ordusunun kente girmesine dahi karşı! Musulu ırak kenti deyil de Suni merkezli Suriye ırak arasında bir Suni tanpon bölge oalrak görüyorlar. Bu siyasal duruşun da en net ülkesi Türkiye!
Irak Amerikan işkali sonrası oluşan kağoslar,savaşlar nedeniyle altüst olmaya başladı ve derinleşti. Musulun Suni IŞİD eline geçmesi ve bu katgıda direk Türkiye ve Sudilerin olması da kenti bölgesel sorun haline soktu. Hem işkal altında hem de bölgesel ülkelerin hegemonyacılık amacıyla bu şehir de sözsahibi olmak istemelerine tanık oluyoruz. Üstelik ıraka rağmen başta Türkiye Uluslar arası onay dahi olmadan ülkeye asker soktu. İş Musula gelince de ırak devleti ile Türkiye arasına sorunlar ekildi. Hat ta Erdoğan sıkılmadan ırak hükümetine “kimdir bunlar” deyip salamadığını da haykırdı. Böylelik le Türkiye ırak ta resmen işkalci konumunda yaşamaya başladı. Tabi Türkiyenin resmi siyaseti ve önemli kamuoyu da eskiden beri Musul bölgesini kendinin gördüğü için de ırak ta izinsiz asker olmasını ve tehdit salamasını “kahramanlık” olarak algılıyor.
Şimdi bu kısa ama kitaplar dolusu bilgileri toplayıp yorumlayın! Özellik le Musul konusunda bağlı olduğu devletin deyil de komşularının hegemonist talepleri öne çıakrılmaya çalışılınıyor. En tehlikeli kural ise işe mezhepsel inanç kuralını koymalarıdır. Musulu ırak şehri deyil de kendi mezhepli Suni eksenli bakışın dinsel savaş eksenine doğru kaydırılışıdır!AKP iktidarının zaten TC ilkelerini kaldırtma, Lozanı yok saydırtma ve Yeni Osmanlı anlayışını yayma davranışları epey yol aldılar. Suriye de Ceraplusa girerken Yavuz Sultanın Merdicabık savaşını kazanma tarihinde gerçekleştirmeleri bir tesadüf deyildir. Yine Musul konusunda sanki şehir Sunilerin kenti olup Türkiye ve Sudilerin ırak yönetiminden daha fazla hakları olduğu algısına oynuyorlar! Böylelik le IŞİD Musulda daha fazla kalma olasılığını da gerçekleştirmiş oldu. Şimdi, Musulun ele geçirilişi deyil de kimin Musula gireceği tartışmaları Ortadoğu eksenine mezhepsel gözlükle komşu ülkeler ce konuldu! Biranlamda bölgesel mezhep savaşının da fitili çekildi. Zaten ABD başkan adaylarından Misis Klinton da zamanın da Dışişleriyken “Şii Hillal kuşatmasını yenmek” siyasal baklayı Türkiye de ağzından kaçırdı.
Şimdi anladınız mı ırakın ikinciğ önemli kenti neden hala Musul IŞİD elinden alınama dı? Kente birilerinin bakışı ile mezhepsel derinliğin de tehlikesini fark ettiniz mi! Bunlar Halep Musul denkleminde yeni Ortadoğu akartlarının karıştırılıp yeniden açılmasını da dayatıyor. Tam diplerinde de Kıbrıs vardır. Şimdiden Kuzey Kıbrıs yerine Türkiye çıkarı masaya çoktan konuldu.Ortadoğuyu sönmez yangına çeviren enerji ise Kıbrısın ağzına çalınan bal la “barış mış” yaratacak lafazanlığı ufuklarda uçuruluyor. Bunlar Halep Musul hat tı ile belli ki daha çok sorun üretecekleri şimdiden belli. Taki insanlar uyanıp gerçekleri görüp ortak barış ta birlikte seslerini yükseltene dek.