Görüşmeler kesildi ama devam edecek – Alpay Durduran

1198

İsviçre’de yapılmış olan görüşmelerin bu turu da sonuç vermedi ama ilerleme olduğu ve bazı adımların atılması halinde yeniden başlayıp başka aşamalara geçilebileceği açıklandı. Arada üsluplarına göre liderler de açıklama yaptılar. Akıncı suçlama oyunun devamını kanıtlar şekilde Rum tarafını suçladı.

Bu tutum oyunu ifşa etmek olarak görüldü ve Rum tarafı bunu deşifre ederek kendi suçlama oyunu sürdürdü.

Ancak oyun yalnız oynanmıyor. Bazı güçlere yönelik oynanıyor. Erdoğan biz diğerleri gibi arkamız bakarak adım atmayız dedi ya işte öyle bir durum. Karşılarındakine bir ülkeyi beraberce daha iyi halde nasıl bir yönetime kavuştururuz diye konuşacaklarına hem karşı tarafı mat etmek hem de çözüm için yani, daha iyi bir Kıbrıs için çalıştığı izlenimi vermek için çalıştıkları apaçık ortadadır.

Hemen arkasında kışkırttıkları ve nasıl düşünmesi gerektiğini belirledikleri halktan insanların da ne yani karşı tarafa hep biz vereceğiz ama onlardan bir şey koparmayacak mıyız sesleri çıktı. Medyada da paylaşıldı. Ama var mı birinin bir şey aldığı veya birinin bir şey verdiği? Paket görüşüyorlar yani son imza atılmadan kimse kimseye verdiği sözleri tutmak zorunda değil. Taraflar öyle anlaştı ve BM de bu usulü onayladı. Yani kimse bir şey almadı, kimse de bir şey vermedi.

Bu ya hep ya hiç usulünü onaylayanlara sattıklarında kolay manevra yapmaların fırsat vermek ve konudan konuya rahatça geçip ilerleme olanağı tanımak istediklerini taahhüt etmişlerdi. Ancak her görüşmede bir konuyu bırakıp başka konuya geçmek ve o başka konudaki ilerlemeye bağlı olarak ilk konuya devam etmek isteyen olunca papara kopuyordu.

Aslında ciddi bir çaba ile çözüm değil dış baskılarla oturdukları masada kaçanı suçlayacak olanaklar aranıyordu.

Masanın dışında da uluslararası politika sahibi ülkeler izliyordu. Aynı zamanda ilgili devletler olan Türkiye ve Yunanistan da izliyordu. Masadaki gelişmelere göre onlarla da gizli tutulan bir haberleşme sürüyordu. Gayet doğal olarak. Bu arada diğer devletler de ilgilerini esirgemiyorlardı.

Bu gizli açık büyük uğraşta unutulan Kıbrıs’ta tarafların bile sürdürülemez dediği statüko yani var olan durum idi. Bu durumun Kıbrıs için sürdürülebilir ve iyi bir durum olması için gereklilikleri diğeri aleyhine sonuçlar alma uğraşına kurban ettiler.

Adını koyarsak bir Türk Yunan kavgasında Kıbrıs’ı unuttular. Birbirlerini suçlama fırsatını ele geçirince ithamları “toprakta taviz verip sonraki aşama olan garantilerde elimizin boş kalmasını sağlamaya çalıştılar” sözü oldu. Ne veren var ne de alan ama bu söz poker oyunu anımsatır ve görüşmeyi pokerci gibi karşı tarafı ütmeye işaret eder. Kıbrıs’ın hayrına değil karşı tarafı kazıklamaya çalıştıklarını gösterir. Öteki tarafın beşli değil çoklu toplantı istemesi de görüşmenin sonunda eşit koşullarda masaya oturma ön antlaşmasına aykırı olarak sonuç alınmazsa statükoyu deldirtmemiş olmak ve masaya başkalarını da katarak onlardan güç almak isteğidir. Onun da aklında daha iyi Kıbrıs yaratmak yoktur. Paket görüşme düşüncesine aykırılık vardır.

Kıbrıslılar kavgayı bırakıp iyi bir gelecek için çalışmaya başlayamadılar. Kaldıkları yerden kavgayı sürdürmektedirler.

Akıncı’nın başka izlenimler yaratarak seçimi kazanmasının bir yararı olmadı çünkü sonunda güzel sözlerle kandırılmaya çalışıldığını ama oyunu bozduğunu anlatmaya çok çaba harcadı ve ne oldu bittiğini anlatacağına gelişmelerdeki karşı tarafın amaçları üzerinde durarak onları anlattı ve aslında açık düşünceli olduğunu iddia ederek yarattığı görüntüleri istismar etti. Toprak konusunda bile evinden yurdundan olacakların acılarına oynadı ama empatiden çokça bahsettiğini unuttu ve Rumların sıkıntılarını ve zamandan yararlanarak daha çok acısının artabileceği insanları yaratmakta kendi tarafının adımlar attığını dile getirmedi.

Kendisinden umut kesmeyen kesimlerin barışa destek toplantılarını da hedefte Anastasiadis de olduğu için umursamadı.

Uzun gündemin içinde ne olup bittiğini bilemeyecek olan insanlar düşünüp dursunlar. Kim haklı kim haksız! Sanki konu o imiş gibi.

Ortada kırmızı çizgi yokmuş gibi başlayanlar bol kırmızı çizgilerle uluslararası bir çabayı sonuçsuz bıraktılar.

Şimdi yeniden görüşmeleri sürdürme ortamını hazırlamak için barışçı yöntemlerle sorun çözme arzusundaki uluslararası kurumları bekleyecekler. Bir süre daha bu kadar dertli bir zamanda kıt kaynakları boşuna harcatacaklar.

Bunu mu istemiştik diyenler buna neden olanları asla affetmemelidirler. Kıbrıslılar ülkelerinin sorunlarını çözmek için çabaya devam etmelidirler. Paket çözümden yararlanamadıklarına göre bir çerçeve antlaşmaya çalışmayı düşünmelidirler. Bir çerçeve antlaşmayla kurulacak ortak hükümet ve meclisler geriye kalan konuları tüm Kıbrıslıların desteği, yardımı ve sorumlulukları yüklenmesiyle çare bulabilirler.

Sorunlar hepimizin sorunudur ve çareye de hep birlikte varacağız.

Kırmızı çizgi çektiklerinden ne hayır gördük diye düşünmeli ve kuruluş anlaşmalarındaki kuralların yalnız birkaçını değil tümünü düşünüp nasıl çiğnediğimizi görebiliriz. Karşılıklı suçlamayı bırakıp daha iyi bir Kıbrıs için çalışmalıyız. Halkımız da ayrıntıyı bırakıp bize barışı getirin deyip getirmeyeni devirmelidir.