Halk devletin yapması gerekenleri yapamadığını değil yapmadığını düşünmektedir. Uzun bir zamandır insanlarımız emindir ki hükümette günlük olarak işler alınmakta ve yüzeysel inceleme sonucu kararlar alınmaktadır. Hatta aldıkları kararlarda yandaş çıkarları önde tutulmaktadır. Onun için de yasaları uygulanmaktadırlar ve unutulan ve yokmuş gibi davranılan yasalar vardır ve ayni konuda yeni yasa çıkarılmaktadır.
Ancak halkın bu kanısını muhalefetin istismarı yüzünden taşıdığını ve konuları onların siyasileştirdiğine verip tartışma çıkarmak için sakat iddialar yayılmaktadır. Demagoji ile konular geçiştirilmektedir.
İlk olarak saatlerin değiştirilmemesi kararını alan Türkiye’nin bu kararının ardından ortaya çıkacak durumu inceleme gereği bile duyulmaması anımsanmalıdır. Ülke bir hukuk devleti olsaydı o anda bazı yetkililerin hemen durumu incelemeye alması ve hazırlıklı olması görülür hale gelirdi. Hâlbuki siyasilerden başka kimsenin ismi anılmadı ve yalnız onlar konuştu. En öne çıkan da gargara ile durumu çarpıtıp acı da olsa uyarıcı olma iddiasındaki Serdar oldu. Çok sonra da “biz Türkiye ile yoğun ilişki içindeyiz mecburduk” savı ile bazı ilişkiler dile getirildi ama hepsi de dile getirilemediği gibi bazıları da doğru değildi. Çünkü dış ticarette Türkiye’den fazla dış dünya ile olan ilişki yoğunluğu belirtilmedi ve oradaki sorunlar ne olacak diye söz edilmedi.
İkincisi dolar ve diğer dövizlerin hızla artması konuşuldu ama ne gibi önlemler alınmaya çalışılacağı hakkında açıklama duyulmadı. Merkez bankası ki halka en çok bilgi veren organdır, o bile bunun hakkında konuşmadı. Türkiye’de insanlara Dolarlarınızı TL’ye çevirin hem siz hem ülke kazansın kampanyasının hakkında tek laf edilmemesi onun için hem aymazlık hem de yönetimin işlemediğinin kanıtı oldu.
Hukuk devleti olsaydı bunlarla ilgili görevliler olduğuna göre hemen çalışmalarının sonucunu görürdük. Siyasiler aymasa da görevliler görevlerini kimseden emir gelmesini beklemeden yapıp raporlarını hazır eder ve siyasilere verirlerdi. Halka duyurulması gereken konular olduğuna göre duyurular alırdık.
Sistem görevliler belirler ve onlara hazırlıklı olma emrini verir. Özellikle müsteşar ve müdürlerin görevi olasılıklara karşı görüşler hazırlama ve amirlerine yani bakan ve müsteşarlara iletme görevi yasalarda ve çağdaş yönetimlerin uygulamalarındadır.
Sendikalara kızmak ve anarşi yaratarak hükümeti devirmeye çalışma suçlamaları yapmak anlam taşımaz. Sendikalar belki başarılı olmayacakları için eleştirilir ve güçlerini daha sonuç alıcı kullanmaları önerilebilir ama insanlar acılarını kendi bildikleri gibi yaşarlar. Umutsuzca bütçe görüşmelerini izleyen insanlar mahvolan alt yapının gerektirdiği kaynakların adının bile anılamadığını, var olan kaynakların da kullanılamayıp gelecek yıllara aktarıldığını öğrenirken tepki göstermek için yollar arar. Kınanması gereken “bir kuruş borcu olmayan tek devlet biziz” diye böbürlenen maliye bakanları olmasıdır.
Bugün ise borçtan battık edebiyatı yapanlar da halefleridir.
Halkımız çare görüp çarenin işe yarayacağına inanmak ister.